ŞİRKETLERDE TASFİYE SÜRECİ VE VERGİLEME

Bora YARGIÇ 08 Ara 2023

Bora YARGIÇ
Tüm Yazıları
Şirketlerin kuruluşu ve faaliyetlerinin yürütülmesinde esas görev yönetim kurulu ya da şirket genel müdürlerine aittir.

Bir şirketin ana gayesinin kar elde etmek olduğunu ve şirket ana faaliyetini ortaklarının koydukları sermaye ile yürütmekte olduklarını önceki yazılarımda belirtmiştik. 

Şirketlerin kuruluşu ve faaliyetlerinin yürütülmesinde esas görev yönetim kurulu ya da şirket genel müdürlerine aittir. 

Şirketin kuruluşu gibi sona ermesi de Türk Ticaret Kanunu ile veya esas sözleşmelerinde belirtilen sona erme sebeplerinden biri gerçekleşmesi durumunda gerçekleşir. 

Şirketlerin ana faaliyetine son vermesi ve tüzel kişiliğin sona ermesi sonucunda tasfiye sürecine girmesi de sona ermenin hukuki ve doğal bir sonucudur. 

Ancak şirketin faaliyetlerinin sona erdirilmesinde, tasfiyesinde genel görev ve sorumluluk tasfiye memurlarına aittir. 

Tasfiye memurlarının görev ve sorumlulukları çerçeve ve esas itibariyle Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. 

Konuya vergi mevzuatı açısından bakarsak Kurumlar Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nda ayrıca düzenleme yapılmıştır.

Şirketlerin sona erme ve tasfiye sürecini ve bu süreçteki vergilendirmeyi ve tasfiyede önemli rol oynayan tasfiye memurlarının sorumluluklarına bugünkü yazımızda bir göz atalım. 

1. TÜRK TİCARET KANUNU YÖNÜNDEN TASFİYEYE İLİŞKİN HÜKÜMLER

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre tasfiye; 

“Tüzel kişiliği haiz şirketlerin fesih ve infisahı üzerine, şirket mevcutlarının, alacaklarının ve borçlarının tayin ve tespiti ile alacaklarının tahsil, mevcutların nakte tahvil edilerek, kanun ve ana sözleşme hükümlerine göre dağıtılmasını temin eden muamelelere tasfiye denir” olarak tanımlanmıştır.

1.1 Tasfiyenin Başlangıcı

Tasfiye, yetkili organların karar alması ve bu kararın ticaret siciline tescili ile başlar. 

Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. 

Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar

Tasfiye haline girme sürecini ilgilendiren karar genel kurul tarafından alınmalıdır. Şirketin tasfiyesinin onaylanması, bir tasfiye memurunun atanması, şirket ticaret unvanının önüne “tasfiye halinde” ifadesinin eklenmesi, tasfiye işlemlerinin yürütüleceği adresin belirlenmesi, şirket alacaklılarına duyuruların yapılması gibi işlemler genel kurul sırasında ele alınması gereken konulardır.

Şirket genel kurulunca tasfiye kararının verilmesi ve bu kararın ticaret siciline tescil ettirilip ilan edilmesinin ardından esas mukavelede belirlenen ya da daha sonra Yönetim Kurulu’nca seçilen tasfiye memurları şirketin gayesini fesih gayesine yöneltirler. 

Esas mukavele veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru tayin edilmedikçe tasfiye işleri ortaklar kurulu tarafından yürütülür. Genel kurul tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirdikten sonra tasfiye memurları tasfiye gayesine uygun şekilde şu görevleri yerine getirir.

1.2 Tasfiye Memurunun Yapacağı İşler

1.2.1 Koruma Önlemleri Almak:

Tasfiye memuru göreve başlar başlamaz, şirketin bütün mal ve haklarının korunması için basiretli bir iş adamının alması gereken önlemler ne ise o önlemleri almak ve tasfiyeyi en kısa sürede sonuçlandırmak zorundadır (TTK.m.286).

