MERKEZ BANKASI'NDA DEĞİŞİM VE YENİ YÖNETİM
Bu yazıda Gaye Erkan’ın istifasını getiren süreci kısaca anlatıp buradan edinilmesi gereken derslere atıf yapacağım. Sonra Perşembe günü yapılan çiçeği burnunda Merkez Bankası Başkanı ve yardımcılarının basın toplantısından bahsedeceğim. Bu toplantıya dair izlenimlerimi paylaşacağım. Bu yazıdan sonra, özellikle akademik camia ve sosyal medyada isminden söz edilmeden bahsedilen Modern Para Teorisi’ni anlatmak istiyorum. Her kafadan ses çıktığı için istedim ki okurlarım ne nedir, tam olarak öğrensin.
GAYE ERKAN’IN İSTİFASINA GİDEN SÜREÇ
Sayın Erkan ilk
göreve geldiğinde herkes “liyakatli” bir isim olduğundan söz etmişti. Bense
Sayın Erkan ve kadrosunun ehliyetli olduğunu ama liyakatli olup olmayacaklarını
geleceğin göstereceğini söylemiştim. Nitekim bu görüşümü bu köşede de 20 Ocak
2024 tarihli “EHLİYET VE LİYAKAT” başlıklı yazımda da açıklamıştım. İsterseniz
oradan bir alıntı yapalım:
“Ehliyet
‘herhangi bir işte çalışabilmek veya görevi yerine getirmek için gerekli olan
eğitim derecesine, bilgi düzeyine ve beceriye sahip olmak durumu’ anlamına
gelir. Liyakat ise ‘ilgili işin gerektirdiği sorumluluk bilincine, ahlâki
değerlere, işin icabı olan teamül ve kültüre sahip olmak durumu’ anlamında
kullanılır. Zaten liyakat “ilgili işe layık olmak” anlamında
değerlendirilmelidir.“
Yani Merkez
Bankası Başkanı’nın eğitimi, donanımı ve daha önceki iş tecrübesi ehliyetinin /
yetkinliğinin göstergesidir. Yani aslında Başkanın ehliyetinin göstergesi
geçmiş performansıdır. Bu açıdan Sayın Erkan ehliyetli idi. Öte yandan Başkanın
bu makama lâyık olduğunun göstergesi kurum kültürüne uygun yönetim tarzına,
teamülleri sürdürmesine, Başkanlığın gerektirdiği sorumluluk bilinci ve ahlâki
değerlerine bağlıdır. Bir Başkanın liyakatli olup olmadığını o makama geldikten
sonra içinde olacağı yönetim tarzı gösterecektir. Pekiyi bir Merkez Bankası
yöneticisinin sahip olması gereken temel ilkeler nelerdir? Bunlar iffet,
ketumiyet ve mazbutiyettir. Bu ilkeler aynı zamanda genel bankacılık
ilkeleridir de…
MERKEZ BANKACILIĞINDA LİYAKATİN
GÖSTERGELERİ: İFFET, KETUMİYET VE MAZBUTİYET
İffet namuslu
olmak demektir. Merkez Bankası devletin kasasıdır ve parası da milleti
parasıdır. Kasada ki döviz rezervlerini çar çur etmemek ve parayı hesapsız
kitapsız sarf etmemek anlamına gelir. Hakkını yemeyelim, Sayın Gaye Erkan
iffetli bir yönetim sergilemiştir.
Mazbutiyet
risklere karşı tutucu olmak demektir. Merkez Bankası açısından bu, ülkede fiyat
istikrarı için etkili bir politika stratejisi oluşturmak, bu stratejiyi
vatandaşa en az zarar verecek politika araçlarıyla gerçekleştirmek, rasyonel ve
ulaşılabilecek hedefler koymak anlamına gelir. Bu manada bir önceki yönetime göre daha tutarlı bir
politikalar demeti uygulamaya başladığı ve riskleri azalttığı için Sayın
Erkan’ın mazbutiyet açısından notu fena değildir. Ancak politika hedefleri ve
politika uygulamasının zamanlarında sorun bulunmaktadır. Bu yüzden tutuculuk
anlamında Sayın Erkan ancak geçer not alabilir.
Ketumiyet ise
suskunluk, ağzı sıkılık demektir. Bu açıdan Sayın Erkan’ın medyada bazı magazin
gazetecilerine verdiği demeçler, yabancı yatırımcılara dair paylaştığı
beyanatlar bir Merkez Bankası Başkanının sahip olması gereken ağzı sıkılığa ve
diplomatik bilgiye sahip olmadığını gösterdi. Üstüne bir de ailesinin gayr-ı
resmi olarak Merkez Bankası yönetimine karıştığı yolunda şayialar patlayınca
Sayın Gaye Erkan’ın liyakati sorgulanır hale geldi. Yani, ez cümle, Sayın Gaye
Erkan’ın görev için yeterli liyakate sahip olmadığı kanaati kamuoyunda pekişti.
