Çağdaş bir dünyada yaşıyoruz ama ne yazık ki cahiliyye döneminden bir farkımız yok.
İslami hassasiyet olmayınca da inançlı bir nesil yetiştirmede zorluk çekiyoruz. Örneğin bir mektepte kırk tane hoca olsa, otuz dokuzu iyi olsa, buna karşın bir tanesi kötü olsa, mektebin bütün talebelerini bozuyor diyor bir eğitimcimiz. Bir çürük cevizin bir çuval cevizi çürüttüğü gibi bir durum bu. Önemli bir konferansa katılmıştım. Konferansta ‘bağımlılık’ ile ilgili çalışma yapılıyordu ve keşke herkes görebilse; alkol kullananların beyniyle normal insanın beyni arasındaki farkları. Biri delik deşik bir beyin ve normal insanın beyni de, son derece sıhhatli, kullanmayan insanın beyni son derece sıhhatli bir beyin. Gene sigara içende de delik deşikler görüyoruz ve ön lobun bağımlılığı yarattığını, yani şahsiyeti ve karakteri beynin ön lob ile ilgili olduğunu anlattılar. Bağımlılıklar başladığı zaman ilk önce ön lobu yok ettiğini, onun için bağımlılığın devam ettiğini anlattı profesör hanım. Ve dedi ki: “Çocuklarımızın canlarının her istediğini vererek, maalesef teknolojinin getirdiği yeniliklerle her dakika meşgûl olmalarına izin vererek bu ön lobu zâten biz mahvediyoruz.” O zaman bağımlılığa da zemin hazırlamış oluyoruz.
Profesör “Kesinlikle bu tür çocukların ileride bağımlı olacağı muhakkaktır” dedi. Yani bunu son derece ilmî bir konuşmanın içinde işittim. Buradan da anlaşılıyor ki, büyüklerimizin de dediği gibi çocuklarımızı çok sevelim fakat her istediklerini vermeyelim; mutluluklarını da engelliyoruz, bağımlılıklarına da yol açıyoruz. Yarın öbür gün ahlâksız, sefil, yalancı olduklarında şikâyet edecek hiçbir hakkımız kalmıyor. Oysa Peygamberin ahlâkında bir şeyi vaktinde yapmak, söz verdiği tarihte yapmak gibi söze riâyet, vakte riâyet gibi çok önemli iki mevzu vardır. Bir işadamı söz verdiği vakit işini yerine getirse, işlerde hiçbir bozukluk olmaz. Ama bir inşaatta bile tamiratlar söz verilenden en az 2-3 ay sonraya gidiyor, çünkü hiç kimse üzerinde durmuyor. Dolayısıyla burada her zaman kanunlar geçmez, geçen tek kanun vardır. Her şeyin Allah tarafından bilindiğini ve o sevgiliyi kıracağımızı düşünmek ve o zaman dünyâ yüzündeki hadiseleri de doğru dürüst ve zamanında yerine getirmektir. Bunu yaparsak, herkes görevini yaparsa, bunu Allah için yaparsa ve Allah’tan korktuğu için aksini yapmazsa o zaman hakikaten eğitimimiz de düzelecektir, diğer her şey de düzelecektir.
Eskiden çocuklar kendi oyuncaklarını kendileri yaparmış. Ya da annelerimiz ve anneannelerimiz oyuncak konusunda çocuklara çaputtan bebekler yaparmış. Bizde Barbi bebekler başta kültür yozlaşmasını körüklüyor. Bir cinsel obje gibi dizaynedilmiş. Bizim ülkede folklorik milil giysileri olan Nene hatunlar, Kara Fatmalar, Nasreddin hocalar, Keloğlanlar, Hacivat ve Karagözler varken... Yani bizim kültürümüzde insanlığı öğreten imgeler var. Sadece bunlar değil, mesela çocukların t-shirtlerinde Örümcek adamları, Batman’leri görünce de son derece üzülüyorum. Bizim Karaoğlanlarımız var, Malkoçoğullarımız var, Ulubatlı Hasanlarımız var… Maalesef Batı eğitimi insanı son derece yanlış yerlere götürüyor. Batı’nın teknolojik olarak bizden üstün yanlarını alacağımıza, yanlış ve kötü eğitimini aldık ve bizi doğru yola yönlendireceğine tamamen yanlış yollara götürdü. Çünkü ananemize uygun değil, geleneğimize uygun değil, hiçbir şeyimize uygun değil. Aslında insan kendi yaptığı şeyi daha çok sever. Bu yüzden çocuklara kendi kendine yapabilme, becerebilme yeteneğinin mutlaka aşılanması lâzım. Her gün ayrı bir oyuncak götürdüğümüz çocuğun, ömrü boyunca mutlu olma ihtimalini biz ortadan kaldırıyoruz. Doğal olarak her istediği yapılmayan evliliklerde de üç günde boşanmalar görüyoruz.
Ülkemizde de oyuncak mağazalarında AVM’lerde satılan ve İlkokul çocuklarının aldığı bir tür oyuncaklar var. İnsanlık fıtratını ve onurunu tamamen tahrip eden oyuncaklar ki; ismini bile anmaktan ar ediniyorum. Malesef topla tüfekle yıkılmayan bu milleti ahlak dışı oyuncaklarla gelecek neslimizi iğfal ediyorlar. Bizim kültürümüzü mahvetmeye hatta bizi yok etmeye çalışıyorlar. Mesela “Kesinlikle Çizgi filmlerde homoseksüellikten dolayı İran’da yüzde 80 homoseksüellik artmış ve tamamen bu çizgi filmlerle alakalı olduğu söyleniyor. O halde tedbiri millet ve devlet olarak elden bırakmamalıyız. Çocuklarımızı tahripkâr küresel kasırgaya kaptırmamamız lazımdır. Çocuklarımıza her istediğini vermek yerine, kendi başlarına başarılı olabilme kabiliyeti kazandırmalıyız.
Diğer öğretmemiz gereken şey, haram-helal konusudur. Çocuğa ancak küçükken aşılanır, Sâmiha Annemiz de böyle derlerdi. Onu öğrettiğin zaman, bir de Allah korkusu verdiğin zaman, zâten kendisi de her yaptığı işi sorgulayacaktır. O zaman mutlu ve hakîkî insanlar yetiştirmiş oluruz.