BİZ BU FİLMİ GÖRMÜŞTÜK
Kulüpler Birliği Vakfı’nda yapılan toplantıda gelen tekliflerin masaya yatırılmasıyla anlaşıldı ki; Saran €uro üzerinden, Bein ise Türk Lirası üzerinden vermiş teklifleri. Arada daha şimdiden hatırı sayılır bir “paha” farkı olmasına rağmen TFF, Saran’ın verdiği teklife Pazartesi akşamına kadar bigâne kalmıştı.
Kulislere sızdırılanlara bakacak olursak: Kulüpler Birliği
Vakfı’na dahil olan tüm kulüplerimiz yıllık bedelin 150 milyon Dolar’ın altında
olmaması konusunda mutabık. Üç güzide kulübümüz teklifi daha düşük olsa da
Bein’le devam edilmesine sıcak bakarken, diğerleri teminat mektubu garantisi de
veren Saran’ı tercih etmekten yana görüş belitmişler.
Lafı fazla uzatmadan “Bein’e hayırlı olsun” diyelim en iyisi
biz. Bu “mal”ı Saran’a yedirmezler, çünkü futbol dünyamızdaki “müesses nizam”
masaya yeni oyuncu girmesine operasyonel sebeplerden dolayı sıcak bakmaz,
bakamaz. Sadettin Bey de bu gerçeği en iyi bilebilecek olanlardan birisi
aslında.
90’ların başında Star 1’le başlayan futbol maçlarının naklen
yayınlarına para ödenmesi ve bu işin ticaretinin yapılması sürecinde bugüne
kadar yayıncı kuruluş patronlarının hepsi (Star 1 ve TeleOn), (Cine 5), (Digitürk/Lig
Tv) aynı renklere gönül vermiş insanlardı. Yani bu iş onların vârettiği bir iş
eğer siz bu “network”e dahil değilseniz başarılı olmanız zor. Burada ölçü maddi
güç değil, teknoloji değil, işi bilmek değil yani başka bir şey buradaki gerek
ve yeter şart. Aksi durumda doku uyuşmazlığı olur ve vücut reddeder yeni
organı.
Duayen maç anlatıcısı abimiz Ercan Taner geçenlerde bir twit
attı ve önemli bir konuya parmak bastı aslında. Eskiden bu naklen yayın
ihaleleri canlı yayında kamuya açık bir şekilde cereyan ederdi niye şimdi böyle
olmuyor bâbında şeyler söyledi ki çok da haklıydı aslında Ercan Bey. Saran ve
Bein (ve belki TRT’miz), TFF binasında açık artırmada paylaşsa kozlarını daha
adil ve şeffaf olmaz mı? Bundan Türk futbol ailesi kazançlı çıkmaz mı sizce de?
Değişimden ve değişiklikten korkanlar kendilerine göre
haklılar da. Otuz yıldır bizim “gerçek” diye bildiğimizin aslında kurgu olduğu
ortaya çıkarsa, bize televizyonlarda gösterilenle gerçekte yaşananın arasında
hiçbir bağ yoksa ve yıllarca bize sunulanın “naylon” olduğunu görürse bu
millet; bir daha futbola, futbolu yönetenlere, bu gerçeği bilip de sessiz
kalanlara güvenir mi, izler mi, para verir mi?
Güncel trend dünyada “yenilik/yenilikçilik” olarak farkını
ortaya koymaktayken bizim hem de futbol ve futbol yayıncılığı gibi oldukça
dinamik bir konuda statükoyu korumak ve az parada ısrar etmemizin mantıklı bir
izahı olmasa gerek, muhtemelen tamamen “duygusal” tercihler ağır basıyor.
Müesses nizamın devamı ancak mevcudun korunması ile mümkün görüldüğü için
Sadettin Bey’e geçmiş olsun diyoruz.
Önceki gün Saran ile yapılan ilk görüşmenin arkası gelir ve
Türk futbol ailesi için en iyisi olur inşallah diyerek “hata payımız saklı kalmak üzere” şerhini düşelim ve hepinize
sağlıklı günler dileyelim.