Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Komisyon basarak, üyesi dahi olmadıkları komisyonda terör estirerek, muhalefet yaptıklarını zannedenler, derin bir yanılgı içindedir. Biz yarım asırı bulan siyasi hayatımızın hiçbir döneminde kabadayılığa, zorbalığa ve şehir eşkiyalığına boyun eğmedik bundan sonra da eğmeyiz" dedi.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
"Çıkardığımız doğal gazı vatandaşlarımızın kullanımına sunduk"
Savunma sanayii başta olmak üzere ileri teknolojide stratejik bir imkan olan nadir toprak elementlerinde kısa süre önce büyük bir keşfe imza attık. Eskişehir Beylikova'da dünyanın ikinci en büyük nadir toprak elementleri rezervini keşfettik. Bu sahadaki üretimimizi geliştirerek inşallah önemli bir tedarikçi haline gelmeyi hedefliyoruz. Fosil enerji kaynakları yükselen tepkilere rağmen enerjide hakimiyeti halen muhafaza ediyor. Türkiye hamdolsun bu alanda da çok ciddi bir atılım içerisindedir. Doğalgaz ve petrolde 4 derin deniz sondaj gemisi, 2 sismik araştırma gemisi ve destek gemilerinden oluşan dünyanın en modern arama ve üretim filolarından birini kurduk. Bundan 4 sene önce Karadeniz'de tarihimizin en büyük doğalgaz keşfini gerçekleştirdik. Deniz yüzeyinin 4 bin metre altından çıkardığımız doğal gazı çok yoğun bir çalışmayla geçen sene vatandaşlarımızın kullanımına sunduk.
"Ülkemizin günlük petrol üretimi 155 bin varilin üzerindedir"
Petrolde ise daha önce terör nedeniyle arama yapamadığımız bölgelerden Gabar'da tarihimizin en büyük petrol keşfine imza attık. Rezerv ve kalite bakımından üst seviyede olan Gabar'daki kuyularımızdan günlük 57 bin varil petrol çıkarıyoruz. 2024 yılında Şırnak, Hakkari, Van başta olmak üzere toplam 84 sondaj tamamladık bu sayede. 66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik. Yurt dışındaki sahalarımızdan gelen 40 bin varille ülkemizin günlük petrol üretimi 155 bin varilin üzerindedir. Bunu düzenli olarak her yıl artırarak hedeflediğimiz yere varacağız. Bir gerçeğin hepimiz farkındayız. Enerji arz güvenliği kadar temiz enerji, verimlilik, iklim değişikliği, çevre kirliliği de artık tüm insanlığın gündemini meşgul eden hususlardır. Bakü'de düzenlenen COP29 Liderler Zirvesi'nde çevre ve iklim değişikliği meselelerinin vardığı ürkütücü boyutları bir kez daha yakından gördük.
"Yenilenebilir enerjiye ciddi yatırımlar yapıyoruz"
Unutmayalım ki kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak kadar gelecek nesillere de daha yaşanabilir, daha temiz bir dünya emanet etmek zorundayız. Biz enerji dahil her alanda insanı merkeze alan, tabiata zarar vermeyen, sorumluluk duygusunun en üst düzeyde olduğu bir politika benimsiyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesi, enerji ile ilgili yürüttüğümüz bütün çalışmalarda temel referans kaynağımızdır. Son 22 yılda temiz ve yenilenebilir enerjiye ciddi yatırımlar yapıyoruz. Rüzgar, jeotermal, güneş, nükleer gibi alanlarda dev projelere imza atıyoruz. Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 60'a yükselttik. Bu oranla Avrupa'da 5, dünyada ise 11. sıradayız. Hedefimiz 2025 yılında Avrupa'da ilk 3'e, dünyada ise ilk 9'a girmektir.
"Milletimizin 70 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz"
Şu an 31 bin megavat olan rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücümüzü inşallah 2035 yılında 120 bin megavata yükselteceğiz. Nükleer enerjinin iklim krizi üzerinde olumsuz etkisinin bulunmaması bizi bu temiz kaynağa yönelten sebeplerden birisidir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali projemizle temiz enerji yanında milletimizin 70 yıllık hayalini de gerçeğe dönüştürüyoruz. Akkuyu tümüyle devreye girdiğinde Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak ve böylece yıllık 7 milyar metreküp doğalgaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecektir. Sinop ve Trakya Nükleer Güç Santrali projelerimize ilave eden küçük modüler reaktörlere yönelik çalışmalar da yürüyor. Nükleer enerjide 2050 senesinde inşallah 20 bin megavatlık bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyoruz.
