BUNCA DERGİ HANGİ DERDİN İŞARETİ?
Dijital-online alanda yayıncılık imkânlarının ve türlerinin günden güne artıyor olmasına rağmen matbu dergi yayıncılığının hem çeşitlendiğini hem de sayısal artış gösterdiğini görüyorum. Gezdiğim yerlerde, konferans için gittiğim üniversitelerde, etkinliklere katıldığım mekânlarda sıklıkla ilk sayısı çıkarılmış dergiler görüyorum. Üç-dört derginin veya fanzinin çıkarıldığı liseler bile var. Bazı fuarlar ve toplantılarda rastladığım gençler heyecanla dergilerini tanıtmaya çalışıyorlar. Sözü yeni çıkarılan dergilerden açmış olsam da yılları devirmiş dergiler de var. Geçmişinde dergi kuruculukları olan birisi olarak dergicilikteki gelişmeleri az-çok takip etmeye çalışıyorum. Yazı verdiğim dergiler var. Adresime düzenli gelen dergiler de çok. Dergilerin sayfalarında dolaşmak insanı bilgilendiriyor ve eğilimleri algılama fırsatı sunuyor. Bu arada, büyük medya gruplarının da son birkaç yıldır yayınları arasına birer-ikişer dergi eklediklerini siz de fark etmişsinizdir.
Benim tahminime göre, matbuat ile dijital arasındaki savaşta, meydanı en son terk edecek olan dergilerdir. Gazeteler ve dergiler dijitale daha erken dönemde mağlup olabilir ancak edebiyat, fikir ve düşünce dergileri bu savaşta alanı daha geç terk edecekler. Matbuatın dijitale karşı her an zemin kaybettiği bir dönemde durmadan yeni dergilerin çıkıyor olması düşünce-fikir adına ümitli olmamız için sağlam bir gerekçedir. Bu aynı zamanda dijital alanı da besleyen, kadim olanla dijital arasında anlam ilişkisi kuran bir dirençtir. Yani, matbuat ve dergiler direniyorsa bu aynı zamanda dijital alandaki medya ve fikir platformlarını da iyileştirecek bir durumdur. Dergilerin sayıca artması ile yaşamakta olduğumuz zamanın siyasi, sosyal, kültürel niteliği arasında ilişkiler, ilintiler, nedensellikler bulunmaktadır. Çünkü dergiler, geniş kitlelere ulaşan gazete, televizyon, web sitesi gibi mecralardan daha yoğun şekilde ‘fikir’ ile alakalıdır. Dergi yoğunlaşması, toplumda düşünce merkezli bir hareketliliğin varlığını haber verir. Bir yönüyle de düşünce krizlerinin arttığını, buna bağlı olarak yazı-şiir gibi fikri üretimin çeşitlenmek ve çoğalmak istediğini, tartışmanın ve ayrışmaların detaylara indiğini söyler. Farklılaşan tezler, belirginleşen yeni çizgiler veya taraf olmaların ilk tezahür alanı arkadaş buluşmaları, küçük tartışma grupları ve dergilerdir.
Gençler ve fikir-sanat erbabının eğilimlerini takip etmek isteyenler dergileri ihmal etmemelidir. Geçmişteki dergilerin sayfalarından bir coğrafyanın tarihini okumak mümkün olduğu gibi halen yayınlanmakta olan dergilerden de mevcut fikri izdüşümleri, farklılaşmaları, ayrışmaları takip etmek mümkün olacaktır. Mesela siyasetçilerin, cumhurbaşkanlarının, başbakanların böyle merakları veya stratejileri var mıdır, bilmiyorum ama olmalı. “Dergilerde ne var, ne yok?” sorusunun cevabı ülkeyi yönetenlere ve araştırmacılara kesinlikle sağlam ipuçları verecektir. Yazıyı sonuna kadar okuduysanız bir etkinlikten sizi haberdar edeyim. TÜRDEP tarafından her yıl organize edilen Türkiye Dergi Fuarı bu sene 10 Mayıs 2016’da başlıyor. Sirkeci Garında gerçekleştirilecek fuar 6 gün sürecek. Fuara yolunuzu düşürmenizi öneririm. Fuar her gün 09.30 ile 21.00 arasında açık olacak. Dergilerin arasında gezerken veya etkinlikleri izlerken bu yazıdaki analizler aklınıza gelecektir. Bakalım siz ne diyeceksiniz?