BÜYÜYEN TÜRKİYE'DE NİYE CÜZDANLAR KÜÇÜLÜYOR?
HARCAMA BİLEŞENLERİNE GÖRE BÜYÜME
Türkiye
İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılının son çeyreğine ilişkin yayımladığı dönemsel
gayrisafi yurt içi hasıla istatistiklerine göre Türk Ekonomisinin 2023 yılı
büyümesi toplam harcama bileşenlerine göre şu oranlarda gerçekleşmiş:
Yerleşik hane halklarının
nihai tüketim harcamaları, 2023 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim
endeksine göre yüzde 12,8 artarken, hane halkı tüketim harcamalarının GSYH
içindeki payı da yüzde 59,1 olmuş. Aynı dönemde devletin nihai tüketim
harcamaları yüzde 1,7, gayrisafi sabit sermaye oluşumu, yani brüt yatırımlar, ise
yüzde 10,7 artmış. Dış ekonomiyle büyümenin bağlantısı açısından 2023 yılında
mal ve hizmet ihracatı yüzde 2,7 azalırken ithalatı yüzde 11,7 artmış.
TÜİK verilerine
göre 2023 yılı büyümesi ağırlıklı olarak tüketim ve özel sektör yatırımlarına
dayalı olarak gerçekleşmiş. Kamu harcamalarının artışı ihmal edilebilecek
düzeydeyken, ihracat artmamış aksine azalmış ve ithalat da patlamıştır. 2023
yılı seçim yılı idi ve Hükümet doğrudan bütçe harcamaları ile değil ama hem
kamu bankalarından talimat yoluyla hem de özel bankalardan zorlamayla kredi
arzını genişletmiştir. Otomobil, emlâk ve ihtiyaç kredilerinde artışla beraber
zorda kalan firmalara verilen işletme sermayesi ve yatırım kredileri büyümenin
ana motor gücünü oluşturmuş gibi görünüyor. Öte yandan krediye dayalı bu
büyümenin doğal sonucu olarak da ithalatın patladığını net olarak
görüyoruz.
TEMEL ÜRETİM SEKTÖRLERİNE GÖRE BÜYÜME
Türkiye
İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılının son çeyreğine ilişkin yayımladığı dönemsel
gayrisafi yurt içi hasıla istatistiklerine göre Türk Ekonomisinin 2023 yılı
büyümesinin ana üretim sektörlerine dağılımı ise şu oranlarda gerçekleşmiş:
Üretim
yöntemine göre dört dönem toplamıyla elde edilen yıllık Gayrisafi Yurt İçi
Hasıla (GSYH), zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2023 yılında bir önceki yıla
göre yüzde 4,5 arttı. Öte yandan ekonomi 2022 yılında yüzde 5,6; 2021 yılında
ise yüzde 11,5 büyüme göstermişti. Salgın yılı olan 2020'de ise büyüme yüzde
1,9 seviyesinde kalmıştı.
GSYH'yi
oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2023 yılında bir önceki yıla göre
zincirlenmiş hacim endeksi olarak; finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma
değeri yüzde 9,0, inşaat yüzde 7,8, hizmetler yüzde 6,4, diğer hizmet
faaliyetleri yüzde 4,6, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet
faaliyetleri yüzde 3,8, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2,7, bilgi ve iletişim
faaliyetleri yüzde 1,3, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 1,2
ve sanayi yüzde 0,8 artmış. Tarım sektörü ise yüzde 0,2 azalmış.
Yukarıda adı
geçen sektörlerden sanayi ve tarım haricindekiler üretken olmayan sektörlerdir.
Bu sektörlerden toplumsal refahı olumlu şekilde etkileyen kamu yönetimi,
eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetlerini de ayıralım. Geri kalan
sektörler üretken olmayan sektörlerdir ve bu sektörler milli gelir artışından
daha hızlı büyümüş olduğu gözlemlenmektedir. Özellikle finans ve sigorta
faaliyetleri, inşaat ve hizmetler sektörleri hızlı büyümüştür. Eğer bir ülkede
üretken olmayan sektörler milli gelirden daha hızlı büyüyor ve üretken
sektörler olan sanayi yerinde sayarken tarım küçülüyorsa bu büyümenin sağlıklı
olduğu söylenemez. Çünkü ekonomide yaratılan artı değer üretken sektörlerden
gelirken, diğer sektörler artı değeri ekonomiye ve topluma dağıtırlar. 2023
yılı büyümesi üretim artışından kaynaklanmayan bir (artı değer değil) ranta
dayalı büyümeyi göstermektedir. Pekiyi tarım ve sanayi üretimi yeterli değilse
açık nasıl kapatılmaktadır? Elbette ithalatla… Onu da yukarıda
zikretmiştim.
