Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) tarafından, "Redefine, Realign, Refashion" (Yeniden Tanımla, Hizalan, Şekillendir) temasıyla düzenlenen 17. İstanbul Hazır Giyim Konferansı başladı.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, iki gün sürecek konferansın açılışında yaptığı konuşmada, 32 yıldır sektörün içerisinde yer aldığını ifade ederek, bu süreçte sektörde yaşanan gelişmeleri anlattı.
İnişli çıkışlı bir yolculukla çeşitli badirelerden geçerek birçok sınavı atlatıp bugünlere kadar geldiklerini söyleyen Gültepe, "Bugün belki de yolculuğumuzun en zor aşaması, sınavın en büyüğüyle karşı karşıyayız. Yeni aşamada rotamız AB'nin 2050 hedefi, sınavın adı Yeşil Mutabakat. Bu aşamayı atlatır, sınavdan yüz akıyla geçersek önemli bir avantaj elde edeceğimizi söyleyebilirim." diye konuştu.
Hem hazır giyim ve tekstilde hem de genel ihracatta AB'nin Türkiye için en büyük pazar olduğunu kaydeden Gültepe, toplam ihracatın yüzde 42'sinin, hazır giyim ihracatının yüzde 60'ının, tekstil ihracatının da yüzde 37'sinin AB ülkelerine gerçekleştirildiğini aktardı.
Gültepe, Türkiye'nin AB'nin hazır giyimde üçüncü, tekstildeyse ikinci tedarikçisi olduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Bu büyük pazarda çok daha güçlenebileceğimiz potansiyele sahibiz. Olaya bu bilinçle bakıyor, bizi sürdürülebilir üretime, döngüsel ekonomiye taşıyacak yolun taşlarını döşüyoruz. Küresel hazır giyim talebindeki daralma ve iç konjonktürden kaynaklanan nedenlerle iki yıldır zorlanıyoruz, rekabetçiliğimizin zayıfladığı bir dönemden geçiyoruz, pazar kayıpları yaşadık, yaşıyoruz. Ama her şeye rağmen uzun vadeli hedefler doğrultusunda dönüşüm yolculuğumuza devam etmek zorundayız."
"2027'den itibaren dijital ürün pasaportuyla tanışacağız"
Yıllardır dijital ve yeşil dönüşüm üzerinde çalıştıklarını, projeler geliştirildiğini dile getiren Gültepe, Yeşil Mutabakat'ın dinamik bir süreç olduğunu, mevzuatın sürekli değiştiğini söyledi.
Gültepe, "2027'den itibaren dijital ürün pasaportuyla tanışacağız. Ardından sınırda karbon mekanizmasıyla karşı karşıya kalacağız. Her düzenleme, her direktif bizim için yeni ev ödevi anlamına geliyor." şeklinde konuştu.
Birlikte çalışılan markalarla güçlü ortaklıklar oluşturulması gerektiğini vurgulayan Gültepe, yeni dönemde tedarik zinciri konusunda markaların da ciddi bir sorumluluk yüklenmek durumunda olacağına işaret etti.
Değer zincirinde hızlı bilgi akışı ve güçlü ortaklıklara duyulan ihtiyacın artacağını anlatan Gültepe, sözlerine şöyle devam etti:
"Dolayısıyla tedarik zincirinin ötesinde bundan sonra ortaklık zinciri yönetimini konuşup, tartışmamız gerekiyor. Yeni yönetim yaklaşımını keşfedip, satın alma pratiklerine farklı açılardan bakabilmeliyiz. Biz pamuktan son ürüne, değer zincirinin tüm bileşenlerine sahip iki ülkeden biriyiz. Bu özelliğimiz izlenebilirlik açısından bize ve iş ortaklarımıza önemli bir avantaj sunuyor. Türkiye'nin hazır giyimde fiyat odaklı rekabet şansı giderek azalıyor. Öte yandan her fırsatta ısrarla dile getirdiğim gibi Türkiye pahalı olmanın ötesine geçerek, çok çok daha pahalı bir duruma geldi. Ülke olarak bu sarmaldan en kısa zamanda çıkmak zorundayız. Dolayısıyla bizim hızla yüksek katma değerli üretim kulvarına geçmemiz gerekiyor."
