İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

ORTADOĞU, PROPAGANDA, HALKLA İLİŞKİLER

YAYINLAMA:

Bernays başarılarıyla reklamcılığın ilerisine geçerek, İngiltere’nin tesiri altında kalan Amerikan devlet yöneticileriyle birlikte, savaşa karşı olan Amerikan halkını I.Dünya Savaşı’na girilmesi için ikna eden kişi oldu.

Dediğine göre; ‘İşin gizli yanı, halkın rızasını inşa ederek, halkın farkında olmaksızın denetlenmesi ve devletin istekleri doğrultusunda yönlendirilmesi’. Bernays için toplumdaki gerçek yönetim gücü, görünmeyen hükümet.

Günümüzde, Batılı ülkeler halkla ilişkiler yöntemleriyle harikalar yaratıp, kendi ülkeleri dışındaki toplumları yönlendirmeye devam ediyorlar. beatı yapılan teknik gelişmeler bu duruma imkan sağlıyor.

Örnek olarak Suriye ve Irak’taki durumu ele alalım. Irak’ta, Musul şehrinde DEAŞ’a karşı Amerika ve İngiltere ile birlikte savaşan güçler Batı basını tarafından kurtarıcı olarak anons ediliyor. Hava saldırılarında ölen siviller savaş kaybı olarak nitelendiriliyor. Suriye’de Rusya ile birlikte savaşan Suriye ordusu güçleri, aynen Amerika ve müttefiklerinin Musul’da yaptıklarını yapıyorlar. Orada da uluslararası insancıl hukuk ihlal ediliyor. Ancak, Halep’te çatışan Rusya ve Suriye, Fransa’ya göre savaş suçlusu olarak itham ediliyor. Fransa’da seçimleri kazanması için kendisine Libya tarafından 50 milyon dolar aktarıldığı Fransız gazetelerinde yazılan eski Başkan Sarkozy Libya’ya. Birleşmiş milletler kararından yarım saat önce savaş uçağı gönderen kimse.

Pek şaşırmaya gerek yok. Halkla ilişkilerin temelinde çifte standart yatıyor. Vietnam savaşında halkın gerçekleri öğrenmesini önlemek üzere ‘yerleştirilmiş gazetecilik’ sistemini keşfedenler gene Batılılar. 2003’te zaten perişan durumda bulunan Irak’ta, ’kitle imha silahları’ olduğunda ısrar edip Irak’ı işgal edenler gene onlar. Etrafı demokrasi getirme, insancıl müdahale, Arap baharı gibi konularla karıştırmasalardı bugün ne Halep ne Musul olayları vukuu bulurdu.

Kendisini, demokrasilerde dördüncü güç olarak ilan eden Batı basını hükümetlerinin yoğun yıpratma propagandalarına katılmayıp, özgür basın olarak gerçekleri yazabilselerdi Batı insanı Irak ve Suriye’ye müdahale edilmesini kabul etmeyecekti. Bu hususu, Batılı devlet adamları sonraki konuşmalarında açıkça kabul etmişlerdir. Bu durumdaki Batı basının başka ülkeleri eleştirecek yüzü nasıl bulduğu merak konusu. Yoksa, basın özgürlüğü konusundaki, gelişmekte olan ülkelere karşı eleştirileri özel bir ‘halkla ilişkiler’ yaklaşımı mı?

Müttefik olarak kabul ettikleri ülkelerin liderleri, ülke çıkarları açısından bazı taleplerini reddedince, birden bire onları şeytanlaştırmak, başka alanlarda ülke çıkarları için çaba gösterince eksen kayması algısı yaymak Batıda halkla ilişkilerin nasıl işlediğin gösteren en iyi örneklerden biri.

Batı medyası anti ırkçı, feminist, liberal tutumlarıyla demokratik bir çizgide olduklarını ortaya koyuyorlar. Kendi ülkelerinde duydukları kaygıyı rejim değişikliğine uğrattıkları ülkelerin çırpınan, göç eden, boğulan insanları, kadınları ve çocukları için duyuyorlar mı?

Rakiplerini şeytanlaştırmaya o kadar adanmışlar ki. Ortadoğu’da veya Rusya ve Çin’e karşı çatışma politikaları izlemeyeceğini düşündükleri Cumhuriyetçi parti adayı Trump’ı yerden yere vuruyorlar. Yeni iş sahası değil savaş yapmak, yeni silah üretmek ve satmak istiyorlar. Demokratlar, Müslümanları, Siyahları, Latinleri ve Meksika’dan sürekli gelen göçleri çok seviyorlar. Acaba öyle mi? Nedense, dünyanın en güçlü ordusunda savaşmış olan yirmi üç milyon eski asker, niçin savaşa gittiklerini bilmedikleri için, Trump’ı tutuyor. Tabii bizlerin bu durumdan haberi yok. Zenciler, Obama’dan sonra, bir beyaza oy vermemek için oylamaya gitmeyeceklerini söylüyorlar.

Keşke müttefiklerimiz etrafı dağıtmadan demokrasiye ve insan sevgisinin halkla ilişkileri geliştirseler. Birlikte ne kadar mutlu olurduk.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *