SABİHA GÖKÇEN EL DEĞİŞTİRİR Mİ?
Yıl, 1985. Rize'nin yetiştirdiği ilk başbakan olan Ahmet Mesut Yılmaz ile, memleketinde Ziraat Bahçesi'ndeki sohbetimiz aklıma geliyor.
Yılmaz, o konuşmada, ailesinin kendisini taa
ortaokul yıllarından siyasete, kardeşi Turgut Yılmaz'ı da ticari hayata
hazırladığını söylerken, ailesinin Demokrat Parti geçmişine ve amcası İzzet
Akçal'ın çektiği sıkıntılara atıf yaparak "Siyasete kurban verilecekse,
bir aileden bir kişi yeter" demeyi de ihmal etmiyordu.
Aradan yıllar geçer. Mesut Yılmaz ANAP'tan
siyasete atılır. Ne garip bir tecellidir ki, Rize'nin ilk başbakanı olmuş,
fakat Yüce Divan'a giden ilk başbakan da yine kendisi olmuştur.
Suçu, Türkbank'ı zarara uğratmaktır. Hazır
sanık sandalyesine oturmuşken, siyasi muarızları kendisine bir başka suç daha
isnat etmekten geri kalmadılar.
O yıllarda Özal'ın kalkınma atakları gereği
"Her ile bir havalimanı" sloganı ile yatırımlar yapılıyordu.
Bunlardan biri de İstanbul'un Pendik ilçesinde Kurtköy Mevkii'nde Savunma
Sanayi Müsteşarlığı (SSM) tarafından yaptırılan ve Atatürk'ün manevi kızı, ilk
kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen'in adı verilen havalimanıdır. Tesis
yapılırken hiç kimsenin sesi çıkmaz, ne zaman ki Mesut Yılmaz yargılanmaya
başlanır hemen harekete geçerler. Kurulduğu yerin adından ötürü olsa gerek,
"Dağ başına havalimanı mı yapılır" diyerek, devleti zarara
uğrattığını söylemeye başlarlar.
Bu havalimanı hakkında herkes konuşuyor,
yapımı için siyasi risk alan Mesut Bey, hep susuyor ve dinliyordu. Havalimanı,
burada kısa adı İTEP olan İleri Teknoloji Parkı gibi büyük bir yatırımın
bir parçasıydı. İş tam bitmeden konuşanlara "bekleyin görün" demeye
getiriyordu.
Alan, 2007 yılında ihaleye çıkarıldı.
Limak Holding, Hintli GMR ve Malaysia Airports'tan oluşan konsorsiyum, KDV
hariç 1milyar 932 milyon Euro (3 milyar 500 milyon USD) karşılığında ihaleyi
kazanır.
İlk açıldığında, yani 2001 yılında iç hatta 12
bin, dış hatta 35 bin olmak üzere sadece 47 bin yolcusu olan havalimanı 2015'te
18,5 milyon iç hat, 9.7 milyon dış hat olmak üzere toplam 28 milyonu aşkın
yolcu ağırlamış. Krizlere rağmen, 2016'nın Ekim ayına kadar yolcu sayısı
25 milyonu geçmiştir.
Alana önceleri hiç kimse sempatiyle bakmazken,
Ali Sabancı'nın şirketi Pegasus, AHL base olmadığı için zorunlu olarak buraya
yüklenir. THY'de onun izinden giderken, Avrupalı low cost havayolu şirketleri
konma konaklama tarifesi ucuz olan SAW üçlü kodu taşıyan Sabiha Gökçen'i tercih
ederek başarıya taşır.
Bu arada Hintli ortak GMR 2014'te hisselerini
Limak'a devrederek ortaklıktan çıkar. Limak'ın yüzde 40 hissesine TAV 285
milyon Euro teklif ederse de, yasaya göre öncelik Malezyalılarda olduğu için bu
iş gerçekleşemez.
Bu durumda, kısa adı İSG olan İstanbul Sabiha
Gökçen Havaalanı Yapım, Yatırım ve İşletim A.Ş'nin tamamı Malaysia
Airports Holdings Berhad (MAHB) şirketinin olur. Böylece ilk kez havalimanı
gibi önemli ve stratejik bir tesis tümüyle yabancı bir şirketin eline geçer. Bu
durum milli menfaatler açısından sıkıntı doğurmamış olacak ki, satışa izin
verilir.
Limak, İstanbul Grand Airport (İGA) olarak
bilinen üçüncü havalimanının ortağı ve Priştine'deki Adem Yaşari Havalimanı'nın
işletmecisi olduğu için Sabiha Gökçen ile yollarını ayırmak zorunda
kalır.
Şimdilerde, Malezyalıların bu işten tamamen
çekileceği gibi duyumlar geliyor. Bu ne kadar doğrudur bilinmez. Onlar, yeni
havalimanının işlerine darbe vuracağını düşünmüş olabilir.
Şayet, kısmen veya tamamen bir devir söz
konusu olursa, bence en iştahlı ve şanslı alıcı Fransız ADP ortaklı TAV
Havalimanları Holding olabilir.
Sektörün dev oyuncularından Antalya
Havalimanı'nın ortağı Alman Fraport bu duruma kayıtsız kalır mı belli olmaz.
Fakat İstanbul'u terk etmek istemeyen TAV, bu
konuya ağırlığını koyacaktır. Yurt içinde ve dışında bir çok havalimanı işleten
TAV'ın bilgi ve deneyimi, tecrübeli insan kaynağı bu iş için biçilmiş
kaftandır.
Tabii tüm bunlar varsayımdır. Henüz ortada
kesin bir satış işi yoktur. Bu nedenle konuşmak için erken diyebiliriz.
Son söz olarak diyebiliriz ki, bir zamanlar
yapanların tefe konulduğu, "niçin yaptınız" diye hesap sorulduğu bu
"Dağ başındaki havalimanı" için artık milyar dolarlar telaffuz
ediliyor. Demek ki, peşin hükümlü olmamak, yapılan bu gibi eserlere karşı
çıkmamak gerek. Yapan ve yaptıranların eline sağlık. Ülke onların sayesinde büyük
bir eser kazanmıştır.
İyi uçuşlar Türkiye'm...
NOT: Ben bu yazıyı yazdıktan sonra, Milli
Savunma Bakanı Fikri Işık
bir açıklama yaptı. Bakan, açıklamasında Sabiha Gökçen Havalimanı'nın
özelleştirileceğini açıkladı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın mal
sahibi olduğu alanın meydan otoritesi yine kendi şirketi olan HEAŞ
tarafından verilmektedir. Bu özelleştirme ayrı bir konu, işletmecinin
konumu ayrı bir konudur. Bilgilerinize.