Tasfiye memurları Vergi Usul Kanunu’nun 168. maddesi gereğince 1 ay içinde tasfiyenin başladığını vergi dairesine bildirirler. Tasfiye memurunun bu bildirim yükümlülükleri Vergi Usul Kanunu’nun 162. maddesine göre vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam eder. Ayrıca tasfiye kararının Sosyal Sigortalar Kurumu ve Çalışma Bakanlığı’na da bildirilmesi gerekmektedir. 

Tasfiye memurları şirket adına düzenleyecekleri bütün belgelere “tasfiye halinde...... şirketi” ibaresini koymak zorundadırlar. Tasfiye memurları görevlerini üçüncü kişilere devredemezler, ancak bazı belirli iş ve muamelelerin ifası için üçüncü şahısları tevkil edebilirler. Şirketi temsil yetkisi tasfiye memuruna aittir.

1.2.2 Envanteri ve Bilançoyu (Başlangıç / Açılış Bilançosu ) Hazırlamak ve Sunmak 

Tasfiye memuru şirketin tasfiyenin başlangıcındaki hal ve durumunu inceleyerek buna göre envanterini ve bilançosunu ortaklar kurulunun katılımı ile hazırlar. Tasfiye memurları gerek görürlerse şirket mal ve haklarının değerini belirlemek üzere bilirkişi görevlendirirler. 

Tasfiye memurları hazırladıkları bilanço ve envanteri murakıp raporuyla birlikte genel kurula onanmak üzere sunar. Bunun dışında tasfiye memurları, genel kurula tasfiye döneminin uzaması sonucunda yeni dönem için kendileri (tasfiye memurları) tarafından hazırlanan ara bilançoların onayı için toplantıya davet edebilir. 

En son olarak, açılış envanteri ile bilançosu genel kurulun onayından çıktıktan sonra şirketin tüm malları ile defter kayıt ve belgelerine tasfiye memuru tarafından el konur. 

1.3 Tasfiye Sırasında Memurların Görevi ve Yapılacak İşler

-Defterleri Tutma Görevi:

Tasfiyenin gerektirdiği her türlü defterleri tutmak tasfiye memurlarının görev ve sorumluluğundadır 

-Alacaklılara Davet:

Şirket defterlerinde adresleri belli olan alacaklılara taahhütlü mektupla şirketin infisahı bildirilir ve alacaklarını beyana çağırılır. Ayrıca adresleri belli olmayan ve muhtemel alacaklılar için Ticaret Sicil Gazetesine ilan yapılır.

-Aktiflerin Paraya Çevrilmesi (Satış):

Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa ve ortaklar kurulu aksine bir karar almamışsa, tasfiye memurları menkul ve gayrimenkul malları ve hakları, kısaca aktifleri ayrı ayrı veya gruplar halinde pazarlık suretiyle satabilirler. 

Tasfiye memuru, teklif almak, değer tespiti ve ilan yaptırmak konularını şirket lehine olacak şekilde düşünmelidir.

-Borçların Ödenmesi:

Vadesi gelmiş borçlar tasfiye memurunca ödenir. Vadesi gelmemiş borçlar iskontonun düşülmesi suretiyle vade beklenmeden ödenebilir. Alacaklılar bu ödeme şeklini kabul etmek zorundadırlar. Ayrıca alacaklı oldukları belli olanlar beyanda bulunmazlarsa, bunlara ait alacakların tutarı ve eğer iskonto düşülmek suretiyle ödenmemişse şirketin henüz vadesi gelmemiş borçları ile ihtilaflı borçlarının karşılığı ilgililer adına notere tevdi olunur. 

Bunun yanında lüzum halinde ortakların ödememiş oldukları sermaye kısımları tasfiye memurlarınca ortaklardan istenebilir.

-Tasfiyeden Elde Edilen Paralar:

Tasfiye sonucunda alacakların tahsili, aktiflerin satışı sonucunda elde edilen paraların Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince Merkez Bankasına veya muteber bir bankaya yatırılması gerekmektedir.

1.4 Tasfiye Sonunda Yapılacak İşler:

1.4.1. Kesin (Son) Bilançonun Düzenlenmesi ve Sunulması:

Tasfiye memurunun kesin bilançoyu düzenledikten sonra ortaklar kurulunu toplantıya çağırarak bilançoyu genel kurulunun onayına sunması gerekir. Bilanço, genel kurulca kabul ve onanmadan tasfiyeden sonra kalanların dağıtımına geçilemez.

