PKK'NIN DAĞ KADROSU YPS'Yİ SATTI.
PKK, Temmuz 2015’de ilan ettiği “Kırsal ve Kırsala Dayalı Terör” Stratejisi çerçevesinde kullandığı YPS’liler de artık gerçeği görmeye başladılar. Nusaybin’de güvenlik kuvvetlerimizin ürettiği kararlı mücadele karşısında PKK tarafından kullanıldıklarını anlayan, yaşamak isteyen ve çatışma alanlarında “Batıl bir ölüme dair” acı gerçeklerle yüzleşen YPS’liler, artık gruplar halinde teslim oluyorlar.
Böylece, önceki gün teslim olan 25 YPS’linin ardından dün teslim olan 42 YPS’liyle birlikte PKK, YPS ve bölge halkı arasında büyük bir kırılma yaşanmaya başlıyor. Ümidimiz odur ki, bu bütün alana yayılır, kitleselleşir ve nihai sonuca dair çok önemli ve büyük bir adım olur. Zaten bütün ümitler de bu yönde. Başta güvenlik kuvvetlerimiz, kimsenin pisi pisine ölmesini istemiyor. Ve görevini her türlü olumsuzluğa rağmen yapmaya çalışıyor.
Dile kolay; daha bir gün önce kendisine kurşun sıkan, el bombası roket havan atan YPS’lilere merhamet gösteriyor. Ekmeğini, suyunu, kumanyasını paylaşıyor. YPS’lilerin ruhlarındaki ve bedenlerindeki yaraları tedavi etmeye, kendi benliğini kurcalayan bütün zorluklara rağmen onlara sahip çıkmaya çalışıyor. Asker ve polislerimiz, kendisine ölüm kusan namlular merhamet ve aman dileyince, onlara merhamet ve aman gösteriyor. Bizim medeniyetimizde, kanımızı akıtmış bize silah kaldırmış olsa bile, “Aman dileyene merhamet isteyene” el vurulmuyor. Bu, bu topraklara ait medeniyetin asil bir türevini oluşturuyor.
Ümit edilir ki; buradan nihai sonuçlar da ürer.
Buradaki temel refleks ve tepkinin bölgede yaşanan insanımızdan gelmesi gerekiyor. Bölgede yaşayan halkımız, PKK’nın gerçek yüzüne dair tavrı ve kararlılığı ürettiği zaman terör de biter, ölümler de, istismarlar da. Bu noktada; halkı kullanan, halkın arkasına saklanan ve halka kötülükten ve kötü bir sondan başka hiç bir şey vaat etmeyen PKK’dan, artık bünyesine kattığı teröristler bile yüz çevirmesi, büyük anlam ve önem taşıyor.
Çünkü bu tepki, sadece YPS’lilere ait değildir. Mücadele alanlarından ulaşan bilgilerde; PKK’nın YPS’lileri yönetmek adına başlarına diktiği dağ kadrosunun YPS’lileri nasıl sattığı anlaşılıyor.
- Etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen dağ kadrosundan teröristler, YPS’lilerin yerlerini gösteriyor, kimliklerini ifşa ediyorlar.
- YPS’liler PKK tarafından nasıl istismar edildiklerini anlatıyorlar. Nasıl kullanıldıkları... Tecavüz dahil PKK’nın alçaklıklarının nasıl kurbanı olduklarını...
- Bizzat YPS’liler biliyor ve söylüyorlar. Dağ kadrosu PKK’lılar sıkıyı görünce soluğu dağlarda alıyorlar, YPS’lileri kendi başlarına bırakıveriyorlar.
- YPS’liler kıdem basan dağ kadrosu tarafından nasıl aşağılandıklarını, hizmet ettirildiklerini, en ölümcül alanlara alay edilerek gönderildiklerini söylüyorlar.
- Gerçek PKK’lılarla, sosyal medyada dolaşan ‘propaganda’ PKK’lıları birbirine hiç benzemediğini söylüyorlar. Benciller, kibirliler, arsızlar, pisler ve her türlü açlar.
- Eziyorlar.
İşin bir de başka bir boyutu var:
Aslında meskun mahallerdeki bu YPS’liler PKK’dan yakasını kurtaramayanlar. Bir de yakın geçmişte yakasını kurtarmayı başarabilmiş olanlar var. Biz bunların rakamlarını çok bilmiyoruz, ama PKK çok iyi biliyor. Bölge insanı da kendisini etkileyen kadarını! O yüzden PKK, halkı yeni baştan hedef alıyor. Tehdit ediyor, infaz ediyor, üzerine bombalı kamyonlar patlatıyor. Korku, şiddet ve dehşetle halkı safında tutmaya çalışıyor. PKK’nın; “Kafana sıkarım” arsızlığı, bir kez daha yol yapmaya çalışıyor. PKK, hizmet ettiği iradeler adına sadece YPS’lileri satmıyor. Halkı, bu toprakları, bu topraklarda yaşanan medeniyeti ve dini satıyor. Ve bunların hepsini öldürüyor. Ve bundan da büyük keyif alıyor. PKK’nın Kandil baronları haremlerine kattığı zavallılarla pozlar dağıtıyor. Anlamayana davulla zurna az geliyor.