Sağlık sektöründe 100 yılı aşkın süredir liderlik üstlenen ve Türkiye’de 30 yıllık varlığıyla hastaların hayatlarını iyileştiren Danimarka merkezli global sağlık şirketi Novo Nordisk, ülkemizde özellikle son dönemde artış gösteren sahte ilaçların oluşturduğu riskler konusunda kamuoyunu uyardı. Novo Nordisk Türkiye Kıdemli Klinik, Medikal ve Ruhsat Direktörü Dr. Ömer Buğra Bahadır’ın ev sahipliğinde ve Türk Diyabet Cemiyeti Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva’nın katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, sahte ilaçların güncel durumu verilerle ortaya koyulurken eczaneden alınmayan ilaçların hastalar için yarattığı tehlikelere dikkat çekildi.  

“Dünyada her yıl 1 milyondan fazla insan sahte ilaçtan hayatını kaybediyor”

Sahte ilacın dünya genelinde artan bir sorun olduğunu belirten Dr. Ömer Buğra Bahadır, “Bugün küresel sahte ilaç pazarının yıllık 200 milyar ila 432 milyar dolar değerinde olduğu tahmin ediliyor. Bu, yaklaşık 150 ülkenin yıllık ekonomisinden daha büyük bir rakam. Yine bu veriler, düşük ve orta gelirli ülkelerde tahminen her 10 ilaçtan 1’inin merdiven altı veya sahte olduğu anlamına geliyor. Sahte ilaç kullanımı nedeniyle dünya genelinde her yıl 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor” dedi.

“Diyabet ve obezite tedavisinde kullanılan enjeksiyon kalemlerinin sahte versiyonlarında ciddi bir artış var”

İlaç Güvenliği Enstitüsü’nün (Pharmaceutical Security Institute) verilerine göre, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrasya Bölgesi’nin dünyada yasa dışı ilaç faaliyetlerinin en yüksek olduğu bölgeler arasında 5. sırada yer aldığını belirten Dr. Ömer Buğra Bahadır, “Dünyadaki artış trendine paralel olarak, son dönemde ülkemizde de özellikle diyabet ve obezite tedavisinde kullanılan enjeksiyon kalemlerinin sahte versiyonlarında dikkat çekici bir artış gözlemliyoruz. Geçtiğimiz aylarda Dünya Sağlık Örgütü de bu konuda bir açıklama yaparak; sağlık uzmanlarını, düzenleyici-denetleyici kurumları ve kamuoyunu bu sahte ilaçlardan haberdar olmaları konusunda uyarmıştı. Sahte ürün tehlikesine karşı ilaçların hekim kontrolünde kullanılması konusunda bilincimizi artırmamız gerekiyor. Novo Nordisk olarak kurulduğumuz günden bugüne, hastalar ve hasta güvenliği en büyük önceliğimiz. Aradan geçen bir asır sonunda hasta hayatlarını iyileştirmek için tedavi alanlarımızda çığır açan bilimsel atılımlara öncülük etmeyi sürdürmeye ve bunu yaparken de hasta güvenliğinden ödün vermemeye kararlıyız. Bu yaklaşımla, insanlık tarihinin en eski suçlarından biri olan ve hasta güvenliğini tehdit eden sahte ilaçlarla mücadeleye küresel ve ulusal ölçekte devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

“‘İlaç Sahteye Gelmez’ diyerek, ilaçların doktor kontrolünde kullanılmasının ve eczaneden temin edilmesinin ‘hayati’ önem taşıdığını vurguluyoruz”

Dr. Ömer Buğra Bahadır sözlerine şöyle devam etti: “Hasta güvenliğini tehdit eden sahte ilaç tehlikesine karşı hem sağlık profesyonelleri hem de hastalar için bilinçlendirme faaliyetleri yürütüyoruz. Kısa bir süre önce sahte ilaç kullanmanın riskleri hakkında ‘İlaç Sahteye Gelmez’ sloganıyla farkındalığı artırmayı amaçlayan sosyal medya kampanyamızı da yayına aldık. Sahte ürünlerden korunmanın en güvenli yolu, doktor kontrolünde ilerlemek. İlaç Sahteye Gelmez kampanyası kapsamında; internet sitelerinden, elden ve sosyal medya üzerinden ilaç satışı yapanlara itibar edilmemesinin ve ilaçların yalnızca eczanelerden temin edilmesinin gerçek anlamda ‘hayati’ önemini hatırlatmak istedik. Bu kampanyanın kamuoyunda dikkat çekerek hasta güvenliği için önemli bir farkındalık yaratacağına inanıyoruz. Öte yandan haber aldığımız her sahtecilik vakasını geçerli mevzuata uygun olarak araştırıyor ve yetkili yerel makamlara bildiriyoruz. Mücadelemizi destekleyici fiziksel araştırmalar da yürütüyoruz. Bu mücadelemizde yalnız değiliz. Türkiye’de konuyu bizim kadar önemseyen sağlık makamları, eczaneler ve sağlık mesleği mensuplarıyla yakın diyalog ve iş birliği içindeyiz. Devletimiz de sahte ilaç konusunu son derece ciddiye alıyor ve bütün gücüyle bu konuyla mücadele ediyor. Sahte ilaç faaliyetleri artıyor ancak onunla doğru orantılı olarak mücadele de güçleniyor. Tüm kolluk kuvvetleri seferberlik halinde sahte ilaç operasyonları düzenliyor ve bu suçlulara göz açtırmıyor.”

