Acıyı bal eylemek
Bak su bebelerin güzelliğine
Kaşı destan
Gözü destan
Elleri kan içinde
Döviz kuruna bakar gibi değil,
Kanal İstanbul çevresindeki arazilere bakar gibi de değil
Bir ana şefkatiyle, evlat acısını yaşamış baba vicdanıyla
Hapisteki babasının yolunu gözler gibi bakabilsen
Kör olasın demiyorum
Kör olma da
Gör beni
Hatay’da yakılan ormanları,
Ucuz ekmek kuyruğundaki emeklileri,
Tablet bekleyen, internete erişemeyen, okula gidemeyen çocukları,
İş-Kur kapısında bekleyen üniversite mezunu gençleri,
Hak aramak için yürüdüğünde coplanan maden işçilerini gör
Damda birlikte yatmışız
Öküzü hoşça tutmuşuz
Koyun değil şu dağlarda
Sanki kendimizi gütmüşüz
Hor baktık mı karıncaya
Kırdık mı kanadını serçenin
Vurduk karacanın yavrulusunu
Ya! nasıl kıyarız insana
Hem de nasıl kıydılar.
Okuyana kıydılar, yazana kıydılar, düşünene kıydılar
Sorgusuz sualsiz yatırdılar binlerce insanı zindanlarda
Gözlerde yaş kalmadı ağlamaktan, yüreğimiz taş oldu acıdan. Hiç de bala benzemiyor bu acı, zehir zemberek, Kovid den beter
Sen olmazsan öldürmek ne
Çürümek ne zindanlarda
Özlem ne ayrılık ne
Yokluk ne yoksulluk ne
İlenmek ne dilenmek ne
İssiz güçsüz dolanmak ne
Gün gün ile barışmalı
Kardeş kardeş duruşmalı
Koklaşmalı söyleşmeli
Korka korka yasamak ne
Kahrolasın demiyorum/ kahrolma da/ gör beni
Görmek için bakman lazım.
Oysa sen maden çıkarılacak arazilere bakıyorsun
Kanadık toprak olduk/ çekildik bayrak olduk
Döküldük yaprak olduk/ geldik bugüne
Ekmeği bol eyledik/acıyı bal eyledik
Sıratı yol eyledik/geldik bugüne
Ekilir ekin geliriz/ ezilir un geliriz
Bir gider bin geliriz/ Beni vurmak kurtuluş mu
Kör olasın demiyorum/ kör olma da
Gör beni
Aslında bir anlamda sözün bittiği yerdeyiz.
Savurganlığın bu denli ayyuka çıktığı bir dönemde “Sabır“tavsiye ediliyorsa evine ekmek götürmeyen insanlara ve yine acısa da yüreğin, “sen acıyı bal eyle” denebiliyorsa, söylenecek bir şey yok artık.
Genç yaşta yitirdiğimiz, haksızlığa, zulme başkaldırının simge ismi Hasan Hüseyin Korkmazgil’i saygıyla anıyorum.
İyi ki sen görmedin bu günleri!