GRUP ŞİRKETİNE MASRAF DAĞITIMI - COST ALLOCATION

Bora YARGIÇ 30 Oca 2024

Bora YARGIÇ
Tüm Yazıları
Günümüzde, Grup içi şirketler veya şirket grupları ile yaygın olarak karşılaşıyoruz.

Yazımın konusunu oluşturan, Grup içi hizmetler ile ifade edilen ana şirketin veya gruba bağlı şirketlerden birinin diğerlerine verdiği yönetim, koordinasyon, kontrol ve benzeri hizmetlerdir.

Bu kapsamda, yasal vergi mevzuatı uyarınca grup şirketleri arasında gerçekleştirilen idari yönetime "Management Fee", masraf paylaşımlarına "Cost Sharing", masraf dağıtımlarına "Cost Sharing" olarak adlandırıyoruz.

Bu ve benzeri adlar altında hesaplanan işlem tutarlarını da “Grup İçi Hizmetler” olarak değerlendiriyoruz.

 

Gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki holdingler veya grup şirketleri olarak faaliyet gösteren şirket merkezlerinden, grup şirketlerine verdikleri hizmetler ya da masraf yansıtmaları, Kurumlar Vergisi Kanununda önemli maddelerden biri olan Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı kapsamında inceleniyor.

Söz konusu belirttiğim işlemler transfer fiyatlandırması mevzuatı kapsamında değerlendirildiği için bu işlemlerin de Transfer Fiyatlandırması mevzuatı ve yasal tebliğler uyarınca kanuna aykırılık teşkil etmemesi gerekiyor.

Ana merkezden grup şirketlerine masraf dağıtımı yapılması "Cost Allocation" hususuna ilişkin vergisel düzenleme ve değerlendirmelere bir göz atalım.

 

COST ALLOCATION - MASRAF DAĞITIMI

Ana merkezden grup şirketlerine masraf dağıtımı yapılması, uluslararası şirket yapılanmalarında sıkça rastlanan bir uygulama olup, yurt dışından masraf dağıtımı şeklinde yansıtılan bedeller vergilendirme açısından genel olarak serbest meslek faaliyeti olarak nitelendirilmektedir.

 

Örneğin İngiltere mukimi grup içi yurt dışı bir şirketten masraf dağıtımı-cost allocation yapılması durumunda konuyu inceleyelim.

 

Serbest meslek faaliyeti, İngiltere ile Türkiye arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının 14. maddesinde belirlenmiştir.

 

Özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici ve öğretici faaliyetleri, bunun yanı sıra, doktorların, avukatların, mühendislerin, mimarların, dişçilerin, muhasebecilerin bağımsız faaliyetlerini ve özel mesleki bilgi ve maharet gerektiren diğer faaliyetler şeklinde tanımlanmaktadır.

 

Diğer yandan söz konusu anlaşmada serbest meslek kazancının; İngiltere mukimi kurumun Türkiye’de bu faaliyetleri icra etmek için sürekli kullanabileceği bir sabit yere sahip olması veya Türkiye’de, söz konusu faaliyetleri icra etmek amacıyla, 12 aylık herhangi bir kesintisiz dönemde, bir veya birkaç seferde 183 gün veya daha fazla kalması durumunda Türkiye’de vergilendirileceği ifade edilmiştir.

 

Hizmetin birden fazla personel aracılığı ile verildiği durumlarda 183 günün tespitinde ise kişi x gün sayısı dikkate alınacaktır.

 

Bu şekilde yapılacak hesaplama sonucunda vergileme hakkının Türkiye’de olduğu diğer bir ifade ile Türkiye’de 183 günden fazla kalındığı durumlarda, uygulanacak olan kurumlar vergisi tevkifatı oranı yüzde 20 olacaktır.

 

Aksi takdirde söz konusu serbest meslek kazancı Türkiye’de vergilendirilmeyecek ve dolayısı ile kurumlar vergisi stopajı uygulanmayacaktır.

