Kentin ismi, ilk olarak Hitit kaynaklarında 'Tarz(s)a' olarak anılmaktadır. Asur yıllıklarında kentin adı 'Tarzi'dir. Eski Yunanlılar ve Romalılar tarafından Tarsos / Tarsus olarak adlandırılan kent, günümüzde Tarsus ismi ile yaşamaya devam etmektedir.
Tarsus'un sahip olduğu uçsuz bucaksız tarım
arazileri, zengin su kaynağı ve yollar üzerindeki vazgeçilmez konumu, Tarsus'u
her dönem vazgeçilmez kılmıştır. Bu durum farklı etnik ve dini toplulukların ve
birbirinden farklı grupların Tarsus'u yurt edinmesine vesile olmuştur.
Tarsus'u yurt edinenler arasında Yahudiler de yer
almaktadır. Yahudi bir aileye mensup Paulus, yaklaşık olarak MÖ 5-MS 67 yılları
arasında yaşamıştır. Bazı yazılı kaynaklar, ailesinin Filistin Giscala'dan göç
ederek Kilikia'da Tarsus'a yerleştiğini belirtmektedir. Paulus, ailesinin
yanında Kilikia bölgesinde meşhur olan çadır yapımını öğrenmiştir. Paulus,
Tarsus'tan Kudüs'te iyi bir okulu bulunan meşhur Haham Gemaliel'in okuluna
yollanmıştır.
Tarsuslu
Paulus
Söylenceye göre İsa peygamberin göğe çekilmesinin
ardından, Süleyman Tapınağı baş kâhininin izniyle Şam'a gittiği sırada içinde
bulunduğu kervanda İsa peygamber, Paulus'a görünmüştür. Bu olay, Paulus'un hayatını
tamamen değiştirmiştir. Kervanda sadece kendisinin görebildiği İsa peygamber
ile kısa konuşmasının ardından Hristiyan inancını benimsemiş ve Şaul olan
ismini de Yunanca Paulos (Latince Paulus) yapmıştır. Bundan sonra Tarsuslu
Paulus olarak anılacaktır.
Tarsus gibi önemli bir kentin hemşerisi ve özgür bir
Roma yurttaşı olan Paulus, Hristiyan olarak İsa peygamberin havarileri içine karışmış
ve hitabedeki başarısı, İbranice dışında Yunanca ve Latince bilmesi nedeniyle
ilk Hristiyanlar arasında kısa sürede tanınır olmuştur.
Kutsal
Görev Yolculukları
Paulus, havarilerin onayını da alarak üç din yayma gezisine
çıkmıştır. 'I. Kutsal Görev' gezisi, yaklaşık MS 46-49 arasında gerçekleşmiş,
Kıbrıs'tan başlayarak, Anadolu'da çeşitli yerleri dolaşmış ve özellikle sinagoglarda
vaazlar vermiştir. 'II. Kutsal Görev' gezisi, yaklaşık 49-52 yılları arasında
gerçekleşmiş ve Suriye'den başlayarak Anadolu, Makedonya ile Yunanistan'daki
kentlere gitmiş, gezisini Antiochia ad Orontem'de (Antakya) bitirmiştir. 'III.
Kutsal Görev' gezisini, yaklaşık 52-57 yılları arasında gerçekleştirmiştir.
Seyahati esnasında Ephesus'a, ardından Yunanistan'a gitmiş ve yolculuğunun sonunda
Kudüs'e dönmüştür. Hristiyanlar tarafından Tarsuslu Paulus'un İmparator Nero
döneminde Roma'da idam edildiği kabul edilmektedir.
Aziz
Paulus'un Kuyusu
Tarsus kent merkezinde, Kızılmurat Mahallesi'nde yer
alan avlu ve kuyu, Paulus'un doğduğu ve yaşadığı mekân olarak kabul
görmektedir. Eve ait arkeolojik kalıntılar ve Aziz Paulus'un ismi ile anılan
kuyu, bugün müze olarak izleyicinin ziyaretine açıktır.
Aziz
Paulus Kilisesi ve Anıt Müze
Aziz Paulus Kilisesi ve Anıt Müze, 460 m2'lik alan
üzerine inşa edilmiştir. Ön giriş kapısı kuzey yönündedir ve anıtsal bir
görünüme sahiptir. Girişin hemen yanında, bahçe içerisinde kilisenin su kuyusu yer
almaktadır. Kilise, üç nefli bazilikal bir plana sahiptir. Yapının batısında dört
sütunun taşıdığı, iç kısmı gök mavisine boyanmış, köşeler stilize bitki motifleri
ile süslenmiş tonozlu bir sundurma yer almaktadır. Geride yapı içerisine girişi
sağlayan kemerli ana giriş kapısı ve yanlarda birer pencere bulunmaktadır. Kilisenin
sütun başlıkları Korinth tarzı esas alınarak boyanmıştır. Kilisenin zemini
beyaz ve siyah mermer plakalarla kaplı olup, sadece dua edilen alanın önünde küçük
bir bölüm üçgen formlu siyah ve beyaz mermerlerle sade bir şekilde vurgulanmıştır.
