Sufizm ve tasavvufa olan ilgisinin çocukluktan geldiğini dile getiren Hakan Mengüç, ilk ney üflediğinde on dört yaşında olduğunu söyleyerek, "Hep bir arayışım vardı ve bu arayışım beni oraya doğru götürdü. Ney sesini duymak beni ilk önce Ney'e aşık etti, sonra da bu felsefeye doğru bir yolculuğa başladım." dedi. 

Mengüç, "Müzik senin için ne ifade ediyor?" sorusuna, "Bir kere bir enstrümanı sevmek yetmez, ona aşk olmak lazım çünkü ancak aşıklar hiçbir cefayı görmez. Benim müziğe olan hislerim aşk hisleriydi. Hepimiz bir yetenekle geliyoruz dünyaya ama emekle taçlandırılmadığında o yetenek açığa çıkmıyor." cevabını verdi.  

"Aşk" adlı bestemi sizin yanınızda üflemek isterim diyen Mengüç, stüdyoda Ney'i ile bir performans gerçekleştirdi. Ney için "sır taşıyıcısı" denildiğini ifade eden Hakan Mengüç, Ney'in hikayesini paylaştı.  

Yazar, "Arayışta olmalı insan. Eğitimde benim için en önemlisi öğretmendir. İyi bir eğitimden önce, iyi bir öğretmene sahip olmayı istemeliyiz. Her zaman bizim yolumuzdan yürümüş büyük insanlar, rehberler vardır. Hayat, aynı hataları tekrar edemeyeceğimiz kadar kısa. O yüzden hep yolumuzda yürümüş değerli insanları aramalı, onlardan öğrenmeliyiz. Bu öğrenme aşkımız hiç bitmemeli. Ancak kendimizi o yolculukta bulabiliriz." sözleriyle eğitime verdiği önemi dile getirdi. 

Wilma Elles mutluluğunun formülünü paylaştı Wilma Elles mutluluğunun formülünü paylaştı

"Günümüz insanını nasıl tanımlıyorsun?" sorusuna cevap veren Hakan Mengüç, "Günümüz insanını maalesef çok aceleci, daha bencil, biz değil ben diyen insanlar ve maalesef bu gittikçe de artmaya başlıyor. En büyük hatamız çok bencil olmamız. İnsanların dünyanın bizim etrafımızda dönmediğini, mutluluğun bencillikle değil, paylaştıkça çoğalan bir şey olduğunu acilen fark etmeleri gerekiyor. Bencil olan insan her şeye 'ben' diyor ve bir süre sonra ona istediği verilmeyince şiddet göstermeye başlıyor." dedi. 

"Biz bu dünyaya kendimizi aşmak ve kabuğumuzu kırmak için geldik." diyen Mengüç, "Hayata bir meydan okuma olarak da bakmamız gerekir. Yaradan bize bir potansiyel vermişken neden kendimizi bir kabuğun içine kapatalım? Yaradan her birimizin içine kendi esmalarını bir tohum olarak vermiş ama o tohum ancak toprağın içinden çıkıp doğa ve gökyüzüyle paylaşabilme cesaretini gösterebilirse bir şeyler açığa çıkabilir." ifadelerini kullandı.  

--

Muhabir: MAZLUM AYDIN