"Kaynaklarımızı sınırsızca sınırsızca harcayarak hiçbir yere varamayız"
Enerji konusunda şu kritik noktayı da gözden kaçırmamamız gerekiyor. Enerji tasarrufu bir milletin, bir toplumun gelişmişlik, medeniyet seviyesini gösteren önemli mihenk taşlarından biridir. Biz ayrıca Peygamber Efendimizden özellikle dereden abdest alırken bile suyu israf etme emrine muhatap olan bir inanca mensubuz. Dolayısıyla enerji dahil kaynaklarımızı sınırsızca tüketerek, sınırsızca harcayarak hiçbir yere varamayız. Kullandığımız her kaynakta başkalarının da hakkı olduğunu göz ardı ederek hiçbir yere varamayız. Enerji üretimi ile eş zamanlı olarak enerji tasarrufumuzu da artırmak, israfı önlemek, sorumluluk duygusuyla hareket etmek mecburiyetindeyiz. Enerji tasarrufu noktasında tüm vatandaşlarımdan azami hassasiyet beklediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.
"CHP'nin enerji hamlelerimizle ilgili karın ağrısı bir türlü geçmedi"
Türkiye'ye son 22 yılda cumhuriyet tarihinin altın yıllarını yaşatmış bir iktidar olarak enerjide de çok daha büyük hedefler peşindeyiz. Ancak burada bir üzüntümü sizlerle paylaşmak durumundayım. Her biri birer gurur vesilesi olan tüm bu projeleri hayata geçirirken tüm bu önemli adımları atarken açık söylüyorum, milletimizden başka yanımızda kimseyi bulamadık. Muhalefet bu sevinci ve gururu paylaşmaya, buna destek olmaya ne yazık ki yanaşmadı. Nükleer enerji olmuş, doğal gaz keşfi olmuş, yeni boru hatları olmuş, doğal gaz depolama olmuş, petrol kuyuları olmuş. Maalesef bunların hiçbiri muhalefetin gündeminde olmadı. Hidroelektrik santrallerimizden, nükleer enerji tesislerimize, madenlerimizin kullanılmasından petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına kadar hiçbir gayretimize hükümetimize destek vermediler. Doğu Akdeniz'deki sismik arama faaliyetlerimizi bölgedeki rakiplerimizin söylemleriyle eleştiri yağmuruna tuttular. Karadeniz'deki keşfimize her seçim öncesinde doğal gaz buluyorlar diyerek çamur attılar. Gabar'daki petrol keşfimize adeta gölge düşürmek amacıyla akla ziyan argümanlar öne sürdüler. Türkiye'nin Somali'de, Libya'da ne işi var cümlesi bu süreçte muhalefetten en sık duyduğumuz eleştirilerden biriydi. 22 yıl boyunca aktörler değişti, genel başkanlar değişti. Ama muhalefetin, bilhassa Cumhuriyet Halk Partisi'nin enerji hamlelerimizle ilgili karın ağrısı bir türlü geçmedi.
Şimdi çıkmışlar bizi çarşıya, pazara davet ediyorlar. Biz çarşıdan, pazardan gelirken siz gidiyordunuz. Biz siyasi parti olarak çarşıda, pazarda, sokakta muhalefetten çok daha güçlü bir şekilde zaten varız. Halkımızla olan gönül bağımızı bugüne kadar hiçbir zaman koparmadık. Bundan sonra da koparmayız. Burada cevabı verilmesi gereken asıl sorular şunlardır. CHP, Türkiye'nin enerji alanında gurur kaynağı olan projelerini niçin bir kez olsun ziyaret edemedi? Akkuyu santralimizin nerede olduğundan, ne işe yaradığından, enerji arz güvenliğimize nasıl bir fayda sağladığından acaba Sayın Özel'in haberi var mı? CHP'li yöneticilerin ülkemizin enerji yatırımlarıyla ilgili kayıtsızlığının, daha doğrusu bir türlü geçemeyen hazımsızlığının gerçek sebebi nedir? Sayın Özgür Özel, bizi bir yerlere davet etmek yerine önce kendisi Türkiye'nin enerji yatırımlarını bir tanısın. Buraları ziyaret etsin. Fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmaya gayret etsin. Yoksa halka söylediklerinin hiçbir anlamı olmaz ve olmayacaktır.
Biz muhalefetten gelen her türlü yapıcı eleştiriye açığız. Bakınız bundan sonra da samimiyiz. Laf olsun torba dolsun siyasetine de asla prim vermeyiz. Hele hele Gazi Meclis'imizin çatısı altında önceki gün şahit olduğumuz şiddet görüntülerine, kaba kuvvete kesinlikle musamahımız yoktur. Komisyon basarak üyesi dahi olmadıkları komisyonda terör estirerek muhalefet yaptıklarını zannedenler derin bir yanılgı içindedir. Biz yarım asırı bulan siyasi hayatımızın hiçbir döneminde kabadayılığa, zorbalığa ve şehir eşkiyalığına boyun eğmedik bundan sonra da eğmeyiz. Daha önce de dile getirdim, bugün tekrar vurguluyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bölücü örgütün siyasi aparatlarıyla kurduğu ve adına kent uzlaşısı dediği ittifak CHP'yi enfekte etmekte, zehirlemekte, şiddete meyilli hale getirmektedir. CHP'nin bir an önce bu kantin solculuğu alışkanlığından kendisini kurtarmasını ümit ediyorum.