Aralık 2017’de Londra’ya yaptığım ziyarette, dünya tarihinin sıfır noktasına adım atma şansı yakaladım: Greenwich Gözlemevi.
Bu büyüleyici yer, sadece bilim ve astronominin değil, aynı zamanda insanlığın zamanı anlama ve kontrol etme çabasının en somut göstergelerinden biri. Ziyaretim sırasında, tarihin, bilimin ve modern dünyanın nasıl kesiştiğini bizzat hissettim.
Greenwich Gözlemevi, 1675 yılında Kral II. Charles tarafından denizcilikte daha doğru ölçümler yapılabilmesi amacıyla kurulmuş. Ancak burayı özel kılan şey, Prime Meridian olarak bilinen sıfır meridyeninin buradan geçmesi. Bu hayali çizgi, dünya üzerindeki tüm boylamların başlangıç noktası olarak kabul ediliyor. Ziyaretim sırasında bu meridyen çizgisinde durup, bir ayağımı doğuya bir ayağımı batıya koyarken, sadece coğrafi bir sınırda değil, insanlık tarihinin tam ortasında durduğumu hissettim.
Bu özel noktada benim için bir başka anlamlı an ise, İstanbul’un geçtiği enlem ve boylamda çektiğim fotoğraftı. İstanbul, tıpkı Prime Meridian gibi iki dünyanın kesişim noktasında yer alan bir şehir. Bu bağlam, Greenwich Gözlemevi’nde İstanbul’u hatırlamak ve temsil etmek benim için oldukça duygusal ve etkileyiciydi. Dünya ne kadar büyük ve karmaşık görünse de, aslında her şey birbiriyle bağlantılı; Greenwich’te bu bağlantıyı daha iyi anladım.
Gözlemevinin içinde gezdiğimde, geçmişin bilime olan bakış açısını ve ne kadar ileri görüşlü bir çaba sarf edildiğini anlamak mümkün oldu. Astronomik saatler, denizcilik kronometreleri ve dev teleskoplar gibi tarihi araçlar, bir zamanlar denizlerde yön bulmayı ve uzak yıldızlara bakmayı mümkün kılan en gelişmiş teknolojilerdi. Ayrıca, gözlemevinin Flamsteed Evi bölümü, gözlemevinin ilk yöneticisi olan John Flamsteed’in yaşamını ve çalışmalarını sergiliyor.
Greenwich sadece bilim ve tarihle ilgili değil, aynı zamanda Londra’nın eşsiz manzaralarından birini sunan bir nokta. Gözlemevinin bulunduğu Greenwich Park, ziyaretçilere huzur dolu bir yürüyüş alanı sunuyor. Gözlemevinin tepesinden Thames Nehri’ne ve Londra’nın ikonik binalarına baktığınızda, tarihin ve modern dünyanın birbirine nasıl karıştığını görebiliyorsunuz. Özellikle parkın içinde ilerlerken, gözlemevine yaklaşmanın verdiği heyecan, geçmişle kurduğunuz bağın daha da güçlenmesini sağlıyor.
Bu ziyaret, benim için sadece bir turist deneyimi değil, aynı zamanda zamanın, mekânın ve bilimin insan yaşamındaki önemini yeniden kavradığım bir yolculuktu. Greenwich Gözlemevi, bilimsel keşiflerin insanlık tarihine kattığı değeri anlamak için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Eğer Londra’ya yolunuz düşerse, bu gözlemevini ziyaret ederek hem tarihe hem de evrene yeni bir gözle bakma fırsatı yakalayabilirsiniz.
Zamanı sıfırdan başlatmanın, insanlığın sınırlarını yeniden çizen bir bilimsel devrimin ortasında durmanın ne anlama geldiğini anlamak istiyorsanız, Greenwich sizi bekliyor.