BU BİR DOĞA KANUNUDUR
Amerika'nın 6. büyük şehiri Filedelfiya'da 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi öldü. Annesini çok seven Jarvis'in üzüntüsü aylarca sürdü. Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamadı. Yaşama küstü. Canlılığını, yaşama sevincini yitirdi. Yemedi, içmedi bir ara hayattan vazgeçmeyi bile düşündü. Jarvis'in bu durumunu yakından izleyen komşusu Jarvis'le arkadaş oldu. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis'e ‘’İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur.’’ dedi.
Bu iki cümle, Jarvis'i çok etkiledi. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşününce normal hayatına dönmeye başladı.. Jarvis bundan sonra annesini gözyaşları ile değil sevgiyle anmaya başladı.
Bir süre sonra Jarvis şunları söyledi; ‘geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti. Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim.’
Arkadaşları Jarvis'in önerisini çok beğendiler. Birlikte hemen kentin belediye başkanına gittiler. Başkan bu öneriyi çok beğendi ve bunu gazetelere, yazarlara anlatılmasını sağladı. Basının da desteği ile Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Ve böylelikle anneler günü ilk kez 1908 yılında kutlandı. Türkiye’de 1955 yılından beri Anneler Günü'nü kutluyoruz. Bu vesile ile beni doğurup büyüten, hayallerime kavuşmama öncülük eden başta kendi annemin ve tüm annelerin ve Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın annesi Zübeyde Hanımın da Anneler Günü'nü kutluyorum.
Bu arada yeri gelmişken... Atatürk’ün annesine, böyle iffetli bir kadına iftira atmanın öteki dünyadaki bedelini unutacak kadar insanlığını unutmuş insanları bu özel günde Allah’a havale ediyorum.
Mersin’e dair....
Kimi belediye başkanı anneler gününün doğmasına sebep olurken, kimi de Anneler Günü'ne anlam katar. Yeri geldiğinde halay başı olan, yeri geldiğinde hasat yapan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın bir başka özel yeteneği daha varmış. Şiir yazıyormuş. Kocamaz ile Anneler Günü sabahı Mersin’de biraraya geldik. Kocamaz ile YeniBirlik için bir röportaj gerçekleştirdim. Sohbet arasında annesini 2007 yılında kaybettiğini ve onun için bir şiir yazdığını dile getirdi. Hatta onun sesinde dinledim. Şiiri dinlerken, renkli kişiliği ile öne çıkan başkanın aynı zamanda bir o kadar da duygusal anlarına şahit oldum. Başkanın gözleri doldu. Şiiri 2009’da annesine yazmış. Ona özlemini şöyle dile getirmiş.
Anamı özledim, anamı sordum
Bu bayram aklımdan çıkmadı yine,
Anamı aradım, anamı sordum
Hayali karşımdan gitmedi yine
Anamı aradım, anamı sordum.
Bir ana düşünün, evlada yangın
Bir ana düşünün hayırla andım
Anasız kalsak da yaşanır sandım!
Anamı özledim, anamı sordum.
Anadır dünyanın sevgi meleği
Analar eleyip, asmaz eleği
Kendi üşüse de örter yeleği
Anamı aradım, anamı sordum.
Anası sağ olan gelir mi dize?
Analar sevgiyle yaklaşır bize
Analar baş tacı olmalı size
Anamı özledim, anamı sordum.
Anasız kalanın boynu büküktür
Bakınca uzaktan, benzi soluktur
Gülse oynasa da gönlü buruktur
Anamı özledim, anamı sordum.
Anamın yanında olabilseydim
O pamuk elini öpebilseydim
Duasın alıp da ölebilseydim
Anamı özledim, anamı sordum.