ANLIYORUM AKLINDAN GEÇENİ!

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları

Uzun yolda gidiyorum.

Yolda düşünmek için ne kadar güzel saatler. 

İnsanlar aklıma geliyor, gelenlerin hepsini tek tek tanıyorum.

Akıllarından ne geçiyor tek tek biliyorum.

Kalpleri ne için atıyor tek tek biliyorum.

İnsanları anlamak bilmek iyi bir şey değil ki Funda diyorum.

Hikaye 1;

Yazlık evimde taş yuvarlanmış, su gideri bozulmuş, gitmek, o kayaları kaldırmak, su giderini yapmak lazım diyorum.

Malın mı var, derdin var diyor.

Çok yaşlı, çocuğu olmamış adam, 2 yazlık olmak üzere, 6 evi var eşek yükü parası var, ama kimseye verecek 1 dilim ekmeği yok. 

Malın varsa, eh o zaman derdin varsa sen niye biriktirdin diyemiyorum.

Sesinden, tonlamasından, kurduğu cümleden anlıyorum.

Anlıyorum aklından geçeni.

Hikaye 2;

Dertleşme değil ama öylesine konuşuyoruz, yokluyor beni aslında, konunun etrafında güya çaktırmadan dolaşıyor, dert evim ne durumda, param ne durumda onu bilecek.

İmtihan dünyası diyor, ölüm var diyor, dünya malı dünyada kalır diyor.

Aklı sıra beni bu söylediğinin içine düşürecek ve kederlendirecek.

Sabahtan akşama kadar para kovalıyor, kira vermiyor onun bunun evinde kalıyor, yeme içme masrafı sıfır, kimseye verecek 1 bardak suyu yok, daha 1 dilim ekmeğini yiyen yok.

EH o zaman, dünya malı dünyada kalacak ise.

İmtihan dünyası ise, imtihandan parasız mal mülk edilmeden geç diyemedim.

Sen niye herkesin sırtında gezerek, çakal gibi para kovalıyorsun, olmayan sermayeni yaratmak için beleş bedava yaşıyorsun diyemedim.

Kurduğu cümleden anlıyorum.

Anlıyorum aklından geçeni.

Hikaye 3;

Kan bağı anlamında çok yakının.

Oğlu, her hafta sonu bir yere gidiyor, öyle gitti böyle gittiler, diyerek atıp tutuyor.

Ve oğlu orada ev alıyor, anası saklıyor, kimden sağlayacağını iyi bilmiyor.

Tanıyorum onu kalbi fesat, herkesi nazarı değecek bilir, nazarın ta kendisi gibidir ondan iyi bilir.

Anlıyorum aklından geçeni.

Uzaktan tanıdıklarında sıkıntı yok, yakından tanıdıkların da sıkıntı var.

Çevrendekiler.

Zorunlu bir araya geldiklerin.

Ekonomi böyle iken, mal mülk davası sabah akşam insanların ağzından düşmezken.

Herkes birbirini parasını ve malını mülkünü kovalarken.

Hayat işte.

İstediğin kadar ağaçlarına sarıl, onlarla dertleş, arkadaş ol.

İnsanlara maruz kalıyorsunuz.

Harcamaya kıyamadığım çocukluk günlerim ne kadar temizmiş.

Paranın çok olmadığı, insanlığın yok olmadığı zamanlardı.

Her çocuğun içinde başka çocuğa yer olan zamanlarda büyüdük.

Ne ara bu kadar fesat, ne ara çıkarcı ve ne ara bu kadar sinsi olduk bilmiyorum.

Çok hasarlanmış insanlar, hasar büyük yani.

Yüreklerimizin, iki dirhem bir çekirdek olduğu zamanları çok ararız.

 

 

Funda'nın aklındakiler…

… Tam da yukarıda yazdığım gibi.

Magazin programlarına bakın, her gün her sabah konuşuyorlar.

Tüm ünlülerin kazançlarını masaya yatırıyorlar. 

Bölüm başı ne kazanıyorlar. 

Instagram’dan bir posttan ne kazanıyorlar, bir story’den ne kazanıyorlar.

Tatillere bedava gidiyorlar.

Üst baş kıyafetler, çantalar, ayakkabılar bedava.

Toplam kıyafetleri, toplam kaç lira.

Hatta kremler, saç bakım ürünleri, makyaj malzemeleri 

Eh seyahatler bedava.

Konuşmalara doyamıyorlar.

Öylesine bir yangına düştük ki.

Öylesine bir kıyamet var ki.

Herkesin gözü, başkalarının cebi içinde.

Hayırlısı olsun.

 

Funda'nın aklındakiler…

 

... Otobanlar bomboş.

Yolda araçlar tek tük, bazen dakikalarca araç görmediğin oluyor.

Osmangazi köprüsü 290 TL, İzmir otobanı 330 TL+ 90 TL.

Her gişede para ödemeye devam ediyorsun.

Ve Bodrum'a kadar ödeye ödeye geliyorsun.

Öyle bir çıkmaz ki.

Eski yol uzun ve bu defa kaç liralık benzin harcayacağız.

Vapur desen o da çok pahalı. 

Bedel ödemek bu ise, ne münasebet, çok rahatsız edici.

Bir ülkede otoban ve köprüleri ödeme bedeli bu kadar olmamalı.

Bu kadar çıkmazda olmamalıyız.

Yol bu ya.

Çıkmaz da.