NELER OLUYOR BİZE?

Şafak ORTAÇ 27 Ağu 2024

Şafak ORTAÇ
Tüm Yazıları
Biz 80'lerde kendi kendine yeten ülkenin siyah beyaz TV ekranında hayatı keşfetmiş kapısı kilitlenmeyen evlerinde sıkı komşuluk ilişkileriyle büyümüş nesil...

Toz pembe olmasa da ona yakın zamanların son tanıkları olmamızdan mıdır nedir hala kötülüğe karşı sanki ilk kez tanık olmuşçasına şaşırabiliyoruz. İyi ki... 70’ler siyasi çalkantıları olaylı günleri acı hatıraları arkasında bıraktığında darbe sonrası bir sessizlik hakimdi topluma. Siyasetin sağ ve sol olarak ayırdığı toplumu ahlaki olarak hala ayakta tutan unsurların var olduğu zamanlar olarak hatırımda… 

Bana göre kötülük göre göre büyüyor. İzleye izleye. Tanık ola ola. Kanıksayarak. Yavaşça oluyor. Hatta oldu bile. Artık geri dönüşü yok. Şimdi tüm dünya böyle diyeceksiniz belki. Ama hayır. Böyle olmayanlar da var. Şiddete en ağır cezaların verildiği kuralların harfiyen uygulandığı. Suç bitmese de en aza indirgenebiliyor. Hem de öyle Avrupa ülkelerinden filan söz etmiyorum sadece. Şöyle biraz araştıracak olursanız dünyanın her yerinde toplumsal kuralları evrensel normlarda uygulayan ülkeler var. Dini dili ırkı beni ilgilendirmez. Hangi ülke insanın insanca yaşamasını diğer her şeyin önünde tutuyor hukukunu buna göre işletiyorsa örnek olarak oraya dikkat etmekte fayda var. Neden mi?

Dedim ya yazının başında o ‘masumiyet günlerini’ yitirdik artık. Geri gelmeyecek olana öykünmektense evrensel hukuk kuralları çerçevesinde hareket etmek toplumun tekrar dönüştürülmesi açısından önemli. Tabii eğer bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsak… Tüm gün haberlerde okuyup izlediğimiz şiddet yetmiyormuş gibi televizyon programlarında gördüğümüz tartışmalı- kavgalı içerikler ile ondan daha tuhaf bulduğum kaynana görümce yemek temizlik temalı programlar toplumsal stresimizi katlıyor. Hastane odasında bu programlardan birini takip eden adama eşi kapat şunları başım ağrıyor dedikçe adam izlemeye devam etti. Aynı odayı paylaştığımız hanım bana sessizce şekeri yüksek hem izliyor hem sinirleniyor üstelik beni de hasta ediyor dedi. 

Bu sadece bir örnek. Ancak toplum neyse ekrana yansıyan da o deyip çıkıyoruz işin içinden. Doğrusu bu değil. Son günlerde yüzünde maske elinde bıçakla etrafa gelişi güzel saldıran genç ile sokak ortasında herkesin gözü önünde hiç çekinmeden eşini döven adamı izlerken siz de ne oluyor böyle demediniz mi? İnanın demeyen bir kesim yetişecek böyle giderse. Biz hala şaşırıp tepki koyan bu böyle gitmez dur demek lazım diyen toplumsal hayatın huzurunun korunmasını önemseyen kimseleriz. Hala varız demek için yazıyorum bu yazıyı. Yeni neslin umursamazlığına dikkat edilmesi gerekir diğer taraftan. Bilinçsizce yaşadıkları bu alışma döneminin ardından bunlar hep oluyordu zaten diyecekleri o seviyeye gelmeleri önlenmeli.

Alışmamalılar. Korkunun egemenliğinde ne huzur kalır ne mutluluk. Belki onu çoktan yitirmişizdir de 80'ler romantizmi yaşıyorumdur kim bilir. Öyleyse idare edin. Biz ‘Son Mohikanlar’ zamanımızı tamamlayıp buradan ayrılınca geriye kalanlar cehennemin ne olduğunu bilemeyecekler zannımca. Onun içinde olduklarından habersiz yaşayıp gidecekler.