PSİKOLOGLARIN DA DUYGULARI VAR
Psikoloji, insan davranışını ve zihinsel süreçleri anlamaya yönelik bir bilimdir ve bu nedenle biz psikologlar, pek çok farklı konuya psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşırız. Kendi düşünceleri, değerleri ve yaşam deneyimleri olan bireylerin biz. Ancak, etik standartlara bağlı olarak, mesleki uygulamalarda herhangi bir ayrımcılık yapmamak ve tarafsızlık sağlamak zorundayız..
Son günlerde sık karşılaştığım bir durumu yazmak istiyorum bu hafta. Sosyal medyada bir görüş beyan ettiğimde karşı görüşte olanlardan hemen büyük bir tepki alıyorum “ Ama siz psikologsunuz ….” diye başlayan cümleler. Ben psikolog olduğum için gün her saati anlayışlı, empati yüklü, güler yüzlü, pozitif olmam gerekiyor. Apoletlerim bunlar benim!. Ben kızamam, ben üzülemem, ben ağlayamam, ben tepki veremem. Peygamber sabrı gerektiren bir meslek bu psikologluk.
İnsanların size güvendikleri ve danışmanlık aldıkları bir ortamda, kişisel fikirlerinizi ifade ederken, sınırlarınızı belirlemeniz gerek.Psikolog olarak, objektif ve tarafsız bir yaklaşım sergilemeliyim elbette. Bu yaklaşım sabah 10.00 ila akşam 20.00 arasındadır. Sonra dükkan kapanır ve kişisel hayat başlar.
Bir sosyolojik durum veya toplumsal olgular karşısında kendi kişisel fikirlerimi ifade etme konusunda sınırlarımı belirlemem önemli. Bazı durumlarda, profesyonel roller ve kişisel düşünceler arasında çatışma olabiliyor. Bu bir danışmanlık oturumu değil. Sosyal medya platformlarında veya topluluk tartışmalarında kendimi ifade ederken, psikolog olarak bilimsel temellere dayalı görüşlerimi paylaşmam elbette önemli. Fakat gel gelelim psikolog olarak, benim de duygularımın olduğunu ve kişisel fikirlerimi ifade etme hakkına sahip olduğumu belirtmek isterim. Her insan gibi, benim de düşüncelerim, duygularım ve görüşlerim olabilir. Bu, benim insan olduğum ve profesyonel bir rolümün yanı sıra bir birey olduğum anlamına gelir.
Burada profesyonel ve kişisel ayrımı iyi yapmak gerek. Eleştirilere karşılık verirken, kişisel ve profesyonel kimliği ayrı tutmak önemli. Kendi fikirlerimi ifade ederken, bunun kişisel görüşlerim olduğunu ve bunun mesleki kimliğimi etkilemeyeceğini vurgulamak isterim.
Kendi düşüncelerimi ifade etmek, eleştirilere açık olmak anlamına gelir, ancak sınırlarımı korumak da önemlidir. İnsanlarla sağlıklı bir tartışma sürdürmeye çalışırken saygılı olmayan veya saldırgan davranan kişilerle etkileşimi sınırlamanın doğru olduğuna inanıyorum.
Sonuç olarak, biz psikologlar, kişisel hayatı ve fikirleri olan insanlarız, ancak mesleki uygulama sırasında etik kurallara uymak ve danışanlara tarafsızlık sağlamakla yükümlüyüz. .
Her insanın duyguları ve kişisel fikirleri olduğu unutulmamalı. Sosyal medyada paylaşımlar yaparken, profesyonel kimliğimizi korurken aynı zamanda kendi bireysel görüşlerimizi ifade etme hakkımızın olduğu hatırlanmalı.