Geçen hafta Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD) olarak bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz Türkiye'de Yılın Otomobili yarışması için bir araya geldik.
Finale kalan 7 aday otomobil, oy vermeden önce daha iyi tanımaları için otomobil gazetecilerin test sürüşlerine sunuldu. Ayrıca 7 aday otomobilin yöneticileri de beşer dakikalık sunumlarıyla “otomobillerinin neden yılın otomobili seçilmesi gerektiğini” anlattılar. Bence bu organizasyonun en büyük özelliklerinden biri, bütün yıl basın toplantıları, lansmanlar ve özel görüşmelerde hep gazetecileri ağırlayan sektör yöneticilerinin yılda bir kez de olsa otomotiv gazetecileri tarafından ağırlanması... Intercity İstanbul Park’ta gerçekleştirilen etkinliğe bu yıl marka yöneticilerinden çok büyük ilgi vardı. Bir çok markanın genel müdür düzeyinde katılımı henüz üçüncü yılında olmasına rağmen bu yarışmanın kurumsal itibarının bir göstergesiydi. OGD’nin kuruluş amaçlarının başında gelen ve hemen hemen her söylemde dile getirilen “otomotiv gazeteciliğinin itibarı” bu yarışma ile sektörün itibarı haline geldi... Oy veren her üyenin hiçbir baskı altına kalmadan, marka ile olan ilişkilerin değil sadece aday olan otomobilin “yılın otomobili kriterlerine” uygun olup olmadığı oylanan bu yarışma; biz gazetecilerin de, otomobil markalarının da “itibar namusu”nu oluşturuyor. Sonuçta tabii ki 7 otomobilden biri kazanıyor. Bu yarışta birinci olamayan bazı markalar sonuç karşısında hayal kırıklığına uğruyorlar. Hepsini anlayışla karşılıyoruz. Bunu ödüle verilen değerin bir karşılığı bu tepkiler olarak kabul ediyoruz. Yeter ki, her iki taraf açısından da oylama ve oylama sonucu bir hesaplaşmaya dönüşmesin. En hassas noktamız bu! Biz oy kullanan üye gazeteciler buna büyük özen gösteriyoruz. Grup içi mailleşmelerinde OGD Başkanı Ufuk Sandık “bu oylama bizim namusumuz” vurgusunu her seferinde yapıyor. Bu nedenle zaten oylama sonuçları tüm detaylarıyla sitemizde yayınlanıyor. Yani kim, hangi markaya kaç oy vermiş görülsün ve oy veren gazeteci bunun arkadasında dursun diye. Bu şeffaflığı gösteremeyenler zaten aramızdan ayrılıyor. Etik değerlerin çok titizlikle dikkat edildiği bu oylamada OGD üyesi olup da daha sonra şartlar gereği PR tarafına geçen arkadaşlar üyemiz olarak kalıyor ama bu yarışmada oy veremiyorlar. Bu çok önemli bir ayrıntı. Marka yöneticilerinin de bu oylamanın adaletine, objektifliğine ve sadece kriterlerin oylandığına kanaat getirmeliler. Verilen ve verilmeyen oyların altında “buzağı” aranmamalı. Ben her iki tarafın da buna azami önem ve özen gösterdiğine inanıyorum. Bu hafta oylamalar yapılacak. 17 Nisan’da da büyük gala gecesinde yılın otomobili açıklanacak. Bir önceki yıl Skoda, geçen yıl da Renault bu ipi göğüsleyen markalar oldular. Halen daha yılın otomobili seçildiklerini reklamlarında, duyularında paylaşıyorlar. “Kanaat önderlerinin tercihi” demek markalar için önemli bir ayrıntı olsa gerek… Sonuç olarak gazeteciler için de; markalar için de en önemli ortak payda olan “itibar” çerçevesinde etik değerleriyle, Formula pistinde yapılan ve gün boyu süren etkinliğiyle, gazeteci ve marka temsilcilerin katılımıyla bence “dünyada eşi benzeri olmayan” bu organizasyonun bir parçası olmak ben ve ekip arkadaşlarım için gurur verici… Emeği geçen herkesi kutluyorum.