BEYAZ MENDIL
Milli birlik ve beraberliğimizin sembollerinden (Bayrağımız, İstklal Marşımız gibi) olan Milli Takımımızın bizleri hayal kırıklığına uğratması karşısında hüzünlü ve üzgünüz. Duygusal bir millet olduğumuz için böyle şeylere genellikle daha yoğun tepkiler verebiliyoruz. Aslında bir futbol takımının başarısı/başarısızlığı olarak basitçe değerlendirebleceğimiz bir konuyu bile rahatlıkla “milli mesele” haline getirebiliyoruz. Ne yapalım ki bu böyle ve biz böyleyiz.
Hırvatistan ve Ukrayna maçlarında adeta ite- kaka gelen beraberliklerden sonra, İzlanda karşısında; idari, teknik ve taktik olarak ne durumda olduğumuzu maalesef gördük. Dünya Kupası eleme maçları gene biz bitti diyemeden bizim için bitti.
Kadroya çağrılanlar, çağrılmayanlar tartışmasından daha çok, rakip analizi ve buna uygun oyun planı ile oyuncu tercihlerinde ne kadar geri olduğumuz bariz şekilde ortaya çıktı. Rakip için tedbir alınması gereken hiç bir silahın olmadığı 4-6-0 gibi bir taktikle sahaya çıkmak Rahmetli Coşkun ÖZARI zamanından kalan “Çanakkale Geçilmez”in yeni versiyonuyudu galiba ve adı da “yenemiyorsan yenilme” olmuştu. Galibiyetten baştan vazgeçmek, mağlubiyeti bu kadar kolay kabullenmek bu milletin gururuna dokunmaktaydı. Oyun planı olarak kaos futbolu, motivasyon olarak da “atara atar, gidere gider” günümüz dünyasında yeri olmayan kavramlar olarak görülmekteydi.
320 bin nüfuslu buz ülkesi İzlanda, bütün olumsuz iklim ve altyapı şartlarına rağmen futbol ve basketbol’da Avrupa-Dünya Şampiyonalarına katılımda süreklilik gösterirken, kendilerine uygun bir futbol stili geliştirmişken ve bu sistemin “ekmeğini” yerken, biz olanca heybetiyle koskoca Türk diyarlarından derlediğimiz, elimizdeki onca malzemeye rağmen ortaya çıkan bu “ağulu aşı”na layık değiliz. “Aşçıbaşı”nın, biz yemeğin tadına ve şekline itiraz ettiğimizde elindeki kepçe ile üzerimize yürümesi ve eskide kalan, güzel yemek yaptığı günleri sık sık hatırlatması da işin cabası. Türk Futbolunu yeniden kurgulamak ve gelecek nesillerden yeni yetenekleri bularak bünyeye katmak gibi bir misyonla bugün yaşananlar arasında bir bağlantı kurmak mümkün olamıyor. Bu da toplumdaki gerilimi arttırmaktan başka işe yaramıyor.
Bunun sorumluluğunu alıp veda etme vaktinin geldiğini anlamak için “Emparatore” olmaya gerek yok. Futbolun bileşenleri bunun farkındalar. Hatta kibarca veda için beyaz mendilleri ütülendi ve sallanmak için hazır.
Boby Rabson der ki; “Eğer beyaz mendiller sizin için sallanıyorsa başkanınız size biraz daha sahip çıkar, ancak başkan icin sallanıyorsa bavulunuzu toplamanın zamanı gelmistir.
(10 Muharrem Aşure Gününüz Bereketli Olsun.)