Bilgi teknolojileri ve dijital dönüşüm açısından 2025’in yeni bir dönüm noktası olacağını söyleyen Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve BeyazNet CEO’su M. Fatih Zeyveli, “Yapay zekanın daha fazla benimsenmesi ve üretken yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşması, işletmelerin operasyonel verimliliklerini artıracak ve müşteri deneyimlerini yeniden şekillendirecek. Aynı zamanda, açık kaynak yazılımların tercih edilmesi, maliyet avantajı sağlarken, esneklik ve güvenlik açısından da önemli faydalar sunuyor. Artan siber tehditler ve regülasyonlar, özellikle tedarik zinciri güvenliği ve veri koruma alanlarında sıkı önlemler gerektiriyor.” şeklinde konuştu.
ZEYVELİ: YERLİ TEKNOLOJİ İLE TÜRKİYE ÖNE ÇIKACAK
Türkiye’nin büyüyen bir ekonomi olduğunun altını çizen Zeyveli şöyle devam etti:
“Dijital olgunluğa ulaşmayan ve kendini dijital olarak dirençli hale getiremeyen şirketler, rekabet avantajını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Türkiye’nin bu süreçteki başarısı, yerli teknoloji yatırımları ve yenilikçi çözümler geliştirmesiyle doğrudan bağlantılı olacak."
2025 yılında teknolojide öne çıkacak trendler
1. Yapay Zekâ ve Üretken AI’ın Yükselişi: 190 milyar dolarlık pazar
Yapay zekâ (AI), 2025'te dijital dönüşümün temel unsuru olacak. Özellikle üretken yapay zekâ (Generative AI), otomasyon süreçlerinde ve içerik üretiminde devrim yaratacak. Telekomünikasyon, finans ve medya sektörlerinde AI kullanımı hızla artarken, müşteri hizmetleri ve veri analitiği gibi alanlarda büyük verimlilik sağlanacak. IDC yapay zekâ pazarının 2025’de 190 milyar doları aşacağını, Gartner ise her üç kuruluştan ikisinin yapay zekâ uygulamalarını iş süreçlerine entegre edeceğini tahmin ediyor.
Örneğin, Türkiye’de birçok banka, AI tabanlı sistemler kullanarak kredi değerlendirme ve müşteri hizmetlerinde otomasyonu artırmayı planlıyor. Yapay zekanın sunduğu avantajlar sayesinde, operasyonel süreçler hızlanacak ve insan hataları minimize edilecek. Her sektörde AI teknolojilerinde yerli çözümler şirketleri dünyada bir adım öne çıkaracak.
2. Her iki şirketten biri açık kaynağa geçecek
Açık kaynak yazılımlar, düşük maliyet ve özgürlük sunarak birçok kurumun tercihi haline gelmeye başladı. Türkiye'de Resmî Gazete’de yayınlanan Kamuda Açık Kaynak Kodlu Yazılım Kullanımı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle kamu ve özel sektörde açık kaynak çözümlerine geçiş hızla artıyor. Özellikle e-devlet projelerinde, açık kaynak yazılımlar sayesinde lisans maliyetleri azalırken güvenlik artırılıyor. Gartner’ın açıkladığı rakama göre, 2025 yılıyla birlikte her iki kuruluştan en az birinin açık kaynak çözümlerine geçiş yapmaya karar vereceğini veya uygulamaya geçeceğini gösteriyor
Açık kaynak yazılımların en büyük avantajı, geniş bir geliştirici topluluğu tarafından sürekli güncellenmesi ve iyileştirilmesidir. Proje özelinde de yapılan geliştirmelerle maksimum verim sağlamaktadır. Bu sayede, siber saldırılara karşı daha hızlı önlem alınabilmekte ve güvenlik açıkları daha çabuk giderilebilmektedir.
3. Dijital olgunluk artık yeni standart oluyor
Dijital olgunluk, işletmelerin dijitalleşme sürecinde ne kadar ilerlediğini gösteren bir ölçüt. 2025 yılı itibarıyla, doğru dijital olgunluğa ulaşamayan şirketlerin rekabet avantajlarını kaybetmeleri öngörülüyor. KOBİ’ler, dijital dönüşüm yatırımlarını artırarak pazar paylarını genişletme fırsatı bulabilirler. Dijital olgunluk sadece bir seferlik bir test ya da belli sayılardan ibaret bir süreç değil, güçlü ve hızlı değerlendirme ile alınan sonuçların ortaya çıkardığı sorunların giderilerek sistemin güçlü hale getirilmesi ve belli aralıklarla sürekli tekrar edilmesidir. Delloitte’un Dijital Dönüşüm Raporu, işletmelerin %60’ının dijital olgunluk seviyesini arttıracağını ortaya koyuyor.
Dijital ikiz teknolojisi, dijital olgunluk sürecinde önemli bir rol oynuyor. Bu teknoloji, üretim ve lojistik gibi sektörlerde fiziksel varlıkların dijital kopyalarını oluşturarak süreçleri iyileştiriyor. Yapılan araştırmalarda, Türkiye’de de birçok büyük sanayi kuruluşu, dijital ikiz çözümlerine yatırım yaparak maliyetleri düşürmeyi ve verimliliği artırmayı hedefliyor.
