TGSD tarafından 16 ve 17 Ekim'de gerçekleştirilecek 17. İstanbul Hazır Giyim Konferansı öncesi, sektörün ilk 9 ayı, yıl sonu hedefleri ve gelecek öngörüleri, düzenlenen basın toplantısında değerlendirildi.
Sanem Dikmen, toplantıda, konferansın bu yılki temasının "Redefine, Realign, Refashion (Yeniden Tanımla, Hizalan, Şekillendir)" olarak belirlendiğini söyledi.
Dikmen, "Dünyanın dört bir yanından alım grupları ve sektör profesyonelleriyle birlikte değişen tüketici taleplerinin üretime ve modaya etkisi, sektörü giderek etkisi altına alan başta yapay zeka olmak üzere dijital teknolojiler, işletmelerin yeni yönetim şekilleri, tedarik zincirinde şeffaflık ve izlenebilirlik ile dünyadaki yeni yasal düzenlemeleri konuşacağız." dedi.
Küresel olarak sektörün gündeminde sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm olduğuna dikkati çeken Dikmen, şunları kaydetti:
"Alım grupları artık üreticileri enerjiden suya, iş güvenliğinden deprem yönetmeliklerine kadar birçok alanda skorluyor. Tedarik tercihlerini bu skora göre yapıyorlar. İyi skorlara ulaşamayanların oyunun dışında kalacağı bir sürece doğru hızla ilerliyoruz. Bunun yanında ürünün ilk aşamasından itibaren izlenebilirliği sağlayan dijital ürün pasaportu da sektörün gündemindeki diğer önemli konu. Aslında biz de Türk hazır giyim sektörü olarak son 1,5 yıla kadar yeşil dönüşüme en hazır sektörlerden biriydik. Bu konuda çok ciddi yatırımlar yapılıyordu. Ancak şu anda mevcudiyetimizi korumaya odaklandığımız için bu alana yatırım yapamıyoruz."
"Orta-uzun vadeli finansal desteklere ihtiyacımız var"
TGSD Müşterek Başkanı Ramazan Kaya ise sektördeki istihdam, üretim ve kapasite düşüşlerine değinerek, "İhracatımız Eylül 2022'de 1,9 milyar dolar, Eylül 2023'te ise 1,6 milyar dolar iken, bu yıl da eylüldeki ihracatımız 1,65 milyar dolar olarak gerçekleşecek. Yılın ilk 9 ayında, bir önceki yıla göre ihracatımız yüzde 8 civarında düşüşle karşı karşıya. Ancak yılın son çeyreğindeki siparişlerle birlikte kısmen de olsa bir iyileşme bekliyoruz. Bunun neticesinde bu yılı yaklaşık yüzde 6-7 düşüşle kapatacağımızı öngörüyoruz. Bu yılki hazır giyim ihracatımızın 18 milyar dolar civarında olacağına inanıyoruz." diye konuştu.
Kaya, 2022'den bu yana sektörün üretim maliyetlerinin önemli ölçüde arttığına işaret ederek, "Buna karşın Türk lirasının değerlenmesi, kurun üzerindeki baskı ve iç pazarın sıkılaşma politikalarıyla daraltılması sonucu Türk hazır giyim sektörü ihracat pazarlarında artık sadece pahalı değil, çok pahalı hale geldi. Bu da rekabet gücümüzü ve karlılığımızı hızlıca düşürdü." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, önceki yıllarda rekabet edilen Bangladeş, Vietnam, Hindistan gibi ülkelerden yaklaşık yüzde 20 daha pahalı olduğunu dile getiren Kaya, kalite, tedarik gücü ve ürün çeşitliliği gibi avantajlar sayesinde alım gruplarının bu farkı kısmen de olsa tolere edip ödediğini ancak bugün farkın neredeyse yüzde 60'lar civarında olduğunu bildirdi.
Geçen yıla göre birim fiyatlarının yüzde 3 civarında düştüğünü belirten Kaya, "Bizim sorunlarımız maliyet artışı, kur baskısı ve rekabet ettiğimiz ülkelerle artık rekabet edemememiz. Bu sorunların üstesinden gelmek için de bazı taleplerimiz bulunuyor. Özellikle maliyet düşürücü programlara, orta-uzun vadeli finansal desteklere ihtiyacımız var. Kurun enflasyon derecesinde artmasını bekliyoruz. Bizim için en önemli konulardan biri de asgari ücretin Orta Vadeli Program'daki (OVP) yeni dönem enflasyon hedefiyle belirlenmesi. Maliyetlerimizi ancak bu şekilde dengeleyebiliriz." dedi.
Kaya, 2025 ile ilgili öngörülerini şöyle anlattı:
"Bu yılın ilk yarısında net ihracat büyümesi katkısının arttığını görüyoruz. İhracata dayalı büyüme başarılı olursa, dezenflasyon programının da başarılı olacağına inanıyoruz. Ülkemizin en çok ihracat yapan üçüncü sektörü olan hazır giyimin desteklenmesi programın hedefleriyle de örtüşüyor. Bu sektör aynı zamanda en çok istihdam sağlayan sektörlerden bir tanesi. Dezenflasyon programının parasal ve mali önlemlerine mutlaka sanayi ve üretimi destekleyen unsurların da eklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu dengeyi sağlayabilirsek bir toparlanma sürecinden bahsedebiliriz. Ancak bu toparlanmanın bugünden yarına olmasını da beklemiyoruz. Bu kapsamda 2025'te sektörümüzün yüzde 5 küçülme ihtimali de bulunuyor. En iyi ihtimal bu senenin rakamını egale edebiliriz. Ancak aynı kalmak veya daha sınırlı bir düşüş bile sektörümüzün geleceği açısından çok önemli."
"Orta Doğu'daki hareketlilik bavul ticaretinde negatif gelişmelere sebep veriyor"
Sektör temsilcileri, toplantının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Ramazan Kaya, alt sektörlere uygulanan koruma önlemlerine ilişkin soru üzerine, "Koruma önlemleri özellikle tekstil tarafından daha çok dile getiriliyor ve istekte bulunuluyor. Koruma önlemleri alarak Türkiye'deki sanayicileri koruyacağımızı düşünüyoruz ama aksine burada fiyatları artırıyoruz. Birtakım ara ürünlerin mutlaka Türkiye'de ithalatının olması gerektiğini de belirttik. Burada üretilmeyen malların ithalatını yaparak, ihracatını yapabiliriz." diye konuştu.
Kaya, Orta Doğu'daki gelişmelerin sektöre etkisine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Bu jeopolitik riskler önümüzde hep bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Biz zaten yapmış olduğumuz ihracatın yüzde 60 civarını AB'ye yapıyoruz. Orta Doğu'daki hareketlilik bavul ticaretinde negatif gelişmelere sebep veriyor. Uçuşların durması, lojistik sıkıntılar... Tabii ki şu an son olaylarda İsrail'e olan ihracatımız durdu. Şimdi Lübnan ile olan sıkıntılar olunca bir miktar bavul ticareti dediğimiz Laleli, Merter, Bayrampaşa bölgesindeki kargo yoluyla giden ihracatta düşüş olacağını düşünüyorum."
Toplantıya, TGSD Başkan Yardımcısı ve Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu (IAF) Başkanı Cem Altan, TGSD Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Eyüboğlu ve TGSD Ekonomi Danışmanı Can Fuat Gürlesel de katıldı.