JISBAR IN ISTANBUL
Sergi, genelinde popüler kültürün hepimize kanıksattığı şeylerin eleştirisi üzerine kurulu. Yani aslında eserleri dikkatli inceleyerek gezerseniz; sergiden almanız gereken bir popüler kültürün, sıradanlığın, görmekten sıkıldığımız halde genel geçere uyup beğenir gibi yaptığımız sanatın ağır eleştirisinin var olduğunu göreceksiniz. Sadece renkli tuval önünde fotoğraf çekilmek için sergiyi ziyaret eden, her açıda ayrı bir poz vererek sosyal medyasını canlandırmaya gelen, Instagram’da güzel huylu gerçek hayatta adeta ‘tabula rasa’ya dönüşen kızlar hayatımın dilemmasını yaşattı.
Eğer gerçekten gezmeye hevesliyseniz;
Jisbar İstanbul’da sergisi Aslı Bora küratörlüğünde 31 Mart’a kadar Kalyon
Kültür binasında.
GELMİŞ GEÇMİŞ EN İYİ UZAY
FİLMLERİNDEN-MİŞ
The New York Times, Reelblend, Collider,
FilmSpeak gibi dünyanın en çok takip edilen haber ve kültür sanat
platformlarında yazan yazarların ve eleştirmenlerin övmekten kendini alamadığı
Dune: Part Two’nun yorumları inanılmaz... Bu yorumlar filmin bu döneme fazla
olduğu yönünde; tıpkı kendi dönemlerinin çok ötesinde olan Yüzüklerin Efendisi
ve Star Wars gibi. Sürekli bu iki önemli serinin adını kullanarak Dune
serisinin ikinci filmini yorumluyorlar ve henüz negatif dolu bir yorum okumuş
değilim. Ben ilk filmdeki durağanlıktan kaynaklı ikinci filmden biraz
ümitsizdim ancak denen o ki bu film ilkinden daha heyecanlı, daha aksiyonlu ve
savaş sahneleri ‘Yüzüklerin Efendisi’ seviyesindeymiş. Filmin yaklaşık 3 saat
olmasını nasıl yorumladıklarına baktığımda ise ‘keşke daha uzun olsaydı’
yorumlarını görünce şaşırdığımı da itiraf etmeliyim. Gelmiş geçmiş en iyi uzay
filmlerinden biri olduğunun altını çizen eleştirmenler yorumlarında samimi mi
yoksa yine PR harikası bir film ile mi karşı karşıyayız görmek isterseniz; Dune:
Part Two bugün vizyonda.
2019’da Euphoria ile hepimizin hayatına
bodoslama dalan Sydney Sweeney ve The Expendables 3 filmi ile tanıdığımız Glen
Powell’ın başrollerini paylaştığı, sosyal medyada yayılan ‘behind the scenes’
videolarıyla neredeyse her sahnesine aşina olduğumuz Will Gluck yönetmenliğinde
çekilen Anyone But You filmi de bugün vizyonda. Konusuna çok değinmeme gerek
yok çünkü film en klasiğinden bir rom-com filmi. Sanırım bu film üzerinden Türk
korku filmleri üzerine yaptığım eleştiriyi Romantik Komedi türü için de yapmaya
başlayacağım… Çünkü kalbe dokunan, duygusal yoğunluğundan günlerce kendimize
gelemediğimiz, aşka olan inancımızı perçinleyen, ‘iyi’ romantik komedi filmleri
izlemeyi gerçekten özledim...
Bu arada hazır vizyondan bahsederken,
eğer vizyondayken yetişemediyseniz ve hala merak ediyorsanız Nuri Bilge
Ceylan’ın gişede en çok hasılat yapan ve 76’ncı Cannes Film Festivali’nde
prömiyeri yapılan, ayrıca Merve Dizdar’a Cannes’da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü
kazandıran filmi; Kuru Otlar Üstüne, bugün Netflix Türkiye’de seyircisiyle
buluşuyor.
UNUTULMUŞ BİR CUMHURİYET KADINI
Emirgan Sahili’nin en güzide alanı,
küçük yaşımda ilk kez bir okul gezisi ile ziyaret ettiğim ve o günden beri
benim için sanatın yıkılacak son kalelerinden biri olan Sakıp Sabancı Müzesi
Türkiye’de resim sanatında icraat göstermiş, ülkemiz resim tarihi için önemli
bir yere sahip olan birçok sanatçıya ve eserlerine yer verdiği sergileri, 28
Nisan tarihine kadar Melek Celâl’e ve eserlerine odaklanıyor.
1896 doğumlu Melek Celâl, adını pek
duymadığımız biri olmasının yanı sıra resim tarihimizde 1924’te ilk nü eserleri
sergileyen, 1935 yılında kişisel sergisini açan ilk kadınlarından biri; ressam,
heykeltıraş, yazar...
İstanbul’da varlıklı bir Osmanlı
ailesinde yetişen, genç yaşında Paris’e gidip Julian Akademisi’nde resim alan
Melek Celâl; ‘Geç Osmanlı-Genç Türkiye’ye sanatıyla tanıklık etmiş ve günümüzde
eserleriyle yaşadığı döneme ışık tutan nadide isimlerden biri.
Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün
Yönleriyle Melek Celâl sergisi 28 Nisan’a kadar, pazartesi günleri hariç her
gün SMM’de ziyarete açık.