Meme dikleştirme, karın germe ve liposuction işlemlerinin kombinasyonu olarak tanımlanabilecek annelik estetiği uygulamalarının kadınların bedenleri ve dolayısıyla kendilerine olan güvenini geri kazanmalarına yardımcı olabildiğini söyleyen Plastik, Rekonstrüktif, Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Ersan, bu sayede doğum sonrası kadınların kendileri hem fiziksel hem de ruhsal olarak da daha iyi hissettiklerini anlattı. Dr. Öğr. Ü. Ersan, gerçekleştirilen işlemlerin kadının doğurganlığı üzerine olumsuz bir etkisini bulunmadığını ancak zamanlamanın önemli olduğunu söyledi.
Hamilelik ve doğum, karın bölgesinde sarkmalar, kilo alımı, ciltte çatlaklar ve göğüslerde hacim kaybı gibi fiziksel izler bırakabiliyor. Bu konuda çözüm olarak sunulan ve tüm dünyada özellikle son yıllarda daha çok konuşulan “annelik estetiği” konusunda Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif, Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Dr. Mert Ersan, konuyla ilgili önemli bilgiler verdi. Annelik estetiğinin, farklı estetik prosedürlerinin bir arada sunulduğu bir kombinasyon olduğunu anlatan Dr. Öğr. Ü. Ersan, bu noktada kadının ihtiyaçları, genel sağlık durumu gibi birçok noktanın değerlendirilmesi gerektiğinin de altını çizdi.
İŞLEMLER TEK BAŞINA YA DA KOMBİNE ŞEKİLDE UYGULANABİLİYOR
Bu kombinasyonunun içinde, meme, karın, genital bölge ve liposuctionın yer alabildiğini ve kadının ihtiyacına göre de her birinin ya da bazılarının kombinasyonu olarak uygulanabildiğini anlatan Dr. Öğr. Ü. Ersan, sözlerine şöyle devam etti: “Gebelik ve emzirme dönemi sonrasında kadın vücudunda en fazla deformite gözlenen bölgelerin başında meme geliyor. Sıklıkla, halk arasında ‘içi boşalmış’ diye tabir edilen hacim kaybı meydana geliyor. Bu tarz durumlarda sarkma yoksa meme büyütme ameliyatı ya da bir sarkıklık varsa, meme büyütme ile beraber meme dikleştirme ameliyatı yapılabiliyor.”
“KADININ İHTİYAÇLARI BELİRLEYİCİDİR”
“Gebelik ve doğum sonrası kadınların karın ve genital bölgesinde de deformiteler oluşabiliyor” diyen Dr. Öğr. Ü. Ersan, “Doğumdan sonraki dönemde karın cildinde sarkmalar, çatlaklar veya fazlalıklar meydana gelebiliyor. Ya da özellikle sezaryen doğum sonrasında karın bölgesinde cilt toplanması yaşanabiliyor. Bu durumda karın germe ameliyatı da annelik estetiğine dahil edilebilir. Bunun yanında özellikle pubik bölgede, basenlerde ya da bel çevresinde oluşabilecek yağ artışları için de liposuction işlemi uygulanabiliyor. Genital bölgede ise vajinanın genişlemesine bağlı deformiteler ve genital dudaklarda bozulmalar meydana gelebiliyor. Bu durumda da uygun cerrahi çözümler mümkün.” diye konuştu.
“AMELİYAT İÇİN DOĞUMUN ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMESİ GEREKİYOR”
Ameliyat için acele edilmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr.Ü. Ersan, “Kadın vücudu mucizelerle doludur. Dolayısıyla, doğumdan sonraki dönemde birçok deformite toparlıyor. Bu noktada sabırlı olmak gerekiyor. Bir müdahalede bulunacaksak bile, mutlaka doğumun üzerinden bir yıl geçmesi gerektiğini söylüyoruz. Eğer kadın emziriyorsa emzirme bittikten sonra bir yıl geçmesinde yarar var” ifadelerini kullandı.
