​YAŞAMAK ORALARDAKİ İSE, BİZİMKİNE NE DEMELİYİZ!

Fehmi KETENCİ 03 Eki 2023

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Yaklaşık on iki gün süren bir iş seyahatim nedeniyle Ege kıyıları bazı bölgelerinde dolaşmak durumundaydım.

      Yaklaşık on iki gün süren bir iş seyahatim nedeniyle Ege kıyıları bazı bölgelerinde dolaşmak durumundaydım. O bölgede sürekli hareket haljnde olmam nedeniyle bir yerde fırsat bulup yazı yazabilecek durumda olamayacağımı biliyordum. Tahmin ettiğim gibi oldu. Yazmak istesem bile sürekli hareket halinde olmam nedeniyle bilgisayar başına geçip yazı yazamazdım da.

      Yazı yazamazdım ama işimin peşinde koşarken oralardaki yaşamla ilgili çok şey gözlemleyebildim. 

      Kuşadası ve Söke dolaylarıda on gün kaldım. Orada olduğum sürece o malum Kuşadası 26. Altın Güvercin Beste Yarışması’nın Final Günü ve Gecesi’ne denk gelmiştim. Yarışma Finali’nin olduğu pazar gecesi orada olmama rağmen yarışmayı izlemeye gidemedim. Kuşadası’nın bazı önemli iş adamlarıyla birlikteydim. Sohbetimiz sırasında yarışmadan söz edilmedi, ben de fazlaca üstelemedim. 

      Kuşadası Ege’nin çok güzel, büyük bir ilçesi olduğu kadar, tüm Avrupa’da bilinen turizm ve tatil merkezlerinden biridir. Bilinen bu özellikleri Kuşadası’na oldukça fazla değer katıyor. En bilinen tanınırlığı, Akdeniz’in en önemli en büyük kruvaziyer gemi turizmine ev sahipliği yapan limanlarından birine sahip olmasının yanı sıra; güzel sahilleri, koyları ve görkemli kumsalları ile özellikle yabancı turistlerin ziyaret tercihlerinde öncelikle seçilen turizm merkezlerinden olmasıdır.. Ve tabii ki; 26 yıldır başarıyla yürütülen Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması da, Kuşadası’nın adından övgüyle söz edilen önemli festivallerinden birine ev sahipliği ediyor olmasıdır. Ayrıca yerli ve yabancıların geldiklerinde mutlaka ziyaret etmeden gidemedikleri Kuşadası Belediyesi Doğa Koruma Parkları ilginç ve mutlaka görülmesi gereken önemli yerlerdendir. Daha önceleri birkaç kez gittiğim bu parklardaki doğal güzelliğin yanı sıra, özellikle karpuzsever domuzlar ve domuz ailleleriyle, parkı ziyaret için gelen yerli, yabancı ziyaretçiler arasındaki sıcak iletişimler görülmeye değer.

      Gelelim konumuza;  

      2023 yılının ilk üç çeyreğinde yaşanan; çeşitli bölelerdeki sel felaketleri, orman yangınları, bir önceki yıldan 2023’e devredilen ekonomik istikrarsızlığın yansımalarına dayalı dar gelirliye bırakıllan büyük miras pahalılık, yeni yılla birlikte eklenen doğal ve dolaylı vergilerin enflasyonun etkisiyle de toplumun üzerine yüklenilenleri tam bir kabus gibiydi. 2023 geride bıraktığı üç çeyreğinde yaşatıklarıyla akıllardan kolay kolay silinemeyecek önemli izler bıraktı. Varolan duruma, dolar ve avro gibi iki başaktör dövizlerin büyük olumsuzlukları da eklenince dar gelirlinin üzerine çöken geçim sıkıntıları dayanılacak gibi olmanın çok daha ötesine doğru hızla koşar adam gitti, gidiyor. 

