VEFA ERDEMDİR
Sevgili okurlarım,
Bu hafta sizlere hayatımızın önemli duygularından biri olan vefa duygusunu
yazmak istedim. Şu günlerde en zayıf halkamız vefa duygusu. Doğuştan gelmez,
sonradan kazanılır. Yani sosyal öğrenme ile kazanılan bir duygu. Başkasından
yardım görmeyen hiçbir insan yoktur fakat kendisine yapılan yardımın kıymetini
bilmeyen çok kimse vardır.
Bu duyguyu önemsiyorum. Çünkü vefa benim için en önemli duygulardan ve en
değerli erdemlerden biri. Vicdan terazisi çalışmayanlarla, merhamet
etmeyenlerle ve vefa duygusu olmayanlarla yollarımı ayırmak, hayatta kendime
karşı yaptığım en doğru şey. Herkes hata yapar ama kötü kötüdür.
Gelin, vefa duygusunu anlatmaya geriye çok uzun yıllara gidelim:
Kalkayım gideyim, dünyayı gezeyim,
Vefalı kim acep, dünyada, bileyim.
İnsan ender oldu, nerde bulmalı,
Arar bulunursa, arayıp göreyim.
Her arzumu buldum, insan bulmadım ben,
Eğer bulsam, arzum, yüzüne bakayım.
Vefa pek kıt oldu, cefa[1] doldu dünya,
Vefa kimde acep, az’cık isteyeyim.
….
İnsan adı kaldı, insan tavrı gitti,
Bu tavır nerede, ben takip edeyim.”
Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacib
Vefa duygusu bin yıl önce yazılmış siyasetnamemiz Kutadgu Biligilik’te ne güzel
anlatılmış hatta bir erdem olarak tanımlanmış. Fakat ne yazık ki bu erdemin yok
olduğundan bahsediliyor.
Gördüğünüz gibi o günden bugüne değişen bir şey olmamış aslında. Ne acı değil
mi?
Kitapta, vefanın insan olmanın önemli bir niteliği olarak belirtilmesi, bu
erdem olmadığında toplumsal yaşamın sıkıntıya düştüğü ve cömertlik, doğruluk,
dürüstlük, güven, minnettarlık, iyilik erdemlerine sahip olan, seven kişide
görüldüğünün belirtilmesi, vefa erdeminin ne kadar üst bir değer olduğunu
gösteriyor. Aynı durum beş yüz yıl önce yazılmış Dede Korkut Hikâyelerinde de
söz konusu. O yıllarda toplumumuzda bu değere ne ölçüde önem verildiğini
görmemizi sağlıyor.
Yine aynı şekilde Edip Ahmet’in Atabetü’l Hakayık (Gerçeklerin Eşiği)
adlı kitabında dünyanın bozulmasının nedeni “ahlaksızlık” yani evrensel ve
zamansız değerleri yitirmek olarak gösterilmiş.
“Bu dünyada insanlık kötüdür;
Yazık, hani insanlık nereye gitti?
Vefa gölünün suyu çekildi, kaynakları kurudu;
Denizlerden daha engin cefa doldu taştı
Dünya düşmanlık, cefa ve eziyetle doldu;
Hani bir vefalı; varsa ara bakayım.
Sen (kendin) bozuksun onun için dünya bozuldu
Niçin bu dünyadan şikâyet ediyorsun.”
Vefa, insan ilişkilerinde temel bir değer olan ve birçok kültürde öne çıkan bir
kavram. Bu duygu, sadakat, güven ve bağlılık gibi unsurları içerir, böylece
ilişkilerin derinleşmesine ve sürdürülebilir olmasına katkı sağlar. Bu duygu
sadece güzel günlerde değil, zor zamanlarda da ortaya çıkan bir tutumdur.
Güzel ahlaka sahip olan insan her zaman vefalı olmaya çalışır. Çünkü vefalı
olan kişiler aynı zamanda erdemli kişilerdir. Vefa size yapılan onca iyiliği
asla unutmamaktır. Vefalı insan sevdiği insanları asla unutmaz. Onları her
zaman arar, hal ve hatırlarını sorar. Dostluklar üzerinde etkisi büyük olan
vefa, karşılıklı güveni pekiştirir ve ilişkilerin sarsılmaz bir temel üzerine
inşa edilmesine yardımcı olur. Bu, arkadaşlık, aile bağları veya iş ilişkileri
olsun, herhangi bir ilişki türünde geçerlidir.
Geçenlerde okudum, Mozart’ın garipler gibi toplu mezara atılmış olmasını ve
böyle bir dâhinin mezarının bile bilinmiyor olduğunu öğrendiğimde, insanlık
adına utanç duydum.
Günümüze baktığımda vefalı olan kişilerin sayısı oldukça az. Kimi insanlar
sadece çıkar üzerine ilişkilerini kurduğu için karşısındaki kişinin duygu
ve düşüncelerini hiç önemsemeden vefasız olabiliyor. O çok sevdiğimiz,
değer verdiğimiz insan bizi aramayınca üzülüyoruz ve hayal
kırıklığı yaşıyoruz. Vefalı insan asla sevdiği insanı üzmemeli. Her nerede
olursa olsun o arkadaşını aramalı, ziyarete gitmeli ve muhabbetini asla
kesmemeli.
Ne güzel söylemiş Ahmet Bin Kays: Cömertlik olmayınca malın, vefa olmayınca
arkadaşın hayrı yoktur.
Vefa bir semt olmaktan öte bir şey. İnsanca pek insanca bir duygu.