“Türkiye’de zayıflamaya ilgi büyük çünkü her 3 yetişkinden 1’i obeziteli veya fazla kilolu”

Obezite ve zayıflama tedavilerine yönelik tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük talep olduğunu belirten Türk Diyabet Cemiyeti Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, bu durumun obezitenin gittikçe daha fazla insanı etkilemesinden kaynakladığını vurgulayarak; “Bugün küresel olarak 2 milyardan fazla yetişkinin aşırı kilolu, 800 milyondan fazlasının ise obeziteli olduğu biliyoruz. 18 yaşın üzerindeki bireylerin yaklaşık yüzde 40'ı aşırı kilolu, yüzde 13'ü ise obezite ile mücadele ediyor. Daha da önemlisi, obezitenin çocukları giderek artan bir hızla etkilemesi. Günümüzde 5-19 yaş grubundaki çocuk ve gençlerde kilo fazlalığı oranı yüzde 20’ye yaklaşmış durumda. Gereken önlemler ivedilikle alınmazsa 2030 yılına kadar dünyadaki obeziteli kişi sayısının iki kat artarak 1 milyarı geçeceği ve her iki kişiden birinin kilo sorunu yaşayacağı tahmin ediliyor. Ülkemizde de durum hiç iç açıcı değil. Türkiye’de halihazırda her 3 yetişkinden 1’i obeziteli, 1’i ise fazla kilolu. Ve ne yazık ki yine bu verilere göre, Avrupa sıralamasında birinci sırada yer alıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü'nün raporuna göre, Türkiye, obezitenin en hızlı arttığı ülkeler arasında yer alıyor. Aynı rapor, 2060 yılına kadar global obezite oranının yüzde 70'e ulaşacağını öngörürken, Türkiye'deki obezite oranının ise yüzde 94'e çıkabileceğini söylüyor."

“Sahte ilaçlar yaşamı tehdit edebilecek sağlık riskleri taşıyor”

Son dönemde obezite tedavisinde doktor kontrolü olmadan, eczaneler dışında ticareti yapılan enjeksiyon kalemlerinin kullanımının artmasının da bundan kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, “Reçetesiz bir şekilde, ağırlıklı olarak internetten temin edilen bu ilaçlarda sahtelere rastlıyoruz. Denetimsiz üretilen ve zayıflama amacıyla kullanılan sahte ilaçlar toksik kimyasallar, ağır metaller, bakteriler ile kontamine bileşikler, sibutramin, tiroid hormonu, iyot gibi bazı aktif maddeleri, efedrin, amfetamin gibi uyarıcıların toksik ve zararlı dozları dahil pek çok maddeyi içerebilmektedir. Sahte ilaçlar, hafif yan etkilerden yaşamı tehdit eden durumlara kadar geniş bir yelpazede sağlık riskleri taşıyor. Aşırı iyot veya tiroid hormonu içeren ilaçları kullandığı için hipertiroidi gelişen ve bu nedenle başvuran olgularımın sayısı hiç de az değil. 

Fil hastalığının tedavisi için özellikli yöntemler uygulanıyor Fil hastalığının tedavisi için özellikli yöntemler uygulanıyor

Aşırı tiroid hormonuna bağlı çarpıntı, tansiyon yüksekliği, ellerde titreme, terleme ve aşırı sinirlilikle gelen obeziteli hastalarımın sayısındaki artış, sahte ilaçlarla ilgili durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor” dedi. Bazı sahte ilaçların doğru etken madde yerine insülin içeriyor olmasının ağır şeker düşüklüğüne neden olduğunu söyleyen Oşar Siva, şöyle devam etti: Örneğin geçtiğimiz aylarda, sahte enjeksiyon kalemi kullanan bir hasta, kalem içerisinde insülin olması nedeniyle hayati risk taşıyan hipoglisemi (kan şekeri düşmesi) ile acile kaldırıldı. Acil olarak müdahale edilmesi sonucu hayatta kalabildi ancak hızlı ve doğru müdahale gerçekleşmeseydi hayatını kaybedebilirdi. Bu riskin oluşmaması için ilaçların doktor kontrolünde ve eczanelerden alınması son derece önemli.” 

Muhabir: BAHAR YILDIRIM