GRUP ŞİRKETİNE MASRAF DAĞITIMI - COST ALLOCATION
Yazımın konusunu oluşturan, Grup içi hizmetler ile ifade edilen ana şirketin veya gruba bağlı şirketlerden birinin diğerlerine verdiği yönetim, koordinasyon, kontrol ve benzeri hizmetlerdir.
Bu kapsamda, yasal vergi mevzuatı uyarınca grup şirketleri arasında
gerçekleştirilen idari yönetime "Management Fee", masraf paylaşımlarına
"Cost Sharing", masraf dağıtımlarına "Cost Sharing" olarak
adlandırıyoruz.
Bu ve benzeri adlar altında hesaplanan işlem tutarlarını da “Grup İçi
Hizmetler” olarak değerlendiriyoruz.
Gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki holdingler veya grup şirketleri olarak
faaliyet gösteren şirket merkezlerinden, grup şirketlerine verdikleri hizmetler
ya da masraf yansıtmaları, Kurumlar Vergisi Kanununda önemli maddelerden biri
olan Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı kapsamında
inceleniyor.
Söz konusu belirttiğim işlemler transfer fiyatlandırması mevzuatı
kapsamında değerlendirildiği için bu işlemlerin de Transfer Fiyatlandırması
mevzuatı ve yasal tebliğler uyarınca kanuna aykırılık teşkil etmemesi
gerekiyor.
Ana merkezden grup şirketlerine
masraf dağıtımı yapılması "Cost Allocation" hususuna ilişkin vergisel
düzenleme ve değerlendirmelere bir göz atalım.
COST ALLOCATION - MASRAF DAĞITIMI
Ana merkezden grup şirketlerine
masraf dağıtımı yapılması, uluslararası şirket yapılanmalarında sıkça rastlanan
bir uygulama olup, yurt dışından masraf dağıtımı şeklinde yansıtılan bedeller
vergilendirme açısından genel olarak serbest meslek faaliyeti olarak
nitelendirilmektedir.
Örneğin İngiltere mukimi grup içi
yurt dışı bir şirketten masraf dağıtımı-cost allocation yapılması durumunda
konuyu inceleyelim.
Serbest meslek faaliyeti,
İngiltere ile Türkiye arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşmasının 14. maddesinde belirlenmiştir.
Özellikle bağımsız olarak
yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici ve öğretici faaliyetleri, bunun
yanı sıra, doktorların, avukatların, mühendislerin, mimarların, dişçilerin,
muhasebecilerin bağımsız faaliyetlerini ve özel mesleki bilgi ve maharet gerektiren
diğer faaliyetler şeklinde tanımlanmaktadır.
Diğer yandan söz konusu anlaşmada
serbest meslek kazancının; İngiltere mukimi kurumun Türkiye’de bu faaliyetleri
icra etmek için sürekli kullanabileceği bir sabit yere sahip olması veya
Türkiye’de, söz konusu faaliyetleri icra etmek amacıyla, 12 aylık herhangi bir
kesintisiz dönemde, bir veya birkaç seferde 183 gün veya daha fazla kalması
durumunda Türkiye’de vergilendirileceği ifade edilmiştir.
Hizmetin birden fazla personel
aracılığı ile verildiği durumlarda 183 günün tespitinde ise kişi x gün sayısı
dikkate alınacaktır.
Bu şekilde yapılacak hesaplama
sonucunda vergileme hakkının Türkiye’de olduğu diğer bir ifade ile Türkiye’de
183 günden fazla kalındığı durumlarda, uygulanacak olan kurumlar vergisi
tevkifatı oranı yüzde 20 olacaktır.
Aksi takdirde söz konusu serbest
meslek kazancı Türkiye’de vergilendirilmeyecek ve dolayısı ile kurumlar vergisi
stopajı uygulanmayacaktır.
Bununla birlikte, Hazine ve Maliye
Bakanlığı’nın kurumlar vergisi stopajının uygulamasına yönelik anlayışı, 12
aylık kesintisiz dönemde 183 günlük sürenin aşılıp aşılmayacağının önceden
belirlenemeyecek olması sebebi ile 183 günlük süreye dikkat edilmeksizin her
ödemede stopaj kesintisinin yapılması, 12 aylık sürede 183 günlük sürenin
aşılmadığı durumlarda ise ödenen stopajın iade edilmesi şeklindedir.
