İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

SOSYAL TESETTÜR

YAYINLAMA:

Birileri çocukların câmilere gelmesi için yapılan uygulamaları akla ve ahlâka zarar bir benzetme ile eleştiredursun, çocuklar çoktan câmileri hayâtın oyun tarafından bakarak sevmeye başladı.

Gelin biz kitabı tersinden okuyalım. Müslümanlık âdeta bir giyim tarzı belirleme sistemi olarak algılanır oldu. Müslüman kadın deyince de akla ilk gelen şeylerden birincisi başörtüsüdür. Başörtüsünü kavramsal bağlamda ele alırsak tesettür kavramı eksenine ulaşırız.

Hâfızamızı biraz tazeleyelim ve sırf başörtüsü kullanıyor diye en önemli insan haklarından biri olan eğitim hakkından mahrum edilen kadınların yaşadıkları trajedileri hatırlayalım. Hatta eşi başörtülü diye ordudan atılan, devlet memurluğunda terfi alamayan erkeklerin sayısı da buradan köye yol olur. Toplumdan dışlanan, bireysel hakâret ve saldırıya uğrayanların yaşadıklarını çabuk unuttuk. Her şeyi unutabiliriz ama şunu unutmamalıyız ki, bu ülkede eşi başörtülü diye bir erkeğin cumhurbaşkanlığı adaylığı on sene önce ortalığı ayağa kaldırmaya yetmişti.

Çok şükür şu anki sosyopolitik seviyemiz bu trajedileri yaşamayacak kadar gelişti ve yükseldi. Devran döner, yine aynı zulümü modernlik ve çağdaşlık kılıfı ile yaparız diye bekleyenler de yok değil. Ama mâdem kitabı tersinde okumaya niyet ettik, esas mevzuya girelim.

Aslında kitabı tersinden okumaktan kastım, Kitabımız’ı düzünden ve sırasıyla okumak. Çünkü mesele o kadar farklı mecra ve bağlamlarda ele alınmakta ki, düzünden okumak için birçok bağlama göre “tersinden” ele almak lâzım geliyor. Sırasıyla okuyunca mesele daha netleşiyor. Zira kompozisyon kurallarından en önemlisi, konuların önem sırasına göre ele alınmasıdır. Allah (c.c) Kur’ân-ı Kerim’de bunun en yüce örneğini veriyor.

Tesettür konusunun geçtiği sûrelerden biri Nûr Sûresi ve 30-31. âyetler. 30. âyet erkeklere, 31. âyet de kadınlara hitap ediyor. Demek ki, Allah indinde önem sırası erkeklerden başlıyor. Her iki âyette de “gözlerini haramdan sakınmaları” tavsiye ediliyor ve ilâveten kadınlara “süslerini açmamaları” söyleniyor.

Önem sırasına göre önce erkeklerin muhatap alınması, tesettürün sâdece kadınların üstünde olan bir sorumluluk olmadığını tartışmasız hâle getiriyor.

Bir adım daha ilerleyelim ve tesettür emrinin sosyal olarak toplumsal ahlâkı yâni düzeni bozacak sonuçlara meydan verici kişisel hareketler ve davranışlardan sakınılması olarak ele alalım. Tesettüre uymayan bir kadının, ona bakan erkek ve kadınların dikkati çekip bu insanlarda ister şehvet, ister kıskançlık ve haset olsun, olumsuz duygular uyandırmasına sebep olacağı ihtimâli düşünelim. Böyle baktığımızda kadın olsun, erkek olsun tüm insanların başkalarında kötü duygular uyandırması “sosyal tesettür”e aykırı bir durumdur.

Mâdem tesettür emrindeki amaç, (yüzeysel olarak ele alındığında) erkekte kadına karşı kötü duygu uyanmasını engellemektir, o zaman genel anlamda erkeğin erkeğe, kadının erkeğe ve kadının kadına karşı (şehvetin de içinde olduğu bütün) kötü duyguların engellenmesi de amaçlanmaktadır.

Kıskançlık ve suizandan nefrete kadar her türlü kötü duygu, kişilerarası ilişkilere zarar verir. Toplum içinde yüksek sesle konuşmak veya müzik dinlemekten, olur olmaz yere çöp atmaya, dedikodu yapmaktan trafikte kurallara uymamaya kadar her şey “sosyal tesettür”e uymamanın örneği olabilir. Harama bakmayarak tesettür emrine uymak kadar, sosyal tesettür açısından kendimize ve/ya başkasına zarar ve rahatsızlık verici şekilde konuşmamaktan, insanların estetik zevklerine zarar veren binâlar yapmamaya kadar her şeyden sorumluyuz. O yüzden tasavvuftaki en önemli düsturlardan biri “eline, diline ve beline hâkim olmak”tır.

Tesettür emrini sâdece başörtüsüne indirgeyip, bunu da kadınların omzuna yüklemek de her şeyden önce Allah’ın “El-Adl” sıfatına muhalif olmaktır.


Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *