Magazin 02.10.2023 11:50

​"Konuşmuyor Ama Çok Şey Anlatıyor!"

20 Ekim'de vizyona girecek "Serçenin Gözyaşı" filminin "Deli Selim"i Özgür Çağlayan İncesu, derin ve zor bir karakteri başarıyla canlandırıyor…
​"Konuşmuyor Ama Çok Şey Anlatıyor!"

20 Ekim'de vizyona girecek "Serçenin Gözyaşı" filminin "Deli Selim"i Özgür Çağlayan İncesu, derin ve zor bir karakteri başarıyla canlandırıyor…

"Serçenin Gözyaşı" filminin kilit karakterlerinden biri "Deli Selim"… İzleyicilerin gönül bağı kuracağı türden… "Deli Selim" konuşmuyor ama hal ve hareketleriyle derdini o kadar güzel anlatıyor ki... Genç oyuncu Özgür Çağlayan İncesu, canlandırdığı karakteri üç kelimeyle özetliyor: “Naif, masum, sezgisel…”

İncesu için oyunculuk çocukluk hayali. İktisat bölümünde okurken "Yeter, adımını at artık, oyuncu olmak istiyorsun işte" diyor ve hayatında yepyeni bir sayfa açıyor. Ertelediği hayali için şimdi Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde son sınıf öğrencisi. 

"Körler" adlı tiyatro oyununda başarılı bir performans sergiledi. Sırada Arthur Miller'in "Cadı Kazanı" var…

"Serçenin Gözyaşı" sinema filmi ise kendi deyimiyle "ilk gözbebeği". Özgür Çağlayan İncesu bize "Deli Selim"i, filmin yönetmeni Aysun Akyüz Mehdiabbas ile tanışmasını ve "oyunculuk aşkı"nı anlattı.

"LEZZETİ TARİF EDİLEMEZ"

- Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde öğrencisiniz. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Kaç yaşındasınız, neden oyunculuk, ailenizde var mı? 

-1 Nisan 1994 yılında Aydın Nazilli'de doğdum. Üniversite eğitimine kadar orada öğrenim gördüm, daha sonra Ege Üniversitesi İktisat Bölümü'nü okurken mutlu olmadığıma karar verdim. Orayı ve okulu bırakıp İstanbul'a yerleştim. Çocukluğumdan beri oyuncu olmak istiyordum ancak ailemde oyunculukla ilgilenen kimse yoktu ya da beni yönlendiren. Gerek ailem gerek çevrem bu duruma sıcak bakmadılar diye adım atmaya her zaman çekindim. Birkaç okul ve bölüm değiştirdikten sonra ertelediğim hayalime geri döndüm, sürekli senaryolar üretip oynarken buluyordum kendimi. Bir gün "Yeter" dedim, "Adımını at artık, oyuncu olmak istiyorsun işte…" Böylece birkaç kurum ve kültür merkezi gibi yerlerde amatör olarak tiyatroya başladım ve sonra da tiyatroya gönül verdim tabii, ancak bu da yetmedi. Dedim ki "Sen bu işi profesyonel olarak yapacaksan konservatuvar okumalısın, tiyatro insanı olmalısın." Şimdi tiyatroda 8. yılımı doldurmak üzereyim, okulda ise son senem… Bence oyunculuk büyülü bir iş, kendin dışında birini inşa edersin ve insanlara insanları anlatırsın… Bunun lezzeti tarif edilemez...    

- Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nün sahnelediği "Körler" oyununda rol aldınız. Başka tiyatro oyunlarınız var mı? 