1.4.2. Tasfiye Payı Dağıtımı:

Kalan mevcut (şirketin borçlarından sonraki tasfiye payı) ortaklar arasında ödedikleri sermayeler oranında dağıtılır. Ana sözleşmede veya genel kurul kararında özel bir hüküm varsa dağıtımda o hükme uyulur. 

Her türlü amme alacakları ödemeden veya ödemek üzere ayrılmadan önce tasfiye sonunda elde edilen miktar dağıtılamaz.

1.4.3. Terkin ve İlan:

Tasfiye payları ortaklara ödendikten sonra, tasfiye memurları şirket unvanının ticaret sicilinden silinmesi için ilgili Ticaret Sicil Memurluğuna müracaat ederler. Tasfiye usulüne uygunsa şirket unvanı sicilden silinir, terkin ve ilan edilir.

Ticaret sicilinin terkin ve ilan işleminden sonra terkin ilanını içeren iki adet gazete Ticaret Bakanlığı’na verilir. 

1.4.1 Defter ve Belgelerin Saklanması:

10 yıl süreyle saklanmaları zorunlu olduğundan defter ve belgelerin hangi notere tevdi edileceğinin tespiti bakımından ticaret mahkemesine müracaat edilir. Tespit edilen notere defterler tevdi edilir.

2. KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN TASFİYEYE İLİŞKİN HÜKÜMLER

2.1 Tasfiye Dönemi:

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesine göre her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur. Tasfiye kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.

Tasfiyenin başladığı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiyeye girdiği tarihten başlar ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder.

2.2 Tasfiye Beyannamesi:

Tasfiye beyannameleri, tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin sonundan itibaren hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar, tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesi ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilir.

Verilecek olan beyannamelere, bilanço ve gelir tablosu ile tasfiye bilançosuna göre ortaklara dağıtılan paralar ve diğer değerlerin ayrıntılı bir listesi eklenir.

2.3. Tasfiye Halinde Geçici Vergi Uygulaması:

217 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde işi bırakma veya tasfiye hallerinde işin bırakıldığı veya tasfiyeye girildiği tarihe kadar olan sürenin ayrı bir vergilendirme dönemi olarak sayılacağı belirtilmiş olup, bu kapsamda firmalar tasfiyeye girdikleri tarihi ihtiva eden geçici vergi dönem kazançları üzerinden geçici vergi ödeyecekler, bu dönemden sonra ise geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir.

Tasfiye döneminde, şirket varlıklarının paraya çevrilmesi, alacaklarının tahsili, borçların ödenmesi ve artan kısmın paylaştırılması esastır. Bu nedenle, tasfiyeye giren kurumlar, tasfiye döneminde geçici vergi ödemeyeceklerdir. Bununla birlikte, kurumların tasfiye ile ilgili faaliyetleri dışında ticari faaliyette bulunmaları veya tasfiyeden vazgeçmeleri halinde, bu tarihten itibaren geçici vergi mükellefiyeti doğacaktır.

Diğer taraftan geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı dönemi içeren kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir.

2.4. Tasfiye Karı ve Servet Değeri:

Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı tasfiye karıdır. Tasfiye karı, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır. Tasfiye karı hesaplanırken:

- Ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemeler tasfiyenin sonundaki servet değerine;

- Mevcut sermayeye ilaveten ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar tasfiye döneminin başındaki servet değerine; eklenir.

2.5. Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu:

Tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için İcra İflas Kanunu'nun 207. maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı Kanun'un 206. maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamazlar. Aksi takdirde bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Yukarıda belirtilen vergiler ile tasfiye işlemlerinin incelenmesi sonucu tarh edilecek vergilerin asılları ve zamları, tasfiye sırasında dağıtım, devir, iade veya satış gibi yollarla kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan ya da tasfiye kalanı üzerinden kendisine paylaştırma yapılan ortaklardan da aranabilir. Ortaklardan tahsil edilmiş olan vergi asılları için ayrıca tasfiye memurlarına başvurulmayacağını hatırlatalım.