      Tüm bunları getirdikleriyle kalmadı 2023 yılının toplum üzerine yükledikleri. Bu arada ülke üzerine zaman zaman tüm olumsuzluklarıyla ağır yükler bırakan sel felaketleri yagınlar ve en beteri büyük can ve mal kayıpları yaşatan depremler, sarsılan, dara giren ekonomiyi, yansıyan olumsuzluklarıyla iyice dayanılmaz hale getirdi. Bu arada seçim sonrası düzeleceği beklentileri gerçekleşemedi, iyice darda olan dar gelirliye pek bir rahatlama da getirmedi. Geçim derdi daha da sıkıntılı bir seyir izlemeye başladı. 

      Ücretlerdeki tıkanıklık, dar gelirlinin artan şikayetleri, özellikle işçi emeklilerinin durumu iyice bilinmeyenlere teslim edilmiş gibiydi.. Beklentiler dağ gibiydi ama, giderek azalan umutlar iyice karamsarlık yaratıyordu. Tam bir bilinmezlik karmaşası vardı. Toplumun büyük çoğunluğu hala bütçedeki açığın nasıl kapatılacağının yarattığı olumsuz ortamların karamsarlığıyla boğuşadurduğu bir ortamın bilinmezliğine sıkışmış durumdaydı. 

      Ücretliler aldıkları borçlardan besleniyor, dar gelirli sıkıntıda, nakit yok, toplumun büyük kesimi bankalardan alabildikleri ihtiyaç kredilerinden medet umuyor. Asıl büyük sıkıntı ise; toplumun büyük çoğunluğu, mutfağını döndürebilmek, tencere kaynatabilmek için satın alabileceği temel tüketim maddeleri ihtiyaçlarını ellerine tutuşturulan banka kredi kartları ile satın alabiliyor. Giderek kabaran, ödenemeyen kredi kartı borçları büyük bir çaresizlik ortamının büyümesine yol açıyor. Bankalara ödenemeyen kredi kartı boçları çığ gibi büyüyor, bankalar ile kredi kartı borçluları arasındaki kart uyuşmazlıkları mahkeme kapılarına dayanmış durumda. Varılan bu durum, özellikle kabaran ve ödenemeyen kredi kartı boçları dar gelirlinin desteği olan bu kapıyı da kapayacak gibi görünüyor. 

      Bu arada ihtiyaç kredileri ve kredi kartı ile ihtiaçlarını gidermeye çalışanlara bir darbe de bankalardan geldi. Geçtiğimiz ay sonu itibarı ile tüm bankalar; Avans Hesap (kredili Mevduat hesabı), Aylık akdi faiz oranlarını %4,02, gecikme faiz oranlarını %4,32 olarak güncellediklerini tüm müşterilerine bildirdiler. Bu artış da alışveriş için yoğun şekilde avans hesap, kredi kartı kullananlar ıçin bir başka sıkıntı yaratacak gibi görünüyor.

      Dar gelili sıkıntılı bir dönemin derinliklerine doğru hızla yol alıyor. 

      On günlük Kuşadası ve Söke seyahatlerim sırasında birçok yeri dolaştım. Oralardaki fiyat hareketlerin gözlemledi. Adına tatil yöreleri de dediğimiz bu bölgelerde olanlar için söylenecek tek şey oralarda yaşam standartları farklı bir kesim için dizayn edilmiş gibi. İyice uçmuş. Oralarda yaşam standartları toplumumuzdaki çok az bir kesimin standartlarına uydurulmuş, dahası rakamlar daha çok dolar ve avro seviyelerine göre düzenleniyor.. 

      Bu iş gezi olarak gittiğim Ege bölgesi seyahatim sırasında birçok şeyi gördüm yaşadım ve aklımda kalıp etkilendiğim gördüklerimi ileriki yazılarımda buraya aktaracağım. Az önceki bir cümlede kısaca ifade etmeye çalıştığım gibi oralardaki yaşam toplumumuzu çok az bir kesiminin standartlarına uydurulmuş, daha doğrusu mali güçünü dolar ve avro ile ölçümleyen çok az bir kesimin standartlarına göre dizayn edilmiş bir yaşam biçimi geçerli oralarda. 

      Bir an uzun uzun düşündüm “oralardaki yaşam ise, bizimkine ne demeliyiz.”

      Şimdilik bu kadarını aktaralım. Gelecek yazımıza Ege seyahatimizden arta kalanlara devam edeceğiz.