7 NİSAN 2008?
O zamanlar; NTV - N101 Radyosu’nda, erkek partnerim Cem ile sabah programı yapıyoruz... Yer gök, uçan kuş bizi dinliyor; ikili olarak çok dinleniyoruz, çok popüleriz. Gazeteci Nagihan Alçı (Kütahyalı) bizimle röportaj yapıyor... Aynı soruları her ikimize de ayrı ayrı soruyor. Ülke ve siyasi iklimi tam olarak İslam ve laik tartışması içinde; iki taraf endişe içinde, ne olacak? Rejim mi değişecek? “İslamcı taraf, değiştik arkadaş, rahatsız olmayın, yaşamınıza devam edin, endişenlemeyin diyor. Laik taraf yok arkadaş, dini rejim getireceksin, İran'mı olacağız? diyor.
Nagehan Alçı soruyor:
“Bugünkü sorunların ana teması kimlik. Kürt sorununda da, laik/İslamcı sorununda da kimlik tartışması yatıyor. Kimlik modern bir kavram. Bu sorunlar modernleştigimizi mi gösteriyor?” Funda: “Kimlik sorunu meselesinde, laik-İslamcı çatışmasını ben daha önde görüyorum. Tesettür, kapanma vs dışında başka mesele var burada..”
Nagehan Alçı: “Nedir o mesele?”
Funda: “Senelerce bir grup diğerini ‘sentetik giyiyor, ter kokuyor, az para kazanıyor’ diye tarif etti. Onları aşağıladı. Aşağılanan insanlar iktidara gelince, aşağılayanların kıyameti başladı.”
Nagehan Alçı: “Kıyamet kopuyor mu şu anda?”
Funda: “Bence kopuyor. BİZ ve ONLAR, diye konuşan bir ülkede KIYAMET KOPUYOR demektir.” demişim. Çok ahkam kesen biri değilim, çabuk ikna olurum, inanırım, inanmak isterim. İyi insanım ben. Ama yine de... O tarihler de , Biz ve ONLAR ayrımı ve endişesinden kıyamet koptuğunu söylemişim. Bazıları öteden beri anlamadı. Anlamaya çalışmadı. Biz şahane bir milletiz, şahane insanlarız ve şahane vatanımız var. Şimdi, baktılarki pabuç pahalı, hiçbir sosyal sınıfın, hiçbir kurumun, hemen hemen hiçbir bireyin şüphesi kalmadı. Her kesimin kafasına dank etti! Vatandaşın kalbi vatan için de atıyor. Meydanlar da demokrasi nöbetinde “ Allahüekber” diyerek bekliyor. Vatanının sınırlarını kalbinin sınırları içinde çiziyor. Sevdiğine bağlı işte
Funda'ya takılanlar...
....... Diyelim ki çok mutsuzsunuz, içinizde koyu bir karanlık, koyu bir gölge var. Haklısınız nasıl olmasın ki? O zaman soralım, “şu anda ne yapıyor olsaydın mutlu olurdun?” “Hiç” diyorsak, o gölgenin altında en ufak bir ışık görmüyorsunuz demektir. İnsana mutluluğa giden yolda 10 madde yazan palavracılara inanmam.. O yazılanlardan bir mutluluk çıkmayacağını bilirim. Daha zengin olduğunda, daha zayıf olduğunda, mutlu olunmayanı da bilirim.
Hadi akıllı ol, kendine iyi gelen şeyi bul!
........Nil Karaibrahimgil, annelik mucizevi bir olay, oğlum bana hep kendimi gösteriyor. Sürekli değişip daha iyi bir hale geçmek istiyorum demiş. Çok romantik; realiteme hiç uymadı ve hiç anlamadım.