"GENÇLİK BAŞIMDA DUMAN"
Türkiye genç nüfusu büyük bir ülke. Düzgün, ayakları yere basan, sağlam karakterli, dürtüleriyle değil akıl ve mantığıyla ilerleyen genç bir nüfusa sahibiz, ne mutlu bize! Şaşkın yüzünüzü görür gibiyim. Olmaz diye bir şey yok. Olmalı olacak, istiyorum…
Kısa süre önce üniversite sınav sonuçları açıklandı, öğrenciler tercih ettikleri bölüm ve okullara yerleşti. Kendileri mi tercih etti yoksa aileleri mi bilinmez! Danışmanlığını yaptığım öğrencilerimin pek çoğu bir yerlere yerleşti çok şükür. Fakat bazılarına “Kutlarım, hedefine ulaştın” diyemedim. Çünkü hedefleri yoktu, benden yardım istemişlerdi ve ailesiyle birlikte tercih yapmıştık. Hedefi olan bir öğrencim ise bu yıl beklemeye kaldı. Puanı oldukça yüksek olmasına rağmen hedeflediği okula yetmediği için bir kez daha denemek istiyor. Çünkü ne istediğini bilen bir genç o. Hayallerini ertelemiyor.
Hedefsiz olmak hayatın anlamını kaybetmiş olmaktır. Ne yazık ki pek çok genç hedefsiz. Bu sorun günümüz gençlerinin en büyük tehlikelerinden biri. Aileleri olarak kendilerine şu soruyu sormak gerek:” Bu hayatta bir davan, bir amacın, hayalin var mı?” Gençliğin bir hayali ve bir ideali olmalı elbette. Rotası belli olmalı. Hedefsiz olmak genç bir toplum için en büyük tehlike. Görüyorum ki gençlerin büyük kısmı kendine söyleneni yerine getiriyor ve sonra gerçek dünyadan koparılmış gibi bir hayat sürüyor. Mutlu mu? Tabi ki hayır!
Üniversite yılları, gençler için hem heyecan verici hem de bazen kafa karıştırıcı bir dönem. Birçok genç bu süreçte kariyer hedefleri, ilgi alanları ve bölüm tercihleri konusunda kararsızlık yaşamakta. Aileler olarak, gençlerin bu dönemde desteklenmesi ve yönlendirilmesi önemli. Anne-babalarının tam tersi huyları olan, kendinden öncekiler tarafından daha bencil, daha umursamaz ve tembel olarak sınıflandırılan bu gençleri iyi tanımak öncelikle onların psikolojisini ve yaşadığı sosyolojiyi anlamaktan geçer.
Şunu kabul etmek gerek, gençler otoriteden hiç hoşlanmıyor. Bu nedenle aileleriyle çatışmalar yaşıyorlar. En önemli özellikleri benmerkezci olmaları. Dürtüleri ile hareket ediyorlar. Her şeye tepki vermenin kişiliklerini sergileme ve hakları olduğunu düşünüyorlar.
İnanılmaz bir içi boş özgüvene sahipler. Oysa biliriz boş teneke çok ses çıkarır!
Mücadele etmeyi değil kolay olanı seçip ailelerinin yanında güvenli alanda yaşamlarını sürdürmeyi tercih ediyorlar. Her zaman anne ve babalarının bu konforu sağlayacağından o kadar eminler ki. Çünkü onlara bu güveni veren aileleri. Oysa taviz tavizi doğurur, verdikçe daha çoğu hak olur. Tabi bir süre sonra aileler bu rahat ve amaçsız yaşamdan rahatsız oluyorlar.
Hepimiz görüyoruz gençler en çok sosyal medyada zaman geçiriyor. Dolaysıyla rol modelleri de sosyal medya fenomenleri ve sanatçılar oluyor ne yazık ki. Kendi kariyer deneyimlerinizi ve hedeflerinizi paylaşarak, gençlerin ilham almasını sağlayabilirsiniz. Tabi burada kendi hedeflerinizi dayatmak yerine, gençlerin kendi yolunu bulmasına destek olmak önemli. Sosyal her imkânı sağlayan verdikçe kaybedilen gençleri kazanmak için anne ve babalar olarak elinizi taşın altına sokun. Geleceğiniz için değerlerinizi genç kuşaklara aktarmak zorundasınız.
Gençlerin duygusal dünyasını anlamak ve empati göstermek, onlara destek vermenin temeli. Onları dinlemek ve sorular sormak, ne istediklerini ve neden kararsızlık yaşadıklarını anlamanıza yardımcı olacaktır. Onları baskı altına almayın, destek olun ve kendi kararlarını vermelerine fırsat tanıyın.
Aileler olarak, onların kararlarını kabul etmekte ve değişen hedeflerine uyum sağlamakta esnek olmak önemli.
Gençlere zaman ayırarak, düzgün ortamlarda olmalarını denetleyerek, onlara sahip çıkarak, değer vererek ve severek, onlara doğru rol model olmalı. Bu dengeyi doğru kurabilen ailelerin çocukları şüphesiz sağlıklı ve düzgün bir toplumun temellerini oluşturur.
Gençlerin amaçsızlık ve hedefsizlik durumu ciddi bir hal alıyorsa eğer bir profesyonel yardım almayı düşünebilirsiniz. Böylelikle kovaladıkça kaçan ateş böceklerini kaybetmez, kazanmış oluruz…