KÖTÜ ÖRNEK ALMAK VARMIŞ!
Senelerce söyledim ve yazdım.
Kötü örnek olmaz, o kötüyse
örnek almayın, iyiyi örnek alın dedim.
Çocuklarınızı öyle iyi yetiştirin
ki, kötüyü bilsinler, bu kötü desinler.
Kötüden yana seçim yapmasınlar.
Kötüden korksunlar, korkmayı
bilsinler, korkmak iyidir arkadaş, sizi korur, korkmalısınız dedim.
Dünyada iyi örneklerde var,
onları örnek alsınlar.
Dedim.
Öyle değilmiş.
Özür dilerim.
Ben sandım ki, tüm ana babalar,
bizim analarımız babalarımız gibi.
Ben sandım ki, tüm analar benim
gibi, bizim gibi.
Sen doğruyu bilmezsen, doğru
nedir öğretemezsin ki.
Sen yamuksan, çocuğuna doğruyu,
iyiyi nasıl öğreteceksin.
Esra Erol izliyorum.
Gencecik bir kız var.
18 yaşında, 3 aylık hamile, ana
babası ile oraya gelmiş.
16 yaşında hayatına giren, 42
yaşındaki adamdan şikayet ediyor.
Mütedeyyin bir aile.
Kendi anlattıklarına göre fakir bir
aile, baba inşaatlarda çalışıyor.
Ailecek tiktokçu.
Orada avlanmaya dolaşırken,
kurnaz bir avcıya rastlıyorlar, hesapta holding sahibi çok zengin bir
adam.
Adamın yüzüne bakın anlarsınız.
Gencecik kız, bu adamla anlı
şanlı nişan yapıyor, bilezikler dirseklerine kadar, başında kraliçe tacı,
elbiseler gold taşlar abiyeler.
Sanırsın İngiliz kraliyet ailesine
gelin giriyor.
Ana da öyle, hepsi aşırılık
içinde, gösteriş ve tantana içindeler.
En çok anası göbek atıyor, adamın
yere attığı paraları en çok anası ve babası topluyor.
Kız avcısı ile çok mutlu, arsızca
sırıtıyor çok mutlu.
İnsan bütün bunları seyrederken, her
şeyi satır satır okuyor.
Aile, kötü bir kitap gibi.
42 yaşında adamın ilk karısından
çocukları var ve ikinci karısı var, evli.
Bu kız ile imam nikahı kıyıyor.
Kızın adına kapıya görgüsüzce,
bilmem kimin malikanesidir yazıyor.
Ev villa.
Dayanmış döşenmiş.
Ana baba kızın yanında, adam babaya
araba alıyor, adam arabanın yanında poz veriyor.
Hikaye berbat, acıma duygusundan
çıkarıyor insanı.
Yazımın esasına gelelim.
Örnek alma konusu.
Belki bu yaşta yokluk içinde olan
kızlar sosyal medyada Şeyma gibileri, fenomenleri örnek alıyorlar.
Zengin hayat yaşayacaklar.
Bedeli ne olursa olsun.
Çok cesurlar.
Hiç korkmuyorlar.
Koynuna gireceği adama hiç
bakmıyorlar.
İlla o hayatı yaşayacaklar.
İçlerindeki fırtına ve istekler, Eda
Taşpınar gibi bikini giymek ve plajda yatmak.
Bu küçük kızın kendi çektiği videosu
var.
Arabaya binmiş direksiyonda, pahalı
paltosu, pahalı başörtüsü ile son sesle müzik dinliyor ve eşlik ediyor.
O kadar özenmiş ki.
Bu hayatı yaşamak için her türlü
bedeli ödeyecek.
EH ödüyor.
Adam çekmiş gitmiş, aldığı her şey
karşılığında da borçlandırmış ve suç duyurusunda bulunmuş.
Anaya bak, babaya bak sanki
onlar evlenmiş, adamdan alacaklı gibi çırpınıyorlar.
Kızları ile hayatlarını arsızca
kurtaracaklar.
Aslında adam ve aile ciğer
ciğere denk gelmiş.
EH.
Bu kız, ana babanın kulağına fısıldadıkları
ve sosyal medyada paylaşım yapan zengin hayatlara özenmiş.
O hayatlar kötü örnek
olmuş.
Evde ders çalışıp, üniversite
imtihanını birincilikle kazanan fakir aile kızını örnek almamış.
Demek ki, evinde iyi örnek yok
ise, sokaktan kötü örnek almak diye bir gerçek var.
Esra Erol'a gelince.
Çok akıllı.
Çok merhametli.
Çok sabırlı.
Ve yaşanan durumu hemen anlayan.
Gencecik yaşında, bu kadar empati
yapabilen, bu kadar halden anlayan ve yardım eden bir kadın görmedim.
İyi ki var.
Yardım ederken, terbiye ediyor.
Funda'nın aklındakiler…
… Sosyal medya ne kadar ilginç bir
yer değil mi.
10 Kasım paylaş.
Cumhuriyet Bayramını paylaş.
Şehitlerimizi paylaş
Kadın cinayetini paylaş.
Kimse dönüp bakmıyor.
Kimsenin umuru değil, 3 kişi yorum
yazıyor ya da yazmıyor.
Dizi oyuncusunu paylaş, Dilber dans
ediyor onu paylaş, sahnede dekolte kostümlü bir şarkıcı paylaş.
Bakin altına neler yazıyorlar.
Yeter ki popüler olsun, yeter ki
ünlü insanlar olsun.
Yeter ki linç etsinler.
İlla diyecekleri bir şey var ve
mutlaka olumsuz diyecekleri bir şey var ve birbirleri ile kavga edecekleri bir
sebep olsun.
Demem o ki.
Hayatın içinde kendilerini kaybetmiş
kadınlar.
Bir ülke, eğer kadınlarının
merhametini kaybederse, o ülke kaybedenler kulübü üyesi olur.
Hayırlı olsun.
Funda'nın aklındakiler…
... Arsızlık nedir biliriz değil mi?
En basit hali ile, çocukken,
bayramda ziyarete gittiğiniz evde, ikram edilen çikolatadan, şekerden bir
tane alırdık.
İkinci için ısrar edildiğinde,
annemizin gözüne bakardık.
İzin verirse alırdık.
Şimdi oradan 1 avuç alsak, adı ne
olurdu.
Arsızlık olurdu.
Öyle paylaşımlar yapıyorlar ki.
İnanılmaz.
Kadın evli, 3 çocuk sahibi,
hamile kalıyor ve test yapıyor, testi kocası ile beraber sosyal medyada
açıyorlar.
Sarılmalar, şaşkınlıklar, en özel
hayatlarını ne alaka ise paylaşıyorlar.
İnsanlar, senin test çubuğunu neden
görüyorlar ki.
Görüntü arsızca, yüzsüzce.
Evlerinde kendilerine ait en özel,
anlarını paylaşıyorlar.
Zavallı arsızlar.
Ne kadar mutsuzlar aslında.