"Alım gruplarıyla daha planlı çalışmamız gerekiyor"
TGSD Müşterek Başkanı Ramazan Kaya da konferansta sektörün geleceğini hep birlikte şekillendirmek için bir arada olduklarını belirterek, "Çünkü bugün yaşadığımız zorluklar her zamankinden daha büyük. Savaşlar, iklim krizi, toplumsal olaylar, dünya belirsizliklerle dolu bir süreçten geçiyor. Jeopolitik ve ekonomik krizler, tedarik zincirlerinde aksamalara, üretimlerde belirsizliklere ve maliyetlerin artmasına yol açıyor. Tüm bunların neticesinde dünya hazır giyim ihracatı son iki yıldır bir daralma sürecinin içinde. Dünyaya paralel olarak Türkiye de benzer bir süreçten geçiyor." ifadelerini kullandı.
Üreticiler olarak karlılıkları kaybettiklerini dile getiren Kaya, sermaye ve enerjinin sınırlı olduğunu, bu nedenle kaynakların daha doğru ve pozitif kullanılması gereken bir dönemden geçildiğini kaydetti.
Kaya, yakından ve güvenli tedarikin salgın sonrası ortaya çıkan jeopolitik gelişmeler nedeniyle öneminin arttığını söyleyerek, Orta Doğu ve Avrupa'daki savaşla Güneydoğu Asya'da yaşanan doğal afetlerin tedariki olumsuz etkilediğine vurgu yaptı.
Özellikle Uzak Doğu'dan Avrupa'ya uzanan tedarik zincirinde ciddi aksamalar yaşandığının altını çizen Kaya, "Bu noktada da yakından tedarikin, dolayısıyla da Türkiye'nin önemi giderek artıyor. Ancak bu süreçte Türk hazır giyim sanayicileri olarak yaşadığımız en büyük zorluk son dakika gelen siparişler. Mevcut kapasitelerimizi daha verimli kullanabilmek için alım gruplarıyla daha planlı çalışmamız gerekiyor. Birlikte yapacağımız doğru planlamalar, verimliliği ve rekabetçiliğimizi de mutlaka artıracaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Kaya, sektörün stratejik işbirlikleri geliştirmesi gerektiğini, bu işbirliklerinin tedarik zincirinin dayanıklılığını artırmanın yanı sıra inovasyon ve sürdürülebilirlik alanlarında da güçlenmelerini sağlayacaklarını söyledi.
Döngüsel ekonomi yaklaşımıyla kaynakları daha verimli kullanmak, atıkları minimize etmek, sürdürülebilir tasarım ilkelerini benimseyerek çevresel etkileri en aza indiren koleksiyonlar yaratmak gerektiğini vurgulayan Kaya, şunları kaydetti:
"Dönüşüm sürecinin önemli parçası olarak hem sektör çalışanlarımızı hem de tüketicileri mutlaka bilinçlendirmemiz büyük önem taşıyor. Okul çağındaki gençlerden profesyonel çalışanlara kadar geniş bir kitleye hitap eden eğitim programlarını mutlaka geliştirmeliyiz. Özellikle genç neslin sürdürülebilirlik konusunda daha bilinçli ve duyarlı olması gelecekte bu dönüşümün en büyük destekçisi olacaktır. Yine bu süreçte toplumsal cinsiyet eşitliği, iş sağlığı ve güvenliği, çalışan hakları gibi konular da büyük önem taşıyor."
Gün boyu alanında uzman konukların yer alacağı panellerle devam edecek konferansta, yarın "B2B Speed Network Görüşmeleri" yapılacak.