ORTADOĞU SATRANCI VE YENİ HAMLELER
Batılı ülkelerin Afrika’da olaylar yaratıp Libya’ya müdahalesinden sonra Suriye’deki ayaklanmalara balıklama girmesi Rusya, Çin ve İran’ın reaksiyoner davranışlarına neden olmuştur. Oysa, Kaddafi’nin protestoculara karşı sert davranışı karşısında müdahale kararı alınırken Rusya ve Çin insan hakları konusunda terse düşmemek için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde veto kullanmayıp çekimser kalmışlardır. Ülke içindeki Libyalıları korumak ve saldırıları önlemek amacıyla girişilen Nato operasyonları rejim değişikliğine dönüşünce Rusya ve Çin aldatılmış olduklarını düşünmüşlerdir. ‘Koruma Hakkı’ olarak bilinen Batılıların ortaya attığı hukuki kuralda rejim değişikliği olmamasına karşın rejim değişikliğine gidilmesi Asyalı ülkeleri şaşırtmış ve kızdırmıştır.
Suriye krizine, Rusya’nın yoğun bir biçimde müdahil olmasının altında biraz da bu kandırılmışlık duygusu bulunmaktadır. Çin’de görünmez bir el gibi Rusya’yı izlemiştir. Rusya, Batı’nın etkisizliği karşısında Suriye’de hava operasyonlarını başlatınca, bazı iddialara göre Çin maddi olarak bu operasyonları desteklemiştir. Günümüzde, Çin’in bu uzun süren ve Asya içindeki şimdilik sakin gibi gözüken Müslüman kitlelere sıçraması karşısında, Rusya’nın tavsiyesi üzerine Suriye’ye askeri danışmanları göndereceği ve bu hususta görüşmeler yaptığı açıkça yazılmaktadır. Bazı basın haberlerinde belirtildiği gibi, Çin, beş bin kişilik ‘Gece Kaplanları ve Siberya Kaplanları’ adıyla tanınan özel kuvvetlerini Suriye’ye göndermeye karar vermiştir. Bu konuda Çin parlamentosunda karar alınmıştır. Gene çıkan haberlere göre, Rusya’dan satın alınan ve Türk boğazlarından geçerek Çin tarafından uçak gemisine dönüştürülen Liaoning’de Suriye kıyılarında askerlerini korumak için yerleşeceği öngörülüyor. Zaten Çin-yatırımlarını ve iş adamlarını korumak için Nijerya başta olmak üzere bazı Afrika ülkelerinde asker ve istihbarat elemanı bulundurmaktadır.
Zaten Çin’in yatırımlarının Batıya doğru yönelmesinden sonra, bir Amerikan klasiği olarak askeri gücünün de bu bölgelere gelmesi beklenmekteydi. Çin, Amerika ile Güney Çin denizindeki restleşmesinden sonra ilk defa Ortadoğu’ya askeri olarak girmek üzere harekete geçmiş gözükmektedir. Bu durum Ortadoğu dengelerinde yeni değişikliklere yol açacak gibi gözükmektedir. Çin aynı zamanda, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri İsrail ve İran’la da iyi ilişkiler içindedir. İç içe geçen denge sistemlerinin ne zaman, ne gibi olaylara neden olacağı belirsizleşmiştir.
Ortadoğu satrancında stratejik değişiklik gerektiren diğer bir unsur Rusya’nın İran’a S-300 füzelerini vermiş olmasıdır. S-300’ler Ortadoğu’da özellikle Amerikan seçimlerinden sonra yeni hamleler yapacak gibi gözüken Amerikan stratejisini zorlayacak bir husustur. Bu yüzden Amerika’nın yeni bir teknik yapılanmaya geçmesi ve yeni stratejik düzenlemeler yapması gerekmektedir. Rusların S-400 füzelerini vermesiyle İran kendi bölgesinde stratejik üstünlüğe sahip olacaktır. Rusya, zaten Akdeniz’den şimdilik izin verilen İran üslerinden DAİŞ’i vuruyor. İşin ilginç yanı Amerika müttefik ülkelerdeki üslerinden DAİŞ’i vurup hava operasyonları yaparken İran’daki üslerden yapılan Rusya operasyonlarını kabul edilmez görüyor.
Amerika, Rusya, Çin, İran ve artık Batılı güçler tarafından sıkıştırılan DAİŞ’in kaçış ve geri çekilme yolları gittikçe daralmaktadır. DAİŞ gerileyerek Cerablus üzerinden Türkiye’ye doğru hareketlenmek ve hareketlenmesini önleyecek olan Türkiye’yi caydırmak üzere terör eylemlerine girişmesi muhtemel gözükmektedir. Türkiye, İran ve Rusya ile yakınlaşırken, YPG’nin Suriye Ulusal Savunma Güçlerine karşı operasyona geçmesi ve Suriye’nin Kürt mevzilerini ilk defa bombalaması Türkiye-Rusya yakınlaşmasının bir sonucu ise Türkiye’yle yakınlaşmaya çalışan Amerika’nın hava kuvvetlerini ileri sürerek YPG’yi koruması ilerde, Türkiye, İran ve Rusya üçgeninde Kürt sorunu karşısında Batılı bir cephe olup olmayacağının sorgulanmasına yol açmaktadır.
Türkiye-İran, Kürt konusunda ortak bir görüşe sahip olmaya başlarken, Türkiye’nin Suudilerle birlikte bir İslam Gücü oluşturma çabası diğer dengeleri nasıl etkileyecektir? Türkiye-İran-Rus cephesinin Suriye’nin bir bütün olarak kalma istekleri ileri sürülürken, Amerika’nın, İsrail dengelerini gözeterek Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt otonomi yapısının oluşması konusunda ısrarı devam edecek midir? Yoksa hiç öngöremediğimiz yeni hesaplar ve yeni olaylara gebe bir döneme mi giriyoruz?