-Öncelikle çok güzel bir sezon geçirdik. "Körler" oyununda, görme engelli bir grup insanın, rehberlerinin ölmesi sonucu yaşadıkları olaylara tanık oluyoruz. Bu bir okul projesiydi, lisans 3. sınıf oyunumuzdu, birçok festival ve şenliklere katıldık ve beğenildik. Görme engelli birini oynamak bana tabii ki farklı deneyimler katıp oyunculukta araştırma alanı yarattı. Artık son sınıf öğrencisi olarak mezuniyet oyunu projemiz Arthur Miller’ın "Cadı Kazanı" oyunu var, bu sezon ona çalışıyoruz heyecanlıyız. 

"YÖNETMENİMİZ İLE TANIŞMAK BENİM İÇİN BÜYÜK ŞANSTI"

-"Serçenin Gözyaşı" ilk sinema filminiz mi? "Deli Selim" karakteriyle başarılı bir oyunculuk sergiliyorsunuz. Bize projeye nasıl katıldığınızı anlatır mısınız? Kimden geldi teklif mesela?  

-"Serçenin Gözyaşı" ilk göz ağrım, sinemaya böylesine vurucu bir filmle ve karakterle giriş yapmış oldum, bu konuda kendimi çok şanslı görüyorum. Aslında filmimizin yönetmeni Aysun hocayı (Aysun Akyüz Mehdiabbas) daha eskilerden tanıyorum. "Bir Yönetmen Bir Oyuncu" kamera önü oyunculuk atölyesinde tanıştık ve birbirimizin dilinden hemen anladık. Aysun hoca inanılmaz biridir, bende emeği de çoktur, başkalarında olduğu gibi… İlk projemde onunla çalışmak, benim için büyük bir şans! Derdini anlayan, kendini anlatan, tecrübelerini, bilgi birikimini sana alçak gönüllülükle aktaran ve en önemlisi ortak paydada buluşan değerli bir yönetmen. Çok geçmeden atölye ekibi olarak aile gibi olmuştuk zaten. Ben atölyeye giderken okulu kazanıp konservatuvar eğitimine başladım, araya eğitim, pandemi dönemi derken açıkçası pek görüşemedik. Bir gün telefonum çaldı ve atölyeden tanıdık benimle iletişime geçildi, Aysun hocayla ortak karar alıp proje için beni düşünmüşler. Akıllarında yer edinip hatırlanmam bile beni çok mutlu etmişti. Bana projeden ve karakterden bahsetti böylece serüvenim başlamış oldu. 

“OYUNCULUK İNSANI İNSANA ANLATMAK…”

-Sevdiniz mi sinemayı? 

-Tabii ki sevdim, kim sevmez. Sinemanın en büyük avantajı çok daha fazla kitleye ulaşmanı sağlıyor. Ancak bazıları oyunculuğu ikiye ayırır, tiyatro oyunculuğu, sinema oyunculuğu diye. Ben buna katılmıyorum, tabii ki teknik açıdan bazı farklar var ama temelde yapılan iş aynı. Bir illüzyon yaratıp dünya kurup insanı insana anlatmak. İster kamera karşısında sinemada oyna, ister yüzlerce kişiye canlı olarak tiyatro sahnesinde oyna, ne fark eder, oyunculuk oyunculuktur. 

 "GÖNÜL GÖZÜYLE BAKAN BİR KARAKTER"

-Karakterlere baktığımızda filmin kilit oyuncularından biri "Deli Selim". Bize biraz rolünüzü anlatır mısınız? Kimsesiz, çocuk kadar saf ve iyi yürekli Selim'i tanıtır mısınız? 

