İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

​NOMOFOBI

YAYINLAMA:

Nomofobi, bireylerin cep telefonlarıyla temaslarını kaybettiklerinde ortaya çıkan yoğun duygusal sıkıntı olarak tanımlanmaktadır. “No Mobile Phobia” olarak adlandırılan çağımızın yeni fobisi; sürekli iletişimden mahrum olduğunda rahatsız olan bireylerin, cep telefonu ortamda veya yakınında olmadığında endişelenmeri ve kendilerini huzursuz hissetmeleridir. İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yükseklisans öğrencisi Büşra Bayrak tarafından, “İstanbul’da bir grup ergen üzerinde, cep telefonundan ayrı kalma korkusu (Nomofobi), bağlanma özellikleri, ruhsal ve davranışsal sorunlar arasındaki ilişkisi” incelendi ve araştırıldı.” Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç Dr. Mesut Yavuz’un danışmanlığında yapılan tez savunmasına bendeniz de jüri üyesi olarak katıldım. Öncelikle böylesine önemli konuyu çalıştıran Mesut Hoca’yı ve konuyu büyük bir titizlikle çalışan Büşra Bayrak’ı tebrik ediyorum.

Türkiye’de çok az araştırılmış olan nomofobi, yeni yapılacak araştırmalar için kaynak niteliği taşıyacak ve mobil telefon bağımlılığının dışında yoksunluğunun nelere yol açabileceği tartışılıp çalışma ekseni genişletilecektir. Bu yükseklisans tezinin amacı; nomofobi gelişiminin bağlanma kalitesi ve ergenlerin ruhsal ve davranışsal özellikleri ile ilişkisinin araştırılmasıdır.

Akıllı telefonların birçok olumlu tarafının yanında psikolojik, fizyolojik ve sosyal olarak olumsuz etkileri de vardır. Tez çalışmasında görüyoruz ki, nomofobisi olmayan hiçbir katılımcı yoktur. Çalışmaya 16-19 yaş arası 819 ergen ile bu ergenlerin anne ve/veya babaları katılmıştır. Çalışmaya dahil edilen ergenlerin 417 ebeveynine ulaşılmıştır. Araştırmada, ergenlerin yüzde 34,3'ünde hafif, yüzde 55,4'ünde orta ve yüzde 10,4'ünde ciddi derecede nomofobi bulunmuştur. Ergenlerin hiçbiri nomofobi olmayan puan aralığına girmemiştir. Kadın katılımcılarda orta ve şiddetli nomofobi oranı erkek katılımcılardan anlamlı derecede yüksek çıkmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre nomofobisi olan ergenlerin bağlanma kalitesinin düşük, ruhsal ve davranışsal sorunlarının yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bağlanma kalitesi ve ruhsal ve davranışsal sorunlar ergenlik döneminde nomofobiye sebep olmaktadır.

Nomofobi ile ilgili çalışmaların sayısı sınırlı olduğundan bağımlılık ile yapılan çalışmalara bakmak gerekmektedir. Birçok çalışmada aşırı internet kullanımı ile depresyon, sosyal anksiyete ve madde bağımlılığı gibi psikolojik sorunlar arasında bir ilişkinin olduğu kanıtlanmıştır. Bazı çalışmalarda internet bağımlılığı ile kaygı, depresyon arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ülkemizde yapılan bir çalışmada, özellikle genç yaş grubunda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, sosyal fobi, hafif depresyon varlığında veya ailede bağımlılığa yatkınlık söz konusu olduğunda riskli internet kullanımının görülebileceği belirtilmiştir. Depresyon, internet bağımlılığında hem neden hem de belirti olarak yer almaktadır. Araştırmalarda fazla internet kullanımının yalnız kalmaya ve sosyal ilişkilerde azalmaya yol açabileceği gösterilmiştir.

Çalışmada ergenlerin doldurmuş oldukları ‘güçler güçlükler’ anketinde beklenenin aksine, akran ilişkilerinin anlamlı çıkmadığını görmekteyiz. Fakat akran ilişkilerinin nasıl yürüdüğünü düşünmek gerekmektedir. Yapılan araştırmada akran ilişkilerinin sorun olarak çıkmamasının sebebi, ergenlerin arkadaşlarıyla kurdukları ilişkinin sosyal medya üzerinden olmasından kaynaklı olabilir. Bu sebeple yüz yüze iletişimden ziyade internet üzerinden iletişim kurmayı tercih eden ergenler bilgisayarın, cep telefonunun ardındaki arkadaşlarını düşünerek değerlendirmek gerekir. Dolayısıyla ileri araştırmalarda sosyalleşme paternleri üzerine araştırma yapılabilir. Telefondan iletişim daha az kaygı verici bir şey olduğundan yüzyüze, jest ve mimiklerle karşılaşmaktansa cep telefonundan daha az yoğun iletişim kurmak daha kolaydır. Cep telefonunun akran ilişkisini artırma, azaltma durumuna daha detaylı bakılması gerekmektedir. Ailelerin çocukları için doldurmuş oldukları ‘güçler güçlükler’ anket sonuçlarına baktığımızda da yalnızca duygusal sorunların anlamlı çıktığını görmekteyiz. Ergenlerin yaş itibariyle aileden özel sorunlarını saklayabildiğini, sorunlarını arkadaşlarıyla paylaşabildiğini biliyoruz. Dolayısıyla çalışmada ergenlerin kendilerini ailelerine göre daha objektif değerlendirdiği çıkan sonuçlardan anlaşılmaktadır.

Çocuğun anne-babası arasındaki ilişkinin niteliği, bireylerin bilişlerini, duygularını ve davranışsal durumlarını şekillendirir. Güvensiz bağlanmış olan ergenler kendilerini savunmasız olarak, dünyayı tehlikeli bir yer olarak algılayabilmektedir. Ayrıca, güvensiz bağlanma stili genellikle benlik saygısı düşüklüğüne, depresyona ve endişe verici semptomlara neden olmaktadır. Akıllı telefonlardaki çevrimiçi oyunlar, iletişim ve benzeri haz verici aktiviteler, güvensiz bağlanma yaşayan ergenlerin olumsuz duygularını hafifletmek için bir kaçış yolu olabilir. Erken çocukluk yaşantılarının olumsuz yönlerinin homeostatik dengeyi bozduğunu ve kişinin bu dengeyi sağlamak istediği için bağımlılık yapıcı maddelere ve davranışsal bağımlılıklara yönlendiği söylenebilir.

Sonuç olarak, ergenlerde nomofobinin bağlanma özellikleri ile ruhsal ve davranışsal sorunlarla ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır. Güvensiz bağlanması ve psikiyatrik problemleri olan ergenleri araştıran nomofobinin gelişiminin seyri ve konu ile ilgili bilgimizi geliştirmek için daha ileri, yani doktora düzeyinde de çalışmalara ihtiyaç vardır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *