PETROL VE DOĞAL GAZ BORU HATLARININ GELECEĞİ VAR MI?
Paris İklim Değişikliği Antlaşması hususunda sık sık yazmamızın nedeni bu anlaşma ile şimdiye kadar değişmez saydığımız yapılanmaların artık değişecek olmaları. Örneğin, Rusya Devlet Başkanı Putin, Yunanistan’da basına verdiği demecinde: Amerika ve Avrupa Birliği izin vermediği için Türkiye sularından geçecek olan petrol ve doğal gaz boru hattını geçiremediklerini, söylüyor. Yeni bir hat için Yunanistan’la görüşüyor. Oysa, Paris Konferansı başlamadan önce 180 ülke ülkelerinde, COP 21 adıyla bilinen bir kararla, karbon salınımını kesme veya azaltma sözü vermişti. Kyoto İklim Sözleşmesi’nin yerini alan Paris Sözleşmesi yakında 55 ülkenin imzası tamamlanarak yürürlüğe girecek.
Paris Antlaşması bir uluslararası hukuk antlaşması olduğundan bağlayıcı. Bu Antlaşma uluslararası toplumun bir yasası durumuna geliyor. Antlaşmada uyum sağlayamayan devletlere cezai yaptırımlar öngörülmemesine karşın uluslararası toplumun iradesi dışında davranmanın getireceği baskılar ve dolaylı cezalandırmalar var. Antlaşma maddelerinde öngörülen hususları yerine getirmeyenler hakkında açılacak davaları uluslararası mahkemeler rahatlıkla ele alacak gibi gözüküyor. Çünkü sorun bütün dünyanın geleceği ile ilgili. Antlaşma’nın 12.maddesine göre antlaşmanın uygulanması ve Antlaşma’ya uyum için teknik uzmanlar komitesi kurulmasını öngörüyor.
Antlaşmanın etkileri yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Örneğin, Kanada’nın Alberta Eyaleti’ndeki kaya arası petrolünün boru hatları ile Amerika’nın çeşitli eyaletlerine taşınması projesi askıya alınmış bulunuyor. Nedeni ise, çevreyi kirletmesi ve iklim değişikliğine neden olması. Gene, Amerika’da Kuzeydoğu ve Güneydoğu sıvı petrol boru hatlarının yapımı dondurulmuş bulunuyor. Paris Antlaşması’nın öngördüğü diğer bir husus ise bütün ülkelerde bulunan boru hattı projelerin hemen durdurulması değil. Bu boru hatlarının 20-30 sene içinde yavaş yavaş ortadan kaldırılması gerekecek. Ancak, yapımı 5-6 sene sürecek olan yeni hatların inşasına, yeni düzenlemeler ve yasalar karşısında izin verilecek mi? Herhalde, büyük petrol şirketlerinin yüreğini hoplatan soru bu olsa gere
Dünyanın enerjisinin 85% fosil yakıtlar tarafından sağlanırken birden bire yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına geçilmesi mümkün gözükmüyor. Amerikan Enerji Yönetimi Enformasyonu’na göre Amerika’da kömür üretimi yanında fosil yakıtlardan enerji üretimi 1% oranında düşmüş bulunuyor
Artık bu dönemden sonra boru hattı projelerinden doğacak olan sera gazlarının etkilerinin enerji bakanlıklarınca denetlenmesi gerekiyor. Projeler hem Birleşmiş Milletler hem de ülkelerin çevre ve enerji bakanlıklarınca yeniden gözden geçirilecek. Boru hatları yapılırken mahalli halkın ve sivil toplum kuruluşlarının talepleri dikkate alınacak. Amerika’da sivil toplum kuruluşlarının baskısıyla Atlantik kıyılarında deniz içinde petrol ve gaz için kuyular açılması beş yıllığına durdurulmuş bulunuyor. Amerikan halkının çabaları Meksika Körfezi’nde ve Arktik bölgede yapılan kuyu açma ve sismik çalışmalarını da durdurmak yönünde
Bu gelişmeler dikkate alındığında bundan sonra artık petrol ve gaz boru hatları için projeler yapmak, çeşitli politikalar izleyerek devletleri birbirine düşürmek ve bazı devletlerde rejim değiştirme provaları yapmak hem boşuna olacak hem de artık faydalı olmayacak. Dünyanın yapısı değişirken belki insanlıkta büyük gelişmeler gösterebilir deniyor.