Orta nef ile apsisin kesiştiği kısımdaki kutsal
mekân, süslemeli mermer bir paravanla ayrılmıştır. İç duvarlardaki nişler,
ikona ve aziz tasvirleri için yapılmıştır. Bu nişlerin benzerleri yanlardaki küçük
apsislerde de mevcuttur. Orta nefin doğusunda yer alan orta apsis üzerindeki
daire formlu pencerenin yanında, bulutların arasında iki melek tasviri, altında
ise manzara resmi bulunmaktadır. Melek motiflerinin üzerindeki orta tonozda
üçgen içerisinde bir göz motifi yer almaktadır. Bir sonraki sahnede, başında
halesi ile Hz. İsa, yanlarda ise İncil yazarları resmedilmiştir. Figürler
cepheden, kırmızı ve mavi kıyafetler içerisindedirler. Hz. İsa sağ elini öne
uzatmıştır. Yanda (sol ön tarafta) Lucas ve boğa betimlemesi, onun arkasında
Matheus bulunmaktadır. Bu figürün üst kısmı omuzlarından itibaren tahrip
olmuştur; sadece isminin bir kısmı okunabilmektedir. Sağ ön tarafta Markos ve
aslan betimlemesi, onun arkasında ise bir kartal figürü ile Yohannes tasvir edilmiştir.
Kilisenin kuzeyinde ve güneyinde iki küçük kapı daha
mevcuttur. Bunlardan güneyde yer alan kapının yan tarafında çift çıkışlı taş merdiven,
kilisenin içindeki asma kat bölümüne dıştan bağlanmaktadır. Ahşap kullanılarak yapılan
balkon biçimli asma katın korkuluk cephesinde manzara resimleri bulunmaktadır.
İç mekân aydınlatılmasını sağlamak amacı ile apsislerde ve yanlarda karşılıklı
simetrik pencereler yer alır. Yanlarda bulunan küçük kapılar üzerinde bu pencereler
haç biçiminde yapılmıştır. Yapının kuzeydoğusunda, küçük bir sütunla desteklenmiş
çan kulesi mevcuttur.
St. Paul Kilise, St. Paul Kuyusu ve tarihi Tarsus
kenti, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer almaktadır.
Tarsus
Kleopatra Kapısı
Antik Tarsus kentine giriş sağlayan Dağ Kapısı,
Adana Kapısı ve Deniz Kapısı olmak üzere üç kapısı bulunuyordu. Kleopatra
Kapısı (Deniz Kapısı), antik kentin günümüzde ayakta kalan tek kapısıdır.
Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Tarsus'u anlatırken, bu kapı için 'İskele
Kapısı' diye yazmıştır. Yapılan araştırmalar, kapının Abbasi döneminde
yapıldığını göstermektedir. Ancak kapının bulunduğu yer, daha önce daha eski
bir kapının varlığına da işaret etmektedir. Mısır Kraliçesi Kleopatra, gemisi
ile Kydnos (Berdan) Nehri ni takip ederek Tarsus'a ulaşır. Bu vesile ile
Tarsus'ta tarihin en büyük aşklarından biri doğar. Bu, Kleopatra ile Romalı
General Marcus Antonius'un aşkıdır. Marcus Antonius, Deniz Kapısı'nda Kraliçe Kleopatra'yı
karşılar. Bu nedenle Deniz Kapısı'na Kleopatra Kapısı da denir.
Tarihi
Tarsus Evleri
Zengin bir geçmişe sahip olan Tarsus'ta, tarihi
canlı tutan tarihi Tarsus evleri günümüzde önemini korumaya devam etmektedir. Taş,
kerpiç ve ahşap kullanılarak hazırlanan tarihi Tarsus evlerinin alt katı ambar,
üst katı ise yaşam alanı olmak üzere iki bölüm halinde yapılmıştır. Yıllar
içinde bu yapılara ihtiyaçlar doğrultusunda banyo, mutfak gibi eklemeler yapılmıştır.
Yüksek duvar ve avlu, geleneksel Tarsus evlerinin özelliklerinden bazılarıdır.
Günümüzdeki sağlıklaştırma çalışmaları ile bu yapılar yenilenerek butik otel,
kafe, restoran gibi mekânlarla yaşamaya devam etmektedir.
Tarsus
Roma Yolu
Yapılan kazı çalışmaları neticesinde ortaya çıkan
Roma Yolu, MÖ 1. veya MS 1. yüzyıllarda inşa edilmiştir. Tarsus'un iki bin yıl
önceki ihtişamını gösteren antik cadde, poligonal teknikte yerleştirilen bazalt
taşlar ile yapılmıştır. Caddenin günümüzde 65 metrelik kısmı ortaya
çıkarılmıştır. İlk bakışta göze çarpan, balıksırtı formu ve hemen altındaki
kanalizasyon tertibatıdır. Yüzey suları ile birlikte diğer atıkların da
atılmasını sağlayan bu kanallar, kentin güneyine yani Regma Gölü'ne
yönlendirilmiştir. Bu durum, antik Tarsus'ta sistemli ve sağlıklı bir kent yaşantısının
varlığını göstermektedir.