Ancak, 183 günlük sürenin
aşılmayacağının önceden belli olduğu durumlarda stopaj kesintisi yapılmasının
gerekli olmadığı düşüncesindeyim.
Yurt dışı merkezli grup içi servis
anlaşmalarında insan kaynakları danışmanlığı, güvenlik danışmanlığı, yönetim
danışmanlığı, sigorta, finans gibi konularda hizmetler ve çifte vergilendirmeyi
önleme anlaşmaları çerçevesinde serbest meslek kazancı olarak
değerlendirilmektedir.
Ancak son dönemlerde Maliye Bakanlığı masraf yansıtması bedellerini gayri
maddi hak olarak da değerlendirebilmektedir.
Söz konusu uygulamada Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının “Gayri
Maddi Hak Ödemeleri” başlıklı madde metnindeki bilimsel tecrübeye dayalı bilgi
birikiminin kullanma imtiyazı ifadesinden yola çıkılmış ve verilen hizmetin
başlangıç ve bitişinin tanımlanmadığı, harcanan zamana göre ücretin
belirlenmediği durumlarda alınan hizmet, bilgi ve deneyimlerin kullanma hakkı
olarak kabul edilmiştir. (19.03.2001 tarih ve B.07.4.DEF.0.34/3894-4518 no’lu
mukteza)
Nitekim Bakanlığın vermiş olduğu bu görüş Danıştay tarafından da kabul görmüştür.
(Danıştay Vergi Dava Daireleri E2006/219, 2006/261 sayılı karar) Söz konusu
ödemenin gayri maddi hak olarak değerlendirilmesi durumunda ise ödeme yüzde 20
oranında kurumlar vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır.
Ancak ilgili ülke ile Türkiye arasında imzalanan çifte vergilendirmeyi
önleme anlaşması var ise bu oran yüzde 10 olarak sınırlandırılabilecektir.
Gelir İdaresinin görüşünde yer
verildiği üzere hizmet bedelinin spesifik olarak ortaya konulmadığı durumda söz
konusu hizmetin gayri maddi hak bedeli olarak değerlendirilmesinin mümkün
olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz.
GRUP İÇİ MASRAF DAĞITIMI
FATURALARI GİDER YAZILIR MI?
Konuyu kurum kazancının tespit
edilmesinde gider olarak dikkate alınıp alınama olarak da değerlendirelim.
Belirtmiş olduğumuz yurtdışı grup
içi masraf dağıtımına ilişkin, söz konusu ödemelerin tabi tutulacağı kurumlar
vergisi tevkifatı oranının belirlenmesinden farklı olarak, bu ödemelerin kurum
kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için;
-
Hizmetin fiilen alınmış olması,
-
Hizmetin emsaline uygun olarak fiyatlandırılması,
-
Hizmetinin niteliğinin yazılı bir sözleşme ile
belirlenmiş olması,
-
Verilen hizmete ilişkin detaylı bilgi ve gerekli
dökümanların sağlanmış olması gerekmektedir.
Bu şartların yerine getirilmediği
durumlarda ödemeler ister serbest meslek kazancı isterse gayri maddi hak bedeli
olarak değerlendirilsin, gider olarak kabul edilmemesi riskinin bulunduğunu
hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Yukarıda yer verilen
açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere masraf yansıtmaları genel olarak serbest
meslek kazancı olarak değerlendirilmekle birlikte Gelir İdaresi tarafından son
dönemlerde verilen görüşlerde söz konusu ödemeler gayri maddi hak
değerlendirilmekte ve bu ödemelerin vergileme esasları bu değerlendirme
doğrultusunda belirlenmektedir.
Eğer işletmenizde ve bulunduğunuz şirkette Grup içi Masraf Dağıtımı - "Cost Allocation" a tabi fatura ve ödemeler söz konusu ise, bu ödemelerin ne şekilde vergilendirileceğinin tespit edilmesi amacıyla konuya ilişkin tereddütlü hususların giderilmesi amacıyla Gelir İdaresinden görüş alınmasının uygun olacağı kanaatindeyiz