İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

​AMERİKA'NIN DIŞ POLİTİKASI VE ASKERİ YAPILANMA

YAYINLAMA:

John Hopkins Üniversitesi, uluslararası politika profesörü ve eski Obama dönemi dışişleri danışmanlarından Prof. Elliot Cohen’in yazdığı kitap Trump’ın dış politika izleme tercihini yansıtıyor gibi. Prof.Cohen ‘Büyük Sopa’ adılı eserinde Amerika’nın uluslararası alanda vazgeçilmez ulus olarak yetmiş yıldır barış ve güvenliği, bir ölçüde sağladığını ileri sürerek, Amerika’nın eski Başkanlarından Theodore Roosevelt’in 1901’de söylediği, dış politikayla ilgili cümlesi üzerine görüşünü yapılandırmış. Roosevelt’e göre dış politikanın temel sistematiği: ‘yumuşak konuşmaya ve büyük bir sopa taşımaya’ dayanıyor.

Büyük sopa dediği yumuşak gücün etkisi bittiğinde akıllı bir biçimde kullanılması gereken ve vazgeçilmez olan askeri güç. Amerikan başkanları dış politikaları için askeri gücü gerekli görüyorlar. Bu gerekli görüşün nedeni 1945’den beri dengeli bir dünya düzeninin koruyucusu olmaları. Her ne kadar yeni ekonomik ve siyasi dengelerin kurulduğu yetmiş yılda bir çok vekalet savaşı çıkmış olsa da I. ve II. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi insanlığı tehdit eden büyük savaşların olması önlemiş olduklarını söylüyorlar. Amerika’nın içine kapanması 1930’lardan sonra Avrupa’da otoriter rejimlerin çıkarak dünya savaşına gidilmesine neden olmuş.

Günümüzde Başkan Trump’ın kurmaya çalıştığı kabinesini ve danışmanlarını inceleyen yazarlar çoğunun asker ve asker kökenli kimseler olduğunu belirtiyorlar. Trump’ın danışmanlarının çoğu asker kökenli ve özellikle Vietnam ve Irak’ta savaşmış yüksek rütbeli emekli generaller. Sivil gözüken bakanlarının ve gene sivil danışmanların bir çoğu aslında gençliklerinde West Point askeri okulundan mezun olmuş veya askerlikten ayrılmış endüstri ve ticari hayata geçmiş kimseler. Örneğin CİA Başkanı Mike Pompeo askeri akademi mezunu. Kabinede olanları arasında askeri endüstrilerin başında bulunanlar var. Askerlere ve asker kökenli Amerikalılara göre tarih uluslararası çevrenin doğal bir yapısı değil. Düzen dengeleri mutlaka büyük imparatorluklar veya büyük güçler tarafından belirlenmiş. Askerlere önem veren Trump, Amerikan dışişlerini geri plana almış durumda. Amerikan dışişlerinin personeli ve parası azalmış durumda. Eski CİA Başkanı ve Savunma Bakanı Robert Gates’e göre bir Amerikan uçak gemisinde iyi yetişmiş nitelikli personel sayısı dışişlerinin tüm yetişmiş personelinden daha fazla. Askerler dış politikayı askeri mercekten görmekteler. Bu durum ilerki yıllarda izlenecek politikalarda sorunların artacağına bir işaret olarak kabul ediliyor.

Öte yandan Trump’la birlikte 600 milyar dolar olan askeri bütçe bu yıl 54 milyar kadar daha artacak gözüküyor. Bu bütçeye gazilerin işleri ve İç Güvenlik Örgütünün bütçesini eklediğimizde Washington’un askeri bütçeye gerçekte 1 trilyon dolar ayırdığını ortaya çıkıyor. Yapılan hesaplara göre bu para Amerika’nın gayri Safi Milli hasılasının(GSMH) 3.5%. Amerika Soğuk Savaş yıllarında GSMH’nın % 6-10’nu askeri harcamalara ayırabilmiş. Amerika, Trump’la birlikte nükleer cephanesini geliştiriyor ve nükleer silahları modernize etmeye çalışıyor.

Uluslararası ilişkiler dersleri içinde öğrenilen ve bilgisayarla oynanan, simülasyon senaryolarda yapılan deneylerden biri, bir ülkenin yeni bir silah yapması karşısında kendisinin rakibi olarak görülen ülkelerin ne yapacaklarını izlemekti. Bu durumda otomatik olarak rakip ülkeler silahlanıyor ve yeni silah üretimine giriyorlardı. Turmp’la birlikte dünyadaki silahlanma yarışının da artacağı tahmin edilmekte. Oysa ilk başlarda beklentiler artık Amerika’nın diğer devletlerin iç işlerine karışmaması büyük güçler arasında bölgesel barış ortamının geliştirilmesi için, mümkün olduğu kadar, ortak çaba gösterilmesi ve sınırların değiştirilmesi çabalarından vazgeçilmesi idi.

Bu gün ortaya boy devletler büyükler arasında mekik diplomasi uygulayarak dengeyi kendi lehlerine çevirebilmek için koşuşturmak zorunda kalmaktalar. Eski askeri görüşlerinin yeni uluslararası ortama nasıl ve ne zaman yansıyacağı, bölgesel dengelerin ve yapılanmaların nasıl oluşacağının gerilimi içinde Afrika’dan Ortadoğu’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya kadar herkesi gerilimli bir bekleme içinde.


Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *