FUTBOLUMUZUN EKSİĞİ
Bu yönetemeyiş krizi öyle bir hâl aldı ki Riyad’daki Süper Kupa öncesinde ve sonrasında yaşananların üzerine muhtemelen akademide en az beş farklı branşta (spor sosyolojisi, yönetim bilimi, organizasyon, etik değerler, siyaset) tezler yazılıp konu bilimsel olarak da irdelenecektir muhakkak..
Gelen haberlere bakılırsa bugün Riva’daki TFF YK toplantısında
seçim kararı ilan edilecek. İşin bu noktaya gelmemesi için mevcut TFF yönetimi
çok uğraştı, hatta kulağının üstüne yattı bile diyebiliriz ama en nihayetinde
Devlet Bey de topa girince, onlar için “deniz bitti uşaklar”
Mevcut durumda sistemin doğru işlemesi için “balans ve
denge” görevini deruhte eden Devlet Bey’in “Türk futbolunda olmayan sadece
futboldur” şeklindeki veciz ifadesinden sonra TFF için seçimli olağanüstü
kongreden başka bir çıkış kalmamış oldu.
Aslında futbolumuzda sadece işleyişte sıkıntı yok, sıkıntı
sistemle ilgili. Sistemi oluşturan tüm element ve komponentlerin elden geçmesi
lazım. Federasyonların seçimlerini düzenleyen delege sisteminden, kongrelerin
yapısına ve yapılışına kadar, Merkez Hakem Kurulu’nun oluşumundan Disiplin ve
Tahkim Kurullarının bağımsızlığına kadar el atılması gereken o kadar konu var
ki Devlet Bey’in tespitini haklı çıkaran.
Öncelikle Federasyon Başkanlarının ve yönetim kurullarının
iş dünyasından gelen iş insanlarından değil de spordan, futboldan gelen
profesyonellerden oluşması seçeneğini öncelememiz lazım Türk Futbolunun
“bekâ”sı için. Olmuyor işte, merhum Hasan Doğan’dan sonra ikinci bir Hasan
Doğan bulmak için kaç yıldır kaç kişi “tensip” edildi olmadı. Çünkü futbol
yönetimi sporun içinden gelmiş farklı nosyonları taşıyan farklı disiplinlerden
beslenmiş, sportmen ve centilmen özellikleriyle adil ve “tarafsız” kişilerce
yapılıyor dünyanın diğer medeni memleketlerinde.
Yönetim Kurulları da diğer kurullar da takımlara kote edilmiş angaje üyelerden değil; iş bilen, sorun çözen, adil ve tarafsız
insanlardan oluşmadan evrensel futbol âleminde söz sahibi olmamız, rekabetçi ve
geliştirici bir futbol ülkesinden bahsedebilmemiz mümkün olmayacaktır.
Futbol maçlarının saha dışı etkenler yüzünden hakkaniyetle
sonuçlanmadığına dair onlarca yüzlerce hatalı hakem kararı, VAR ve AVAR’ın
çifte standartları yaşanırken, maç alabilmek ve gelir elde edebilmek için
birilerini mutlu edecek kararlar veren değil gördüğünü çalabilen, vicdanı ile
cüzdanı arasına sıkıştırılmamış yeni ve genç bir hakem kuşağına ihtiyaç var ilk
önce.
Altyapıya özen gösteren, önem veren, yetenekli Türk
evlatlarını sistematik olarak geliştiren ve yetiştirdiği tüm futbolcuları dünya
üzerinde “konvertibl” bir rekabette yarıştırabilen günler şimdilik bize oldukça
uzak. Bir müddet daha Arda Güler’le Kenan Yıldız’la falan idare edeceğiz
elimizdeki nadide mücevherler olarak.
Konuyu kişilerden ve kişilerin bireysel performanslarından
çıkarıp başarıyı sistematize olarak üreten, sürdüren bir biçime eviremezsek
daha çoook federasyon başkanı gelir gider bu memlekette ve hiçbir şey değişmez
maalesef. Özlenen yağışlara kavuşurken hepimize sağlıklı günler dileklerimizle.