-Selim'i anlatacak üç kelime ne olurdu diye sormuş olsaydınız, kesinlikle naif, masum, sezgisel kelimelerini kullanırdım. Naiflik, duygusallık ve iyi yüreklilikten gelir. Masumluk, çocuksuluk ve saf olan tarafları ortaya çıkarır. Bunun haricinde Selim'in mistik bir tarafı da var bence bu filmde, altıncı hissi en kuvvetli kişi, deli olmasına rağmen başından sonuna kadar sezgisel davranıp şahit oldukları ve bunu anlatmak için iç çatışmalarını görüyoruz filmde. Belki de en gerçek duyguları yaşayan kişi de Selim, Nilüfer'e karşılıksız bir sevgisi var, konuşmaması kendi tercihi ama bu durum Nilüfer'le karşılaştığında değişiyor. Seyircinin sempati duyabileceği ve seçimleriyle takdir toplayacağı bir karakter Selim. Dürüst ve iyi yüreğiyle iyileştirici bir güce sahip, olaylara ve kişilere gönül gözüyle bakıyor. Kendi kendini mutlu edebilen, tavır ve davranışlarını kısıtlamayan biri, ne hissediyorsa o anda onu yaşıyor. Çevresi tarafından da kimseye zararı dokunmayan olarak bilinen biri, kendini eylemenin en keyifli yolu gazoz kapakları onun için, çocuk gibi onları toplayıp oynuyor, hayvanlarla arkadaşlık yapıyor. Ayrıca her şeyin farkında olup insanların kaderini değiştirebilecek kararlar alıyor. Sanırım filmde kilit karakterden biri olmasının sebebi de bu. Eee böylesine güzel bir ruhtan zarar gelir mi? Ben Selim'i çok sevdim, seyircinin de onu seveceğine eminim. 

"BENİM İÇİN KOLAY OLMADI"

 -Senaryoyu okuduktan sonra nasıl ruh verdiniz karakterinize? Kolay bir rol değil. Konuşmuyor ama hal ve hareketleriyle her şeyi anlatıyor Selim. Sonunda birilerine duyuruyor sesini! Sözsüz oyunculuk en zoru. Birilerine danışır mısınız o role bürünürken? 

-Gerçekten benim için kolay olmadı, senaryoyu defalarca okudum, Selim hakkında daha fazla bilgiye ihtiyacım vardı. Ancak söylediğiniz gibi konuşmuyor, ee o halde ne yapmam gerek? Öncelikle oyuncu olarak kendime doğru soruları sorarak başladım işe, notlar aldım, böylesine konuşmayan ama hal ve hareketleriyle kendini ifade eden birini nasıl inşa edip canlı kanlı birine dönüştürebilirim dedim. Deli Selim rolünün benim hayatımdaki yeri de bu anlamda çok önemli, klişe bir deli olmamalıydı tabii ki. Neyse ki role hazırlanmam için bir aydan fazla vaktim vardı, kamera karşısında üflediğim ilk ruh Selim ve böylesine derin ve zor bir karakterin düşünsel süreci de yoğun oldu. Yönetmenimiz hem içsel hem de biçimsel süreci oluşturmama, onu inşa edip ete kemiğe büründürmeme yardımcı oldu.

“SERÇENİN GÖZYAŞI” 20 EKİM’DE SİNEMALARDA…

Yapımcılığını Reborn TV/Çağla Başak Çobanoğlu, yönetmenliğini Aysun Akyüz Mehdiabbas’ın üstlendiği filmin hikayesini, Gazeteci Ali Eyüboğlu kaleme aldı. “Serçenin Gözyaşı” Filmi’nin gerçek yaşam öyküsünden uyarlanan senaryosunu ise ‘Altın Kalem’ ödüllü yazar Şengül Boybaş yazdı. Çanakkale ve İstanbul’da muhteşem mekanlarda çekilen filmin müzikleri de sanat dünyasının yakından tanıdığı bir isme Zeynep Alasya’ya emanet… Ezgi Şenler’in ‘Nilüfer’, Uğur Güneş’in ‘Gazi’ karakterini canlandıracağı filmde, Yeşim Salkım, Soydan Soydaş, Tamer Karadağlı, Arzu Cabar, Evren Erler, Sedef Şahin, Kubilay Penbeklioğlu, Bilge Şen, Özlem Gürses, Yağızkan Dikmen, Ahmet Sarsılmaz ve Özgür Çağlayan İncesu rol alıyor.