4. Bir yılda 2 milyara yakın 5G bağlantısıyla daha akıllı bir dünya
Türkiye’nin geçmeye hazırlandığı 5G, dijitalleşmenin hızlanmasında büyük rol oynuyor. Yüksek hız ve düşük gecikme süresi, özellikle IoT (Nesnelerin İnterneti), akıllı şehirler ve otonom araçlar gibi yenilikçi uygulamaların yaygınlaşmasını sağlıyor. Türkiye'de de 5G altyapı yatırımları devam ederken, birçok sektörde köklü değişimlerin yaşanması bekleniyor. Statista verilerine göre, dünya çapında 1,9 milyar 5G bağlantısının olacağını öngörülüyor.
5G’nin sunduğu avantajlar, özellikle büyük şehirlerde akıllı ulaşım ve uzaktan sağlık hizmetleri gibi projelerin hayata geçirilmesini kolaylaştırıyor.
5. Üçüncü taraf risk yönetimi iş anlaşmalarında birinci kriter
Siber tehditlerin artışı, tedarik zincirlerinde güvenlik risklerini de artırıyor. 2025 yılı itibarıyla, işletmelerin üçüncü taraf ilişkilerinde siber güvenlik değerlendirmelerini daha öncelikli hale getirmesi bekleniyor. Bu durum, özellikle kritik altyapılara yönelik siber saldırıları önlemek açısından önem taşıyor. Gartner, 2025 yılı itibarıyla şirketlerin %60’a yakınının üçüncü taraf risk yönetimini iş anlaşmalarında birinci kriter olarak konumlayacağını düşünüyor.
Tedarik zincirlerinde bulut tabanlı çözümler, verimliliği artırırken aynı zamanda güvenlik açıklarını da beraberinde getiriyor. Şirketler, üçüncü taraf risk yönetimi stratejilerini güçlendirerek, tedarik zincirinde daha şeffaf ve güvenli bir yapı kurmaya çalışıyor. Sağlayıcı, tedarikçi ve paydaşın doğru tanımlandığı ve süreçlerin güvenliğinin sağlandığı bir tedarik zinciri için herkes çalışıyor. Dünyanın diken üzerinde olduğu bir dönemde, tedarik zincirleri tarafların kendi çıkarlarına kullandıkları benzersiz bir silaha dönüşebiliyor ve bir anda binlerce hatta milyonlarca kişiyi etkileyebiliyor.
6. Güvenlik standartları yükselirken, siber saldırılar artmaya devam ediyor
Artan siber saldırılar, devletlerin ve uluslararası kuruluşların yeni regülasyonlar çıkarmasına yol açıyor. 2025’de KVKK ve GDPR gibi veri koruma düzenlemeleri genişletilecek ve şirketlerin uyum süreçleri sıkılaştırılacağı öngörülüyor. Türkiye’de de EPDK benzeri regülasyonlar devreye girecek, bu da işletmelerin veri güvenliği politikalarını yeniden değerlendirmelerini gerektirecek. IBM’in 2024 Siber Güvenlik Raporu’na göre, fidye yazılım saldırılarının 2025 yılında maliyetinin 265 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Yapay zekâ destekli güvenlik çözümleri, siber saldırılara karşı koruma sağlamak için giderek daha fazla kullanılacak. Bu çözümler, büyük veri analitiği ve bulut güvenliği stratejilerini birleştirerek daha etkili bir koruma sağlamayı amaçlıyor. Ancak, güçlü bilgi teknolojileri sistemi için yerli ve milli güvenlik çözümleri çok önem kazanıyor. Gartner’ın 2025 tahminlerine göre Yönetim kurullarının %40’ından fazlasında siber güvenlik komitelerinin oluşturacağını öngörüyor. Bu öngörü kritik altyapılar için hayati önem taşıyor.
- 2025: Dijitalleşmede Yeni Bir Döneme Hazırlık
2025 yılı, dijital dönüşümün ve siber güvenlik önlemlerinin en üst seviyeye çıktığı bir dönem olacağı öngörülüyor. 2025 yılı sonuna kadar dijital dönüşüm harcamalarının küresel düzeyde toplam 2,8 trilyon doları aşmasını bekleyen IDC’nin öngörüsüne göre, kurumlar bu harcamaların büyük bölümünü yapay zekâ uygulamaları, bulut bilişim, 5G teknolojisi, siber güvenlik çözümleri ve açık kaynak yazılım sistemlerine yönelik olarak yapacak. Türkiye’nin, bu dönüşümden en iyi şekilde yararlanması için yerli teknoloji yatırımlarını artırması kritik olacak. Bu değişimlerin hem iş dünyasında hem de toplum genelinde daha güvenli ve verimli bir dijital ekosistem oluşturması bekleniyor.