Bu da istifasına giden yolu açtı.
YENİ BAŞKAN’A BİR HOCA OLARAK
TAVSİYELERİM
Yeni Başkan
Sayın Karahan da önceli gibi ehliyetli bir isim olarak göze çarpmaktadır. Ancak
liyakatli olup olmadığını zaman gösterecektir. Para Teorisi ve Politikası dersi
veren bir Hoca olarak kendisine tavsiyelerim şunlardır:
Sayın Başkan,
her şeyden önce başında bulunduğunuz kurum Kuvvacıların kurduğu bir kurumdur.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TSK ile birlikte Türk milletinin
bağımsızlığının teminatı olan kurumların başında gelir. Görevde bulunduğunuz
süre içinde namuslu bir yönetim sergileyip milletin TL ve döviz rezervlerini
çar çur etmeyip boşa harcamamanız gerekir. Politika strateji, taktik ve
hedeflerini belirlerken tutucu olmanız, aşırı riskli, “iddialı” ve maceraperest
pozisyonlar almamanız gerekir. Çünkü tutturulabilir hedefler belirlerseniz
tutturabilirsiniz, bu ise Merkez Bankası’nın başarı hanesine artı puan yazar,
güvenilirliği artar. Çevrenizde “iddialı” hedeflere yönelik telkinler olursa
bunları temkinle karşılayınız. Son olarak ağzı sıkı olmaya özen gösteriniz.
Herkese, özellikle medyaya demeç verirken açık verecek sözler sarf etmeyiniz.
Düzenli olarak kamuya açık basın toplantıları yaparak politikanın gidişatını
açık ve net bir şekilde resmi yollardan beyan ediniz. Akraba ve taallûkatınızı
Banka işlerine karıştırmayınız. Çok zor da değil, bakın Jerome Powell nasıl
yapıyorsa siz de öyle yapınız.
BAŞKANIN İLK BASIN TOPLANTISI
Perşembe günkü
basın toplantısı bu açıdan önemliydi. Sayın Karahan Başkan Yardımcıları ile
birlikte bir ekip olarak kamuoyu karşısına çıktı. Söylemleri oturaklı ve aklı
başında bir izlenim verdi. Buradan benim edindiğim izlenim daha belli bir
müddet “faiz indiriminin olmayacağı” yönündedir. Eğer aylık enflasyon trendi
beklenenin üstünde çıkarsa veya beklenmedik şoklar oluşursa ekstra faiz
arttırımının da gelebileceği söylenebilir. Ancak her şey mevcut trend de
giderse en azından bir sene politika faizi bu seviyede sabit kalacaktır.
Bu tür
toplantılarda daha fazla soru alınması Bankanın uygulayacağı politika hakkında
kamuoyunu daha iyi bilgilendirmesini sağlayacaktır. Bunun haricinde bu
toplantıların her ay düzenli olarak yapılması çok faydalı olacaktır.
Ancak bu
toplantıda ufak tefek bazı sıkıntılar gözüme çarptı: Sayın Karahan’ın mevcut enflasyon hedefinin
devam ettiğini vurgulaması ve aynı zamanda -çok olumsuz bir şey olmazsa- bir
faiz arttırımının daha gelmeyeceğini imâ etmesine karşın Sayın Akçay bu hedefin
“iddialı” bir hedef olduğunu, yani ulaşılması güç bir hedef olduğunu, buna
rağmen bu hedefe ulaşmak için gerekli tedbirlerin de alınması gerektiğini
söylemesi bir çelişki gibi gözüktü gözüme… İlk önce “iddialı” politika
hedefleri aynı zamanda “riskli” politika hedefleridir. Bu beyan hem mazbutiyet
– riske karşı tutuculuk ilkesi ile çelişir, hem de Başkanın politikasının
yeterli olmadığı ek tedbirlerin süratle alınması gerektiği anlamına da
yorulabilir. Merkez Bankası beyanatlarının bu tarz agresif ve spekülasyona açık
ifadeler içermemesi gerekir Çünkü bu tarz açıklamalar “ketumiyet – ağzı
sıkılık” ilkesini de ihlâl eder… Eğer Jerome Powell’dan bize ne diyorsanız,
dönüp Sayın Durmuş Yılmaz’ın beyanatlarına bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Allah yeni
Merkez Bankası Başkanımıza ve ekibine kolaylıklar versin… Biz de elimizden ne
geliyorsa destek verelim. Çünkü enflasyonu normal seviyelere indirmek
ekonomimiz için en önemli hedeftir.