AB İLE OLMAYACAK DUALARA AMİN DİYORUZ AMA...
Avrupa Birliği ile Türkiye arasında imzalanan mülteciler anlaşması zihinlerde cevaplardan çok sorular bırakarak çırpıntılı denizlerde savrulan gemi gibi bir o yana bir bu yana belirsiz bir limana doğru ilerliyor. Tam üyelik müzakerelerini iyicene ağırdan alan ve bize bırakın şu tam üyeliği de geliştirilmiş ortaklığa fit olun diyen AB’li liderler Suriyeli mültecilerin Avrupa kapılarını zorlamaları üzerine ciddi bir şekilde köşeye sıkıştılar… Çıkmaza girince de “bu mültecileri Türkiye misafir etsin bizde onlara sus payı para verelim, Türkler için Schengen bölgesinde vize muafiyetini kaldıralım ve bir de tam üyelik görüşmelerinin önünü açıyormuşuz gibi yapıp” dediler ve hükümetimizle bir anlaşma imzaladılar…
Olay o hale geldi ki anlaşmayı da Türkiye’ye çok büyük bir lütuf yapıyormuş havasına soktular. Ama esas Türkiye’nin çok üzerinde durduğu ve hayati öneme sahip bir konuda hiçbir şey yapılmadı… AB ve ABD arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması konusunda müzakereler son safhada. Bu anlaşma sonuçlanınca AB ile Gümrük Birliği üyesi olan ama AB üyesi olmayan Türkiye bırakın bazı avantajlar elde etmeyi, dış ticaretinde çok ciddi kayıplara uğrayacak. Bunu Başbakanımız Ahmet Davutoğlu da, bakanları da ve AB liderleri de çok iyi biliyor… O zaman mülteciler konusunda köşeye sıkıştırdığımız AB’yi bu konuda zorlayacağımıza ve bizim de AB-ABD arasındaki ticaret anlaşmasından faydalanmamız için gerekli adımların atılmasını sağlayacağımıza zaten olmayacak dualara neden âmin dediğimizi birileri bize anlatsa fena mı olur?
Bu anlaşma yürürlüğe girerse zaten sıkıntılar yaşadığımız Gümrük Birliği anlaşması tamamen bizim dış ticaretimizin aleyhine işleyecek. Anlaşma yürürlüğe girdiğinde, ABD ve AB ülkeleri arasında gümrük duvarları kaldırılacak. Türkiye ile AB 1996 yılından beri Gümrük Birliği yaptığı için bu anlaşma Türkiye’yi de “tek taraflı” olarak bağlayacak. ABD’den Türkiye’ye girecek mallara gümrük vergisi uygulanmayacak. Buna karşılık Türkiye’den ABD’ye satılacak mallara gümrük vergisi uygulaması devam edecek. Türkiye vergi kaybına uğramanın yanı sıra, gümrüksüz mal akını nedeniyle kendi sanayisini ve ekonomisini korumakta güçlük çekecek. Ucuz mal ithalatı patlarken ihracat azalacak. Türkiye’deki birçok tesis ya kapanacak, ya kapasitesini düşürecek. Bunun sonucunda işsizlik artacak. Ekonomideki zincirleme etki nedeniyle cari açıktan büyümeye kadar birçok gösterge bozulacak.
Biz bu konuda köşeye sıkışmış AB’yi dize getireceğimize neden vize diye tutturduk? Vize muafiyeti zaten AB mahkemeleri tarafından bize hak olarak verilmedi mi? Eninde sonunda olmayacak mı? Olmayacaksa bile çok mu hayati bir konu? Eskiden olsa ne ala ama bugün Türkler sanki vize yok diye Avrupa’yı işgal mi edecek?Mülteciler anlaşması sözde tam üyeliğin önünü açacakmış, buna kargalar bile “tebessüm” eder… Fasıl açacağız diye bizi uyutmuyorlar mı? Bu kafa yapısında olan Avrupalılar bizi AB’ye alır mı? “Mültecileri sizde tutun biz de para verelim” anlayışı çok çarpık bir kafa yapısını göstermiyor mu? AB’nin o yüce insanlık değerleri nerede? AB ülkeleri eninde sonunda sömürdükleri insanların hışmına uğrayacaklar. Korkunun ecele bir faydası yok. O zaman bizde birileri “ya, biz ne yapıyoruz” demeyecek mi?