İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

Öcalan'ın meclise girme günü geldi mi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yakın zamanda Devlet Bahçeli tarafından ortaya konulan "Eğer silahlar susacaksa, terör bitecekse Öcalan gelsin mecliste konuşsun!" teklifi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu teklifi 'Tarihi Fırsat' olarak görmesi, ardından yapılan 'Tusaş Saldırısı' ve Suriye'de ‘Baas Rejimi’nin çökmesi gerilimin tırmanmasında başlıca etkenler... Gelinen noktada tekrar başa sarmamız gerekiyor ve yaşananlar Devlet Bahçeli'nin söyleminin gerekliliğini ortaya koyuyor.

Mehmet Ali Birand 2012 yılında;

“▪︎Öcalan'ın çok geç kalınmazsa eğer 2015 yılından sonrasında meclise girebileceğini...

▪︎Bunu ancak Recep Tayyip Erdoğan'ın yapılabileceğini çünkü onun çok güçlü olduğunu...

▪︎Başkanlığı alırsa bu cesareti kendinde bulabileceğini” söylemişti.

Süreci ise şöyle özetlemişti;

▪︎Ateşkes yapılacak,

▪︎Karşılıklı adımlar atılacak,

▪︎İlk af çıkacak,

▪︎Silaha dokunmamışlar affedilecek,

▪︎Öcalan serbest bırakılacak,

▪︎Demokrasinin gereği olarak ve ihtiyaca binen Öcalan parti lideri dahi olabilecek!

Türkiye'de daha önce yönetimde söz sahibi olan laik ve muhalif kanadın; Kürt kimliğini bir sorun haline getirerek siyasete malzeme etmeleri neticesinde oluşan küçük yapı, devamında; baskı, sömürü ve ırkçı politikalarla dışlandı ve bilindiği üzere; Cumhuriyet Dönemi'nde Kürtlere yönelik büyük haksızlıklar yıllardır akan kanın yegane sebebi oldu.

Buna karşılık; müthiş kazandıran bir ideolojiye sahip olduğunu söyleyen, silahların patlamasını en yüksek ideolojik yoğunlaşma olarak gören, bunun sadece PKK için değil; Kürtler için de biraz böyle olduğunu,

"Kürtleri adam edecek bu araçtan yani silahtan başka bir gelişme yolunun kendilerine tanınmamasından ileri geldiğini" söyleyen Abdullah Öcalan'a, PKK gömleğini çıkartacak güç meclistir, meclistedir.

Böylelikle Kürtlerle, terör örgütlerinin bütün bağları koparılacak, Kürt onuru korunmuş olacak ama Türkiye'nin güneyinde, Suriye'nin kuzeyinde bir Kürdistan kurdurulmayacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, saf Kürt ideolojisini Türkiye sahipliği ile meşru bir yapı içinde toplayacaktır. Bu meşruiyet hiç şüphesiz; siyasi bir parti yoluyla kazanılacak ve lideri de Abdullah Öcalan olacaktır.

Ankara Çubuk'ta giyilmiş PKK gömleği yine Ankara'nın göbeğinde, Gazi Meclisimizde son bulacak, bu tarihi sonun mimarı da hiç şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.

Kürt halkının Türkiye sınırları içinde sorun teşkil etmediğini ortaya koymak adına; akıllara kazınan 'yut içinde erit' hükmünün bertaraf edildiği ve artık Kürt kavramıyla PKK'nın birbirinden soyutlandığı politik bir zemine ihtiyaç var. Şiddeti ve terörü durduracak yegane çözüm bu zeminde saklı...

Bugün Kandil'den emir aldığını apaçık gördüğümüz DEM Parti'nin Gazi Meclisimizdeki yürek burkan varlığının aksine, artık; emri bizzat Ankara'dan alan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin çatısı altında dostça, kardeşçe ve insanca bir yaşama hakkına sahip kılınacak Kürtler için bu çözüm olmazsa olmazdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yıllardır büyük bir sadakatle oy veren kesim için bu radikal kararın kabulü oldukça zor, iknası güç... Ama değer mi değer... Bugünün Türkiye'sinde bu radikal eylem planı ne kadar kabul görür bilinmez. Belki sağ sol kaymaları yaşanabilir fakat aklı selim düşünmek gerekir.

Yalnızca bugünü değil; yarının da yarınını düşünen Cumhurbaşkanı Erdoğan için bu ödenmeyecek bir bedel ve ötelenecek bir sorun değil; bilakis tarihi bir fırsat...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *