GÜNÜMÜZ AYDIN OLSUN DA...
Sabah karanlığında evden çıkmak, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir yorgunluğa da sebep oluyor. Gün ışığının, insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini yitirmemiz, modern yaşamın kabul edilemez bir yan etkisi haline geldi. Gün ışığı, bizim doğal ritmimizi, ruh halimizi ve enerjimizi belirlerken, karanlıkta işe gitmek bu ritmi altüst ediyor, bizi enerjisiz ve mutsuz bırakıyor.
Çocuklarımız da bu durumdan nasibini alıyor. Sabahın
köründe, henüz ay ışığına bile veda edemeden okula gitmeleri, onların mental ve
fiziksel gelişimine ket vuruyor. Dikkat eksikliğinden öğrenme güçlüklerine,
sosyal uyumsuzluktan ruhsal bozukluklara kadar pek çok sorunun temelinde bu
yanlış düzen yatıyor.
Toplumsal etkileri de cabası; işe ve okula gitmek için
karanlıkta evden çıkmak, toplumun genel ruh sağlığını olumsuz etkiliyor, iş ve
okul performansını düşürüyor. Bu durum, toplumsal bir malaise, genel bir
memnuniyetsizliğe yol açıyor. "Bu durum kabul edilemez!" diye
haykırırken, bu yanlışın düzeltilmesi için çağrıda bulunmak gerekiyor.
Peki, çözüm ne? Esnek çalışma saatleri ve okul başlangıç
saatlerinin, güneşin doğuşuna uygun hale getirilmesi gerekiyor. Kış aylarında
gün ışığından daha fazla yararlanmak için toplumsal bilinçlendirme çalışmaları
şart. Yapay ışığa olan bağımlılığımızı azaltmalı, doğal ışıktan maksimum
derecede yararlanmalıyız.