“KADININ DOĞURGANLIĞI ETKİLENMİYOR”
Dr. Öğr. Ü. Ersan, annelik estetiğinden önce sağlıklı yaşam tarzı benimsemenin ve ideal kiloya ulaşmanın önemine vurgu yaparken, bu operasyonların doğurganlık üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını belirtti. Dr. Ersan şöyle konuştu: “Beklenmesi gereken süre geçmiş, ideal kiloya ulaşılmış, düzenli olarak aktif spor yapıyoruz ve sağlıklı besleniyoruz. Bunlara rağmen geçmeyen deformiteler varsa, o zaman annelik estetiğini öneriyoruz. Ama öncelikle sağlıklı yaşam periyodunun oturması gerekiyor. Bu ameliyatlar kadının doğurganlığına zarar veren işlemler değil. Ancak, bu ameliyatların yapılma sebebi zaten gebelik sürecinin vücutta yarattığı deformiteler. Yani tekrar hamile kalırsanız, memelerde tekrar şekil bozukluğu olabilir, karın sarkabilir, genital problemler meydana gelebilir. Bu yüzden, daha kalıcı sonuçlar elde etmek amacıyla bu ameliyatları genellikle hamilelik ve emzirme sürecini tamamlamış, ileri dönemde tekrar çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlara öneriyoruz.”
KOMBİNE AMELİYAT SONRASI İYİLEŞME SÜRECİ
Birden fazla estetik müdahalenin tek bir ameliyat altında yapılmasının hasta için avantajlı olduğunu belirten Dr. Öğr. Ü. Ersan estetik ameliyatlar sonrası iyileşme süreci hakkında da bilgi verdi: “Kombine bir işlem genellikle 1-2 gün kadar hastanede yatış gerektiriyor. Ameliyat sonrası ilk birkaç gün biraz zor geçiyor, çünkü anestezi alıyoruz ve vücutta bir yorgunluk meydana geliyor. Baş dönmesi, bulantı, kusma gibi durumlar olabiliyor, ancak üçüncü günden sonra hızlı bir iyileşme süreci başlıyor. Birinci haftadan sonra hasta normal işlerine geri dönmeye başlıyor ancak tüm etkilerin geçmesi altı haftayı bulabiliyor. Ameliyat kararını vermek hasta için kolay olmasa da kombine işlemler aynı ameliyatta yapılabiliyor. Tek anestezi altında, tek ameliyat ve tek iyileşme periyodu hastanın birçok deformitesinden kurtulmasını sağlıyor. Ancak bu, ameliyat süresini uzattığı için iyileşme dönemi biraz daha zor olabiliyor.”
“İŞLEMLERİN DOĞRU ZAMANDA VE DOĞRU KİŞİYE UYGULANMASI ÖNEMLİ”
Dr. Öğr. Ü. Mert Ersan, son olarak kombine estetik ameliyatların her hasta için uygun olmadığını belirterek, doğru hasta seçiminin önemine dikkat çekti. Hastanın genel sağlık durumu, sigara kullanımı ve ek hastalıkların varlığının ameliyatın risklerini artırabileceğini ifade eden Dr. Öğr. Ü. Mert Ersan, “Kombine ameliyatlar her hasta için uygun değil. Hastanın genel durumu, sigara kullanımı gibi faktörleri göz önünde bulundurarak ameliyat kararını vermek gerekiyor. Ameliyat süresinin uzaması pıhtı atma riski gibi durumları artırabiliyor, bu yüzden sigara içen hastalarda dikkatli olmamız gerekiyor. Ameliyat sonrası iyileşmenin sorunsuz olması için de sigarayı bırakmak çok önemli. Nikotin, damarları etkileyerek kan akışını bozuyor ve yara iyileşmesini zorlaştırıyor. Obezite de iyileşme sürecini olumsuz etkileyen faktörlerden biri. Bu yüzden, ameliyat öncesinde ideal kiloya ulaşmak ve sağlıklı beslenmek oldukça önem taşıyor.”