EMEĞİN GELİR İÇİNDEKİ PAYI
İşgücü
ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yıl
yüzde 26,3 iken bu oran 2023 yılında yüzde 32,8 oldu. Net işletme artığı/karma
gelirin payı ise yüzde 53,7 iken yüzde 46,3 oldu.
TÜİK verilerine
baktığımızda işgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı 1998 –
2000 arası yüzde 26 - 27 arasındaki iken 2001 krizi sonrasında 2001-2006 arası
yüzde 24-25 arasına düşmüş, 2007- 2013 arasında yüzde 25-27 arasında
dalgalanmış, 2013 -2019 arasında yüzde 28’den düzenli bir şekilde yükselerek
2019’da yüzde 31’e kadar çıkmıştır. 2020, 2021 ve 2022 yıllarında hızla düşerek
yüzde 26,3’e gerilemiştir. Yani aslında AK Parti iktidarında 2020’ye kadar
emeğin gelirden payı artarken son üç yılda Yüksek enflasyon sürecinin de
etkisiyle bu pay hızla düşmüştür. 2023 senesi ise seçim ekonomisiyle bu payın
arttırıldığını gözlemlemekteyiz.
BÜYÜMEDE DEPREM ETKİSİ
Bu verileri
analiz ederken gözden kaçırmamamız gereken bir nokta vardır. 2023 yılında Büyük
Felâket olarak adlandırdığımız ve 10 ilimizi vuran depremin etkileri
istatistiklerde görülmektedir. Şöyle ki:
2023 yılında gayrisafi
sabit sermaye oluşumunun, yani brüt yatırımların, yüzde 10,7 arttığını yukarıda
yazmıştım. Gayrı safi sabit sermaye oluşumu eskiyen, hurdaya çıkan ve
yenilenmesi gereken üretim teçhizatına yapılan yatırımları, yani amortisman
harcamalarını da, içerir. Deprem sebebiyle büyük oranda tarıma dayalı gıda ve
tekstil sektörü gibi sanayi tesisleri bulunan 10 ilimizde bu tesisler yerle bir
olmuştur. Haliyle 2023 yılı sanayi üretimi büyük oranda düşmüştür. Ancak
bölgede toparlanmada ve yeniden inşa çalışmaları da devam etmektedir. Sanayi
büyümezken yatırımların yüzde 10,7 artmasının sırrı buradadır. Aynı zamanda
yıkılan konutların yeniden inşası için de seferberlik ilan edilmiştir. Bölgede
hem fabrika hem konut inşası inşaat sektöründeki hızlı büyümeyi açıklamaktadır.
NEBATİECONOMICS VE GELİR DAĞILIMINDA
BOZULMA
Emeğin gelir
içindeki payının 2003-2019 arasında yüzde 25’ten yüzde 31’e çıkmasına rağmen
2020 -2022 arasında hızla yüzde 26’ya düşmesinin sebebi nedir? İlk önce pandemi
ve sonra da Türkiye Ekonomi Modeli denen ve benim Nebatieconomics adı verdiğim
programdır. Bu program fiyatlarını belirleme gücüne sahip bir avuç iş adamına,
servet sahibi rantiyerlere ve yabancılara büyük bir servet aktarımına sebep
olurken maaşlı çalışan emekçiler, küçük esnaflar, çiftçiler ve emeklilerin
gelir içindeki payının düşmesine yol açmıştır. İşte beni sokakta çeviren ve biz
bu büyümeyi hissetmiyoruz diyen insanlarımız bu büyük çoğunluğa mensuptur. Daha
da zenginleşmiş ve müreffeh azınlık ise keyf-ü sefa içinde vur patlasın çal
oynasın yaşamaya devam etmektedir.