ABD'nin, dünyanın stratejik bölgeleri üzerindeki yeni hamlelerinden biri olan Grönland’ı kontrol altına alma planı, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da büyük yankı uyandırdı. ABD Başkan Yardımcısı James David (JD) Vance’ın Ada’ya yaptığı ziyaretin ardından, Danimarka ve Grönland halkından oluşan kalabalık bir grup, ABD'nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde bir araya gelerek tepkilerini dile getirdi.
Göstericiler, ellerinde “Grönland satılık değil” ve “Vazgeç ABD” yazılı pankartlarla, ABD'nin müdahaleci politikalarına karşı duruşlarını ortaya koydu. Gösteriye katılan eski Danimarka Dışişleri Bakanı Mogens Lykketoft da yaptığı açıklamada, “Grönland’ın ilhakı fikrine karşı çıkan Amerikalıların yüzde 70’inin desteğini almalıyız. Bu mücadelede asla pes etmemeliyiz,” ifadeleriyle dikkat çekti.
Trump’ın Grönland Açıklamaları Uluslararası Gerginliği Tırmandırdı
ABD Başkanı Donald Trump, göreve yeniden gelmesinin ardından Grönland’a olan ilgisini açıkça dile getirerek, 23 Aralık 2024’te Truth Social platformunda yaptığı açıklamada, Grönland’ın ABD’nin kontrolüne geçmesini “mutlak bir zorunluluk” olarak nitelendirmişti. Bu çıkışıyla, bölgenin jeopolitik önemine dikkat çeken Trump, ulusal güvenlik gerekçesiyle Danimarka’nın “bir anlaşmaya yanaşmak zorunda olduğunu” ifade etmişti.
13 Mart’ta NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile yaptığı görüşmede de Grönland meselesini yeniden gündeme taşıyan Trump, “Bu gerçekleşecek. Danimarka bunu yapamıyor. Ulusal güvenliğimiz için buna gerçekten ihtiyacımız var.” diyerek kararlılığını bir kez daha vurgulamıştı.
Grönland ve Danimarka'dan Net Yanıt: Ada Satılık Değil
Trump’ın açıklamaları üzerine hem Grönland yerel yönetimi hem de Danimarka hükümeti, Grönland’ın “satılık olmadığı ve olmayacağı” yönünde net mesajlar verdi. Danimarka makamları, Grönland’ın kendi özerk yapısına sahip olduğunu, Ada’nın geleceği konusunda dış müdahaleye izin verilmeyeceğini vurgulayarak ABD’nin söylemlerini reddetti.
Bu süreçte dikkat çeken nokta ise, Danimarka halkının hükümetin bu konudaki kararlı duruşuna verdiği güçlü destek oldu. Gösteriler, yalnızca bir diplomatik mesaj değil, aynı zamanda halk iradesinin net bir yansıması olarak değerlendirildi.