DİLBER!
Yeni bir dizi başladı.
İnci Taneleri.
Yılmaz Erdoğan'ın kaleme aldığı ve
yapımcılığını yaptığı, dizi dün akşam televizyonda ilk bölümü ile başladı.
Dün gece çok seyredilmiş ve
hatta reytinglerde birinci olmuş.
Tahmin edilen bir sonuçtu zaten.
Tam 10 gündür bu dizinin tanıtım
sahnesinde, pavyonda çalışan Dilber' in dansı konuşuluyor.
Dar, dekolte, kısa ve küçücük
streç, kırmızı bir elbise ile Dilber dans ediyor.
Gerçek pavyon çalgıcısı, Ankara
türküsü söylüyor.
Pavyon mekanı canlandırılmış ve
oyuncu Hazar Ergüçlü çok başarılı bir sahne çekmiş.
Çok iyi oynamış, şahane iş çıkarmış.
Ben şahsen, bu kadar iyi oyuncu
olduğunu kaçırmışım.
Diziyi seyredemedim, o nedenle
hikaye hakkında bir şey söylemeyeceğim.
Ama kalem Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı,
yani kuvvetli kalem.
Şöyle bakalım mı.
Bu ülkede pavyon da var mı, var.
Bu pavyonlarda çalışan gencecik
kadınlar var mı, var.
Bu dansları kadınlar, oralarda
pavyonda yapıyor mu, yapıyor.
Ankara müziklerini milyonlar
dinliyor mu, dinliyor.
Orada bütün kadınlar, isteyerek
mutlu mesut oralarda çalışıyorlar mı, hayır tabi ki, bu aşikar.
Herkesin yaşamlarını merak ettiği
kadınlar, bence isteyerek orada çalışmıyorlar.
Kim bilir, ne kadar acı hayat
hikayeleri, elem keder ve acı vardır.
Önünde sonunda bu bir dizi ve
hikayesi.
Dizinin tanıtımı oldu, uçan kuşlar
dahil başladık bu konuyu konuşmaya.
Ekonomi ve ülkenin diğer
dertleri manasız kaldı.
Vay arkadaş başladılar eleştirmeye.
Eleştiren herkes, bu dans yapan, rol
çalan herkesin sayfasına like attı ve sonra yazdı, demediğini bırakmadı.
Bu ne yaman çelişki yahu.
Yahu günün sonunda bu şarkılar, bu
danslar bizim kültürümüzde var mı, var.
Eleştiriler olabilir, bunu da
kabul edebiliriz.
Esas konumuz ne olmalı.
Bu çok konuşulan, yeri göğü inleten,
Dilber dansından rol çalan insanlar.
Herkes konuşulma derdinde.
Bir konu, ya da biri çok mu
konuşuluyor, ucundan kenarından ortasından biz de çalalım.
Bizi de konuşsunlar da, ne olursa
olsun.
O popüler olan konudan, illa
hırsızlık yapacaklar.
Çalacaklar.
Hiç ummadığınız kadınlar bu dansı
yapıyor ve sosyal medyasında paylaşıyor.
Kimi kadınlar, kanaat önderi gibi
oturup uzun uzun açıklamalarda bulunuyor.
Elbisesi yok sayıyor saçmalığı.
Ve dans okullarında, Dilber dansı
kursu açılmış, herkes koşa koşa bu dansı öğrenmek için gidiyormuş
saçmalığı
Akım başlamış saçmalığı.
Kızlara örnek olur mu.
Derdimiz bu.
Örnek alan, heveslenen, pavyona
özenen, pavyonda dansçı olmak isteyen olur mu, olur.
EH.
O zaman kızlarınıza o kadar sağlam
terbiye veriniz ki, neyi örnek alacak, neyi almayacak bilsinler.
Eğriyi doğruyu öğretmek lazım.
O halde.
El öpmeyi bile bilmeyen kızlarınız
varken.
Örf anane, hak getire haliniz
varken.
Kızlarınız egodan infilak edecek
hale gelmişken.
Uyduruk endişelerinizi bir kenara
bırakın, hiç kimseyi boşuna kandırmayın.
Funda'nın
aklındakiler…
... Kadın yeni doğum yapmış, bir kız bebeği olmuş.
21 Ocak’ta hastaneden taburcu olmuş.
25 yaşındaki kadın evine geliyor, ne sebepten olduğu bilinmez, eşi ile
tartışıyorlar.
Lohusa kadını, tam 17 defa bıçaklıyor, kadın kurtulamıyor ve ölüyor.
Cani adamı hemen tutukluyorlar.
Adam savcılıkta ifade veriyor, hastaneden eve geldik, kafam güzeldi, eşim
ile tartıştık.
Sonra kimden temin ettiğimi bilmediğim ne kadar uyuşturucu var ise içtim.
2-3 kez bıçak salladım, 17 defa nasıl olmuş anlayamadım diyor.
Bıçakta karnında kalmış, içinde kalmış onu da anlayamadım diyor.
Canım Müge'de izliyorum, gerçekten kadınlar yasaklı madde kullanan
kocalarından o kadar rahat bahsediyorlar ki.
Bilerek sevgili oluyorlar.
Bilerek evleniyorlar.
Bilerek beraber oluyorlar
İnanmak ne kadar zor değil mi?
Yasaklı maddenin, aslında ne kadar feci bir şey olduğunu neden
bilmiyorlar.
Yasaklı maddenin, asla kabul edilemez olduğunu neden bilmiyorlar.
Çoğunun hayatına mal oluyor.
Ya bebekler.
Dünyaya gözünü açtığından itibaren talihsiz.
Kimin, yeni doğmuş, hayata gözünü açmış bir bebeğe bunu yaşatmaya ne
hakkı var ki.
Funda'nın
aklındakiler…
... Zeytin ağaçları tek tek dronla
sayılıyormuş.
Coğrafi koordinatları belirleniyor
ve kayda alınıyormuş.
Konu.
Zeytin ağaçlarının sayıları
güncellenecek veriler ışığında, periyodik saha kontrolleri yapılacakmış.
Vakıflar Genel Müdürlüğü açıklama
yapmış. İnsanlar için şifa deposu zeytin meyvesini yaşatmak, insanlığımızda
hizmette en önem verdiğimiz alan demiş.
Biraz geç kaldınız beyefendi.
Ne ağaçlar kesildi.
Ne zeytinlikler yok edildi.
Bu kadar önemli bir ağacı meyvesini
korumak ve tespit etmek bugüne mi kaldı.
Altından kıymetli yahu.