80'li yılların dizisi Kara Şimşek'le (Özgün adıyla: Knight Rider) büyüyen bir neslin ferdiyim. O diziyi her hafta zevkle izlerken sürücüsü Michael ile aracı Kitt arasındaki konuşmaları "fantastik bir film" olarak izlerdik. Kitt'in soğuk esprilerini "yapay zekaya" bağlasak da, siyah beyaz televizyonlu dünyamızın en renkli dizilerinden birini oluşturuyordu.
İşte çocukluğunu Michael&Kitt konuşmalarıyla geçiren biri olarak geçen hafta Mercedes Benz’in yeni otomobili A serisinde kullanıcılarının hizmetine sunduğu MBUX - Mercedes-Benz User Experience (Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi) deneyimleme fırsatım oldu.
“Mercedes” dediğiniz anda devreye giren bu yapay zekalı arkadaş kullanıcısına neler yapabileceğini soruyor. “Üşüdüm” derseniz klimayı açıyor, “acıktım” derseniz çevredeki lokantaları sıralıyor. Yapay zeka teknolojisi sayesinde kişiselleştirme özelliğine sahip olan MBUX, kendini kullanıcıya göre de ayarlayabiliyor. Sistem araç, sürücü ve yolcular arasında duyusal bir bağ oluşturuyor. Buraya kadar her şey mükemmel! Ama ben hala bu kadar teknolojileşmenin gereksiz olduğunu düşünenlerdenim. Teknoloji ve sosyal medya ile ne kadar yalnızlaştırıldığımızı düşünenlerdenim.
Otomobillerdeki son dönemlerde hizmete giren bir çok ileri teknolojik gelişme gibi bana şu an fazla bir şey ifade etmiyor. Güvenliğe, emniyete, kazalara karşı teknolojik yeniliklere bir diyeceğim yok. Ama aracın dışarıdayken çalıştırılıp klimayı ayarlamak gibi bir dizi “zihni sinir” teknolojiyi hiç benimseyemedim. Bunun gibi onlarca örnek verebilirim…
Gelelim Mercedes A serisinde hizmete sunulan Mercedes Benz Kullanıcı Deneyimi’ne…
Yol boyunca yanımdaki arkadaşımla konuşmaların arasında geçen her “Mercedes” kelimesini algılayarak “sizin için ne yapabilirim” demesi sinir bozucu olsa da; aslında otomobille konuşmak değişik bir duygu, hoş bir deneyim. Ben yine de araca soracağım soruları yanımdaki yol arkadaşıma sormayı veya ondan alacağım bilgilere kendim ulaşmayı tercih etsem de teknolojinin gelebileceği en ileri nokta şimdilik bu olsa gerek.
İşin bir başka tuhaf tarafı da araçtaki bu yapay zeka kullanıcı tarafından eğitilebiliyor. Yani benim aracımdaki yapay zeka ile bir başka kişinin aracındaki yapay zeka bilgileri aynı özellikleri taşımayacak. Bu durum da ileride ikinci el satışında farklı kriterlere yol açacağı kesin. Yani araçla birlikte sürücünün de zekasına bakmak gerekebilecek. Şakayla karışık bu yorumuma Mercedes Benz teknolojik çareyi bulmuş. Sürücü alışkanlıklarınızı kaydettiğiniz otomobilinizi sattığınızda, alacağınız yeni bir Mercedes araca bu özellikleri de yükleyebiliyorsunuz. Sevdiğiniz, dinlediğiniz radyo kanallarını yeni otomobilinize anında yüklenmesi gibi. Ama ben her yeni aracımda radyo kanallarını zevkle “manuel” ayarlamayı seven biriyim.
Sonuçta doğal zekaya hasret kaldığımız şu dönemde, yapay zekayla muhatap olmamız da konunun bir başka boyutunu oluşturuyor…