Geçen hafta bir yakınımın otomobilini "normal yollardan" satışa çıkardık. Yani "eşe-dosta" ricada bulunmadan "internet ilanı ile işi bitirmek" istedik. Tabi ki, işin "halkla ilişkiler" görevi işimden dolayı bana verildi.
Geçen hafta bir yakınımın otomobilini “normal yollardan” satışa çıkardık. Yani “eşe-dosta” ricada bulunmadan “internet ilanı ile işi bitirmek” istedik. Tabi ki, işin “halkla ilişkiler” görevi işimden dolayı bana verildi. Yani ilana benim telefon numaram yazıldı. İlanın çıkmasıyla beraber de bendeki “halkla ilişkiler”, kısa sürede halkla çelişkilere” döndü. Neden mi? İşte gözlemlerim: Her telefon konuşmasına “Aleykum Selam” diye başlanıyor. Ve her arayan “ciddi alıcı” olduğunu söylüyor. Arayanların yüzde 80’i Anadolu’dan… “Kardeşim taa oralardan araba almaya buraya gelme, zahmet etme” dememe, hepsinin yanıtı hazır ve aynı: “Benim yeğen İstanbul’da üniversitede okuyor hemen gelir bakar”. Ağustos ayı olmasına rağmen hepsinin üniversite öğrencisi yeğeni nedense İstanbul’da… 2.el otomobil ile ilgilenen arayan hiç kimse “satıcı” değil. Herkes ciddi alıcı! Bu ülkede yıllık 5 milyon 2.el otomobili kimler alıp satıyor anlayamadım. Fiyata ne yazarsanız yazın, konu pazarlığa geliyor. “Kaça bırakırsın” demeyen yok gibi… Bir de “Pazarlık sünnettir”… Ben bu zihniyeti, yani aracın fiyatına yüksek rakam yazıp, konuşmanın 1,5 dakikasında bin TL indirim yapmayı anlayamıyordum. Ama konuşmalar sonucunda öyle ikna oldum ki; neden pazarlık yapmadığımı anlayamadım. Her arayanla ilanda yazdığınız tüm özellikleri dakikalarca konuşuyorsunuz. Örneğin, “boya, kaza, değişen parça yok yazmışsınız, yok değil mi abicim”… Eskiden “bayandan satılık otomobil” ilanları revaçtaydı. Ben “araba bayandansa kalsın abi” lafını duydum ya kulaklarıma inanamadım. Ama inanın duydum… Ve gelelim zurnanın son deliğine… Telefonların peş peşe geldiği bir gün, arayan bir arkadaşa “Şu an hastanedeyim daha sonra konuşalım mı?” dediğimde aldığım yanıt hayatı ve insan ilişkilerini ciddi ciddi sorgulamama neden oldu. Karşıdaki ses “hastanedeyim” açıklamama yanıt olarak “Abicim triger kayışı ne durumda değişti mi? Hemen söylersen...” diye karşılık verince bendeki kayış koptu. İnsanlığımızı çoktan yitirmişiz. Dinimiz-imanımız para-mal olmuş. Bunu anlayabilmem için otomobil satmam gerekmiyordu tabi ama; bu yolla bir kez daha yakından görmem üzücü oldu. Neyse, siz siz olun hayatınızın triger kayışı kopmasın!..
Nissan’ın kiralama planı…
Nissan Türkiye, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek filo kiralama işlerinde çözüm ortağı olarak bu sektörün en iddialı markalarından biri olan LeasePlan’ı seçtiğini açıkladı. Daha önceki yıllarda filo kiralama operasyonları için CarBook markasının lansmanını yapan Nissan bu çalışmalarında başarılı olamadı. Neden başarılı olamadığının analizini yapmışlardır umarım. Ancak bu konudaki başarısızlıkları çok önemli bir ilke imza atmalarına neden oldu. Dünyada birçok örneklerine rastlanan marka ve kiralama şirketi işbirliği ilk kez Nissan ve LeasePlan markaları arasında gerçekleşiyor. Türkiye’de bir ilk olması açısından önemli yıl sonuna kadar bin otomobil hedefi var. Bu da ciddi bir rakam. İşleyişle ilgili haberi yan sütunlarda bulabilirsiniz. Ama 3-4 yıldır önemli satış rakamları ve pazar payına ulaşan Nissan, zayıf olduğu bir bölgeden (filo kiralama) güçlü bir işbirliği ile ciddi bir atılım peşinde. Nissan’ın açtığı bu yoldan kısa sürede diğer marka ve kiralama şirketlerinin de ekleneceğine inanıyorum.