 

Bununla birlikte, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kurumlar vergisi stopajının uygulamasına yönelik anlayışı, 12 aylık kesintisiz dönemde 183 günlük sürenin aşılıp aşılmayacağının önceden belirlenemeyecek olması sebebi ile 183 günlük süreye dikkat edilmeksizin her ödemede stopaj kesintisinin yapılması, 12 aylık sürede 183 günlük sürenin aşılmadığı durumlarda ise ödenen stopajın iade edilmesi şeklindedir.

 

Ancak, 183 günlük sürenin aşılmayacağının önceden belli olduğu durumlarda stopaj kesintisi yapılmasının gerekli olmadığı düşüncesindeyim.

 

Yurt dışı merkezli grup içi servis anlaşmalarında insan kaynakları danışmanlığı, güvenlik danışmanlığı, yönetim danışmanlığı, sigorta, finans gibi konularda hizmetler ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları çerçevesinde serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmektedir.

 

Ancak son dönemlerde Maliye Bakanlığı masraf yansıtması bedellerini gayri maddi hak olarak da değerlendirebilmektedir.

 

Söz konusu uygulamada Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının “Gayri Maddi Hak Ödemeleri” başlıklı madde metnindeki bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı ifadesinden yola çıkılmış ve verilen hizmetin başlangıç ve bitişinin tanımlanmadığı, harcanan zamana göre ücretin belirlenmediği durumlarda alınan hizmet, bilgi ve deneyimlerin kullanma hakkı olarak kabul edilmiştir. (19.03.2001 tarih ve B.07.4.DEF.0.34/3894-4518 no’lu mukteza)

 

Nitekim Bakanlığın vermiş olduğu bu görüş Danıştay tarafından da kabul görmüştür. (Danıştay Vergi Dava Daireleri E2006/219, 2006/261 sayılı karar) Söz konusu ödemenin gayri maddi hak olarak değerlendirilmesi durumunda ise ödeme yüzde 20 oranında kurumlar vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır.

 

Ancak ilgili ülke ile Türkiye arasında imzalanan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması var ise bu oran yüzde 10 olarak sınırlandırılabilecektir.

 

Gelir İdaresinin görüşünde yer verildiği üzere hizmet bedelinin spesifik olarak ortaya konulmadığı durumda söz konusu hizmetin gayri maddi hak bedeli olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz.

 

 

GRUP İÇİ MASRAF DAĞITIMI FATURALARI GİDER YAZILIR MI?

 

Konuyu kurum kazancının tespit edilmesinde gider olarak dikkate alınıp alınama olarak da değerlendirelim.

 

Belirtmiş olduğumuz yurtdışı grup içi masraf dağıtımına ilişkin, söz konusu ödemelerin tabi tutulacağı kurumlar vergisi tevkifatı oranının belirlenmesinden farklı olarak, bu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için;

 

-          Hizmetin fiilen alınmış olması,

 

-          Hizmetin emsaline uygun olarak fiyatlandırılması,

 

-          Hizmetinin niteliğinin yazılı bir sözleşme ile belirlenmiş olması,

 

-          Verilen hizmete ilişkin detaylı bilgi ve gerekli dökümanların sağlanmış olması gerekmektedir.

 

Bu şartların yerine getirilmediği durumlarda ödemeler ister serbest meslek kazancı isterse gayri maddi hak bedeli olarak değerlendirilsin, gider olarak kabul edilmemesi riskinin bulunduğunu hatırlatmakta fayda görüyoruz.

 

Yukarıda yer verilen açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere masraf yansıtmaları genel olarak serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmekle birlikte Gelir İdaresi tarafından son dönemlerde verilen görüşlerde söz konusu ödemeler gayri maddi hak değerlendirilmekte ve bu ödemelerin vergileme esasları bu değerlendirme doğrultusunda belirlenmektedir.

 

Eğer işletmenizde ve bulunduğunuz şirkette Grup içi Masraf Dağıtımı - "Cost Allocation" a tabi fatura ve ödemeler söz konusu ise, bu ödemelerin ne şekilde vergilendirileceğinin tespit edilmesi amacıyla konuya ilişkin tereddütlü hususların giderilmesi amacıyla Gelir İdaresinden görüş alınmasının uygun olacağı kanaatindeyiz