
Hamasete gerek yok
Macaristan’ı iki maçta da güzel bir oyunla yenerek Uluslar A Ligi’ne terfi ettiğimiz için elbette sevinelim ama abartmayalım lütfen. Bildiğiniz gibi doğrudan geçme şansımız vardı fakat grup maçlarında çok istikrarsız oyunlar oynadık ve ancak play-off’la çıkabildik A Ligi’ne. Gruplarda Kasım’da oynadığımız meşhur Karadağ maçını nasıl unuturuz? Adamlar bize gelene kadar turnuvada toplam iki gol atmışlardı bize üç gol atarak futbol tarihine geçtiler.
Macaristan yerine Belçika’yla eşleşsek gene happy end olur muydu acaba? Ne dersiniz? Onun için hamasete gerek yok. Artık bir üst sıklete terfi ettik. Hatırlarsınız Uluslar Ligi ilk başladığında biz gene B Ligi’ndeydik. A Ligi’ne çıkalım derken kendimizi C’de bulduk sonra biraz gayretle B’ye biraz daha uğraşınca A’ya ancak çıkabildik. İşte şimdi hak ettiğimiz yerdeyiz. Bundan sonra bu altın jenerasyon ve genç hocamızla işimize konsantre olup A Ligi’nde kalıcı olmaya gayret edeceğiz. Oraya çıkmak bir şekilde oldu ama esas olan orada kalıcı olmak.
Şimdi rakiplerimiz Fransa, Almanya, Portekiz, İtalya gibi “top-ten” kalburüstü takımlar. İçlerinde zayıf takım yok gibi bir şey zaten zayıf takımın A Ligi’nde ne işi var? Hollanda var, İsviçre var, Polonya var, İngiltere var bu eleğin üstünde, beğen beğendiğini seç. Bu terfi bize çok şey katabilir eğer iyi hazırlanırsak ve A Ligi’nde olmayı başarı olarak görüp gevşemezsek. Çünkü artık ağır sıklet rakiplerimiz olacak. Karadağ, San Marino, Lihtenştayn falan çook uzaklarda kaldı bizim için. Her maç kıran-kırana ve her maçta puan/puanlar aslanın ağzında. Bir de şöyle bir avantajımız olacak Dünya Kupası yolunda; toplam 48 takımın mücadele edeceği 2026 Dünya Kupası'na Avrupa'dan 16 ülke katılım hakkı kazanacak.
Avrupa elemelerinde gruplarını lider tamamlayan 12 takım, doğrudan Dünya Kupası'na katılım hakkını elde edecek. Buna ilaveten bir takım da Uluslar Ligi kontenjanından katılacak 2026 Dünya Kupasına. Zaten buradaki baba takımlar Avrupa elemelerinde de katılım hakkı kazanacakları için bize Uluslar Ligi’ndeki + 1 kontenjan göz kırpıyor diyebiliriz. Bu kalite farkının ülke futboluna ve ligimize de pozitif etkileri elbette olacaktır. Oyuncularımız daha bir göz önünde olacaklar, daha bir piyasaya göz kırpacaklar. Bundan dolayı da varını-yoğunu ortaya koyarak başarılı olmak için çabalayacaklar. İşte bizi ileri itecek olan da bu tamamen duygusal! yoğunlaşma olacak.
Hem ülke futbolu hem de ligimizin değerine olumlu etkileri olacak bu terfinin hayırlısıyla. Kısır çekişmeleri, hakemlerin farklı standartta düdüklerini bir kenara bırakabilirsek ve sürdürebilir bir alt yapı/öz kaynak düzeni kurabilirsek bu A Ligi bizim için bir “milat” olabilir. Yok değilse iki sene içinde cumburlop B’ye dönmemiz işten bile değil. Allah muhafaza. Neyse bütün futbolcularımızı özellikle turnuva boyunca Hakan ve son iki maçta Uğurcan evladımızı hassaten tebrik edelim ve üstün başarılarının devamını dileyelim. Unutmayalım ki “muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.” Haydi bastır Türkiye.