Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Parçalı az bulutlu
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Yok olmak!

Bir tereddüt halinde gidiyor sonbahar. Zamanını kışa bıraktı. sanki ülkenin üzerinde yağan bu yağmurlar tamamlanmadan yağıyor. Günlük yaşam tıkırında işleyen sözde ekonomiyi, yoksul ile borçluyu, eğitimcisini işsizini  tereddüt halinde bırakıyor.
Gündem

Bir tereddüt halinde gidiyor sonbahar. Zamanını kışa bıraktı. sanki ülkenin üzerinde yağan bu yağmurlar tamamlanmadan yağıyor. Günlük yaşam tıkırında işleyen sözde ekonomiyi, yoksul ile borçluyu, eğitimcisini işsizini  tereddüt halinde bırakıyor.

Bir tereddüt halinde gidiyor sonbahar. Zamanını kışa bıraktı. sanki ülkenin üzerinde yağan bu yağmurlar tamamlanmadan yağıyor. 
Günlük yaşam tıkırında işleyen sözde ekonomiyi, yoksul ile borçluyu, eğitimcisini işsizini  tereddüt halinde bırakıyor.
Önce yükselen binalara, çoğalan arabalara,         tıkanıklık içindeki trafiğe bakıp nerede saklı bu         yoksulluk diyorsun.
Kim bunlar milletimiz mi?
Yabancı yatırımcı yabancı çalışanlar ülkesi mi? 
Bizim memlekette kimler yaşıyor?
Yaşamaya çalışanlar evet yaşayama çalışanlar, neden sessiz sedasız?
Tereddüt bırakan, akan bir hayat ve lüks tüketimin nasıl devam ettiğini düşünürken kapısı zor kapanan evlerinde insanlarımız. 
Devletin yoğun gündeminde olmayan ve önemli olmayan sosyal yaraların derinliği. Devlet ekonomik çöküşün önemli yansımasında gençliğe bakıp geleceği saptayamıyor. 
Yara almış bir çok ailenin ve sömürülen gençlerin açacağı toplumsal  düşüşün ekonomiden daha büyük olacağını gör ülkem!
Savrulan insanların yaşadığı bir İstanbul, insan yutan denize dönüyor. 
Yalnız İstanbul değil ülkenin gelecek tablosu budur.
Lise önlerinde yaşanan ve gençlerin hayatını ele geçiren karanlık sayfalar başlıyor.
Çoğunun hikayesi aynı.
Anne ve babanın evlat kaygısı. Zor kazanılan ve zor geçinilen memlekette çocuklar için fedakarlıkta sınır tanımayan ailelerin çabasına ek olarak kaygı duyulan gelecek. 
Lise çağında  yol ayrımlaır vardır. 
Ailelerin ve gençlerin hayatı için tek yol olan eğitim ve öğretim hayatının başarı ile yürütülen yaşamın göbeği lise zamanıdır. 
Ne yazık ki kötülükler, bu okulların önünde tezgah kurmuş halde gençlerin yoksul bunalım ve belirsiz hedeflerini işgal altına almışlar. 
Genç kızlar daha güzel bir hayat için aldanırken     diğerleri uyuşturucu, sigara ve daha bir çok bataklığa çekiliyor.
Bir ülkeyi yenebilme ihtimali yüksek tek alan         gençliğidir.
Ülkem gençliğini heba ediyor. 
Eğitim ve öğretim ile yıllardır yaz boz tahtasına dönen neslimizin bilgisini ve kafasını karmaşa ettiler. 
Ekonomik ve sosyal hayatı zar zor olan milletimiz, normal standartların en altında kalmış gençlerinin umutlarına ve heveslerine yetersiz kaldı. 
Ülkemizde belki her şey düzelse bile kaybolan bu gençlerin geriye dönüşü olmayacak. 
Bu yüzden 10 yıl içinde ve sonrasında haber bültenlerinde iç karartan bir çok olay duyacaksınız. 
Bunlar kaybedilen gençlerin o gün geldikleri noktada topluma verdikleri yara ve zararlar olacak. 
İnsan yetiştirmek dönüşü olmayan ya zaferdir ya da yenilgi.
Ortasında kalanlar bugün sessiz sedasız, düşünmeyen boyun eğen kesimdir. 
Milletimizin güzel umutları neslimizin, geleceğini karartan insanların suçlarını bağışlayacak bir dünya     olmayacak. 
Bugün kayan düşen gençlik her şey düzelse dahi yarım yüz yıl daha büyük zararlar verecek.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *