İşte Ege’nin en büyüleyici zamanı, sarı yaz dönemi başladı. Şehrin kaosundan uzak, kalabalıktan uzak, hatta başlayan sonbahar yağmurlarından da uzak harika bir dönem. Yaz tatili bir yana eylül ile ekim arası geçen dönem bir yana. Her ne kadar aklım her gün başka sanatçının sahne aldığı Açık Hava Konserleri’nde olsa da bu yaz Muğla’nın incisi Datça’nın kokusunu dolu dolu içime çektim. 

Sarı yaz, havanın, denizin, oksijenin en güzel olduğu dönemi simgeliyor. Yerli halk, bebekli aileler ve emeklilerin keyfini çıkardığı bu harika dönemde tekne turları içinde en güzel zaman. Kalabalıkların evine döndüğü, sahillerin ve kafelerin daha sakinlediği şu günlerde siz de tatil planı yapıyorsanız Datça’yı ziyaret etmeyi rotanıza ekleyebilirsiniz. Yazın kalabalıktan adım atamadığımız plajların keyfi şu anda anlatılamaz güzellikte. Her köşesi begonviller ile kaplı Datça'nın daracık sonu denize çıkan sokaklarında kaybolmanın verdiği huzur ruhunuzu ele geçiriyor. Deniz sonrası öğle uykuları, bol kahkahalı beş çayları, uzun uzun yapılan sohbetleri, iyi dileklerin ve huzurun mevsimi…

Eskiden kimsenin bilmediği ama artık sosyetik, gözde beldelerden biri olan Palamutbükü, bu yaz en yoğun ve en pahalı dönemini yaşadı. Şu an size sakin, huzurlu, çarşaf gibi denizi ve içimi ısıtan güneşi ile Palamutbükü’nden anlatıyorum sarı yazı. Bence yaz tatili kesinlikle eylül ayında yaşanmalı. Hepinize sarı yazın göbeğinden kucak dolusu sevgiler…